10 Eylül 2014 00:20

Oradaki o 10 şey!

Oradaki o 10 şey!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

O öyle büyük dava ki, Erdoğan telaffuz ettiğinde, Anadolu’yu Türkleştirmek için kefeniyle cenk eyleyen Alparslan’ın kılıç şakırtılarını neredeyse kulaklarınızla duyduğunuzu zannedersiniz. O öyle büyük bir dava ki, son Türk devletinde ezilmiş İslam’ın ahı alınıyor hissine kapılırsınız.
Bu davayı güdenler için miras da misyon da ağırdır, zorludur.
Fakat sonra bir gece vakti bir asansör düşüp 10 işçi yere çakılarak öldüğünde Alpaslan iğreti bir figüre, mağdurlar için her vaat, kurtarıcılar için her ululama bir yalana dönüşür. Davanın da biz ölümlüler için Erdoğan’ın iddia ettiği gibi ilahi bir şey değil; daha nefsani ve daha kanlı bir görev olduğu anlaşılıverir.
Hükümetin yalınkılıç dize getirmek istediği aslında ulusun varlığına, İslam’ın dirliğine kastetmiş olanlar değildir. Dize gelsin istenen “Helal para kazanmak için” bilmem kaç kat rezidansa çimento taşıyan, tuğla yerleştiren, bir kömür ocağında canı burnunda ölümle yarışan işçinin nezdinde bütün işçi sınıfıdır. Bu sınıf ki madem bir vakitler dünyayı sarsmakla yetinmemiş, dünyayı bütün sömürücülerin başına yıkacağını ilan etmiş bir sınıftır; onun taşeronla, şahadetle, sonsuza kadar uzayan çalışma saatleriyle, bozuk asansörlerle filan sınanması, sonra da böcek gibi ezilmesi gerekir. Ki bir daha başını kaldıramasın. Kaldırırsa Alpaslan’ın kılıcıyla biçilsin!
Rezidansın sahibi Torunlar taşeron cumhuriyetinin 21 şirketi var. Bunlar ve muhtemelen başka iş cinayetlerinde ortaya çıkacak olan diğerleri şirketlerin kapısına balya balya yığdıkları işçiler üzerinden sistemin payandalarını güçlendirmekle, sınıfın bir zamanki iddiasını, öz güvenini törpülemekle görevlendirildiler. Taşeronun derdi patrona alacağı komisyon karşılığında her gün daha azına rıza gösteren işçiyi bulup getirmek, şirketin kârını, devletin sağladığı olanakları da kullanarak olabildiğince yukarı çekmek; işçiyi ise sindirebildiği kadar sindirmektir.
Bunu becermek Alparslan’ın Anadolu’ya girmesinden zordur aslında. O yüzden de dava büyüktür, burjuva için ilahidir!
İşçi daha hızlı ve daha uzun çalışsın, bu arada elektrik çarparsa “Elini hızlı çek bir şey olmaz” tavsiyesine maruz kalsın, asansör bozuksa “Hiçbir şey olmaz” vurdumduymazlığının duvarına çarpsın. Çarpsın da sinsin, çarpsın da akıllansın, çarpsın da ölsün... diye güdülen şanlı bir davanın yürütülmesi sonsuz ve sürekli bir cihat gerektirir.
Torunlar inşaatın sahibinin Erdoğan ile eski dost olması bir rastlantı değil. Burjuva tamahın cüz kesesiyle muamele edilmesinden doğan dava arkadaşlığı aynı gemide birleşmeyi kolaylaştırmıştır. Geminin dışında kalan yoksullar ise itinayla şeyleştirilir!
Henüz cenazeleri cinayet mahallinden çıkarılmayan işçileri kastederek “Diğer şeyleri de çıkaracağız” diyen Vali Avni Mutlu’nun dilinin sürçtüğünü düşünürseniz yanılırsınız. Çünkü işçi yönetici sınıf için bir “şey”dir artık. Yarım torba çimento, bir matkap ucu, bir tuğla gibi inşaat demirbaşları listesinde önemsiz bir kalem. Bir tür harç malzemesi belki de.
Asansörün içinde yere çakılmaktan daha ağır bir durumdur bu işçi için. İnsanlığın kendisinde yitirildiği bir sınıfın parçası olarak üzerinde her yöntemin denenebileceği bir nesneleşme sürecinde, insanlığını hatırlamaması sadece bir “şey” olduğuna ikna olması ve eğer ölürse üstüne dua edilecek bir kayıp olmayı kabullenmesi için dibin dibine itilmiştir şimdi.
Bu dava onun için.
Bu dava emekçinin dize getirilmesi, bu dava sinmeyi ve ezilmeyi içine sindiremeyenlerin başının ezilmesi için güdülen bir dava. Dünyanın bütün kapitalistleri de bu dava için çoktan birleşti.
Asansörde ölen 10 işçinin hikayesi de böyle bir şeyleştirmenin hikayesi işte. Ve sadece 10 kişiyi ilgilendirmiyor. Bu hikaye herkesin hikayesi.
İşçi sınıfının şeyleştirmeye karşı direnişinin o ilk ve büyük çığlığını, bu sesin maden ocaklarında, asansör boşluklarında kaybolmaması için hatırlamak gerekiyor. İlk 150 yıl önce atılmıştı o çığlık: Dünyanın bütün işçileri birleşin.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...