10 Eylül 2014 00:18

Mezrada doğmanın şans kılınmış hali: Sağlıkta dönüşüm

Mezrada doğmanın şans kılınmış hali: Sağlıkta dönüşüm

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Devlet envanterinden “cennete gönderilenlere” 10 işçi daha eklendi. ”İnşaat asansörü düştü” diyor haberler. Düşen asansör değil ülkenin sağlık ve iş güvenlik algısı. Devletin “şehit, cennet” beyanları halk dilinden ödünç alırsak “İşi Allah’a havale etmenin” işareti. Yani, yeni başbakan ‘dışarıdan bakmaya’ devam ediyor ve diyor ki “10 işçimizi şehit verdik”. Eski bir dışişleri bakanı olarak sağlık, iş güvenliği ve işçi cinayetleri verilerine hakim olmayabilir; ya diğer ülke nüfuslarına?
Misal, Yunanistan nüfusu 11 milyon.  Ülkemizde 1 yılda hastaneye yatanların sayısı ne peki? Bu rakamdan 1 milyon daha fazla, yani 11 milyon 978 bin 827. İspanya’nın nüfusu 45 milyon. Bizde 2012’de neredeyse İspanya nüfusu kadar radyolojik tetkik istenmiş: 43 milyon 290 bin 731. Hollanda nüfusu 17 milyondan az. Yani Türkiye’de bir yılda istenmiş
Bilgisayarlı Tomografi ve MR filmine denk. İrlanda nüfusu 4.5 milyon. Bizdeki 1 yıllık ameliyat sayısı da bu civarlarda.
Son 10 yılda ameliyat sayısı öncesine göre üç kat, MR adlı görüntüleme yöntemi kullanımı yine üç kat artış göstermiş. Denebilir ki atom bombası ile karşılaştırılabilir miktarda bir radyasyon salınımı gerçekleşmiş hastane binalarından.
Daha da ilginci doğum bahsinde yaşanıyor. Son 10 yılda yüzde 20 civarında olan sezaryenle doğum oranı yaklaşık yüzde 50’ye yaklaştı. Ürkütücü olan üniversite hastaneleri ile özel hastanelerde yaşandı. 2012 yılı itibarı ile buralarda nerede ise her üç doğumdan ikisi sezaryenle gerçekleşti. Denebilir ki mezrada doğan çocuklar daha şanslı. Hele bir de yakınlarda bir köyde ebe varsa!
Rakamlar “uçan yol” misali uçuyorken sağlıkta, meslek hastalıklarına yakalanma ve iş cinayetlerinde yüksek ölüm oranı ile dünya rekoruna doğru hızla yol alıyor AKP’li yıllarımız. Özü itibarı ile bu iki meseleyi birbirinden ayıramayız. Yani kışkırtılmış sağlık organizasyonu ve sonu gelmez iş cinayetlerini... Neoliberalizm, kapitalizmin bilinen en vahşi yüzü. Sağlık metalaştırılıp piyasanın insafına terk ediliyorken başka sektörlerde de misal madencilik, inşaat sektörlerinde ölümlü iş kazalarındaki yüksek oran şaşırtıcı olmasa gerek.
Öyle bir ülke haline geldik ki, misal, Dilovası’da kansere bağlı ölümlerde artış sonrası bilimsel bir araştırmaya koyulan bilim insanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu yargılanabildi. Bırakın erişkinleri ve çocukları, daha bir saat önce doğmuş bebeklerin ilk kakasında dahi kabul edilemez oranda kanserojen madde saptayınca halkla paylaşmıştı Onur Hamzaoğlu. İşte o cüreti gösterenler şimdi de tüm ülkede her üç bebekten birinin normal değil de kibarca sezaryen denen ameliyat ile doğmasından nemalanıyorlar; siyaseten ve iktisadi olarak. Sağlığımız, canımız yağmalanıyor. Adına “gelişme, dönüşüm diyorlar”; hem sağlıkta hem ticarette...
Sormak gerekiyor; 10 yıl öncesine göre üç kat artmışsa ameliyat oranları, bu salgına dönüşen ameliyat severlik daha ne kadar sürebilir. Yakında alınabilecek organ kalmayacak koca ülkede! MRG, BT, röntgen filmi derken pervasızca kullanılan radyoaktivite hiç mi umurunuzda değil ey Sağlık Bakanlığı görevlendirilmişleri? Hiç mi umurunuzda değil iş cinayetleri ey Çalışma Bakanlığı? Halk uyanacak elbet. Narkozun ve radyoaktivitenin şeker olmadığını, her üç bebekten ikisinin sezaryenle doğurtulup yaşama narkozla merhaba dedirtildiğini unutmayacak elbet. Dilovası’daki yeni doğmuş bebeklerin ilk kakalarına kadar sirayet eden kanser yapıcılardan, iş cinayetlerinde öldürülüp, öldürülüp evlatlarına”şehit” payesi verilmesini affetmeyecek elbet.
Öyle ya; sağlık salt bedensel ve ruhsal iyilik hali olmayıp, aynı zamanda sosyal ve siyasal iyilik halidir” değil mi?
 Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...