29 Ağustos 2014 00:05

Otoportre

Otoportre

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“Kendi resmimi yaptım, çünkü o kadar yalnızdım ve en iyi bildiğim şey kendimdim.”  Frida Kahlo

Gençlik kampında Melike Gülenç arkadaşın fotoğraf çalışmalarını incelerken otoportre üzerine bir şeyler yazma ihtiyacı duydum. Bu hafta da sizlerle bu konuyu paylaşmak istedim.
Otoportre deyince edebiyattan, fotoğrafa bir çok sanat dalında sanatçının kendi portresini yapması/çekmesi olarak biliriz, doğrudur. Eline fotoğraf makinesini (ya da fotoğraf çeken bir aleti cep telefonu vs.) alıp da kendi fotoğrafını çekmeyen yoktur herhalde. Son yıllarda yaygınlaşan selfie ya da özçekim meselesi de bunun bir parçasıdır. Görsel sanatlar alanından bakarsak resim de Fride Kahlo, Fotoğrafta Cindy Sherman dertlerini otoportre aracılığıyla anlatan ve sanat boyutuna taşıyan akla ilk gelen kişilerdir.
Günlük yaşamında fotoğrafı bir ifade aracı olarak kullanan ve kendi fotoğraflarını çekerek derdini ifade etmeye çalışan bir arkadaşımız Melike  Gülenç. Kendi fotoğraflarını çekerek yani otoportre çalışmalarıyla dikkatimi çekti. Kendisini ve objeleri kavramsal bir anlatımla kullanan Melike cep telefonunun avantajlarını, ortam ışığını ve aynaları kullanarak kendi özgün dünyası içinde söylemek istediklerini söylüyor. Duygularını düşüncelerini yazarak ve fotoğraf yaparak ortaya koyuyor. Bence biraz araştırmacı olup çıktığı yolculuğa daha önce çıkarak sanatsal boyuta çıkaran örnekleri incelese ve gelişen teknolojinin avantajlarıyla başarılı bir “iç dünya” anlatıcısı olarak Fotoğrafçı Melike ile karşılaşmamız sürpriz olmayacak gibi düşünüyorum. Melike’ye Ressam Frida Kahlo ve Fotoğrafçı Cindy Sherman’ı incelemesini öneriyorum.
Otoportrenin tarihi, insanların mağara resimleri ile başladığı tahmin edilmektedir.
İnsanın hayat karşısında takındığı aktif ya da pasif tutumu, kendisini bir özne olarak fotoğraflayarak düşüncelerini duygularını kavramsallaştırabilme becerisi otoportreleri değerli kılar.
Frida Kahlo’nun  hayatı boyunca çizdiği bir çok resim otoportredir
Amerikalı Fotoğrafçı Cindy Sherman  ise , New York Eyalet Üniversitesinde sanat eğitimi aldıktan sonra kostüm, aksesuar ve makyajla görüntüsünü değiştirerek otoportrelerini çekmeye başladı. 1977’de ulusal sanat bursu kazandıktan sonra New York’a yerleşen Sherman, kendisini model olarak kullandığı fotoğraflarında, ana ilgiyi kendisinden çok başka yere çekmeye çalıştı. Böylece sanatçı, sanatının nesnesi olarak kameranın karşına geçmekle kadına yüklenen klişe rolleri yıkma çabasına girdi. Sherman’in en büyük özelliği, 30 yıldır fotoğraflarının içine başka insan unsuru katmaksızın modelinin kendisi olmasıdır. Aradığı ifadeyi yakalayana kadar deklanşöre basmayan sanatçı bazen bir kare için aylarca çalışmıştır.
Sanat anlayışı ‘70’lerin ve ‘80’lerin politik ve kültürel ortamıyla şekillenen fotoğrafçı, yapısalcılar ve feministlerle uyumlu çalışmalar üretti. Sherman çalışmalarını kavramsal sanat, postmodernizm ve feminizm ekseninde geliştirdi.
Fotoğrafı saf haliyle değil, kavramsal sanat malze-mesi olarak kullanan ve dönemin güncel fikir akımlarıyla biçimleyen sanatçının yapıtlarında, feminist bir söylemin varlığından söz edebiliriz. Her biri bir film karesini andıran çalışmalarında, kadının toplumsal olarak yalnızlaştırılmasmın sembollerini yine kadın bedeninde toplayan fotoğrafçı, deformasyona uğramış, alaysı otoportreleriyle estetik kaygıları alt üst etmeyi başardı. (http://ifod.org.tr/2011/08/otoportre-fotografcisi-cindy-shearman)
Melike’nin de çalışarak otoportre fotoğrafçılığında gelişmeler göstereceğine inanıyorum. Biraz fotoğrafın teknik sorunlarını halletmesi (Uzun pozlama, tripot kullanma, ışık ve renk,  fotoğrafın çözünürlüğü gibi…)ve projeler geliştirmesi sonra da ben de varım demesi gerektiğini düşünüyorum. Başarılar Melike…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...