20 Ağustos 2014 00:26

Ev yapımı tanklar

Ev yapımı tanklar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Körfez Savaşını hatırlıyor musunuz? Hedefe gönderilen Patriot füzelerinin bıraktığı ışıklı çizginin saatlerce naklen yayınlandığı, ABD’nin can kaybı olmadığını iddia ederek övündüğü kuşatma zamanını... O zamanlar her şeye bir ad bulmaktan hoşlananlar, postmodern savaş çağının başladığını iddia etmişlerdi.
Güya kansız, kayıpsız bir savaştı bu; stratejik hedefler vurulurken insanlar işine gücüne devam ediyordu… ne güzel! Çok geçmeden anlaşıldı ki hiç de zayiatsız bir savaş yaşanmamıştı. Postmodern filan değil modern sömürgeciliğin hizmetindeki basbayağı modern silahlarla yapılan bir savaştı gördüğümüz.
Şimdi sosyal medyaya, İnternet sitelerine düşen görüntüler yeni savaşlar hakkında postmodern mi modern mi diye kimsenin hakkında laf üreterek oyalanamayacağı kadar açık bir ilkellik taşıyor. Kafa kesiliyor, kadınlar kaçırılıp köle pazarında satılıyor veya tecavüz ediliyor, kan oluk oluk akıyor. Açık havada 50 derece sıcaklığın atında bebeler susuzluktan ölürken, yaşlılar evlatları tarafından vicdan azabı içinde Şengal Dağı’nın ıssız bölgelerine terk ediliyor. Uzuvları parçalanmış bir halk en yakın bölgelere; Türkiye’ye, Rojava’ya, Kürt federe bölgesine sığınmaya çalışıyor.
Bu vahşeti tek başına zihniyeti Orta Çağ’dan devşirilmiş IŞİD ilkelliğinin ve barbarlığının ürünü olarak görmek mümkün mü? Hayır.
En gelişkin silah teknolojisine sahip emperyalist devletlerin Suriye, Irak mezhepsel ve etnik elementlerine parçalansın, petrol kendilerine doğru aksın diye göz yumdukları, el altından destekledikleri çetenin ulaştığı her noktada görülmemiş bir vahşet sergileyebilmesinin yolu Patriot uçuşlarının yayınlandığı gün açıldı aslında. Daha önce postmodernizm, modernizmin antitezi olarak daha geriye, daha ilkele, barbarlık çağına dönmeyi ima etmişti ve nihayet haklı çıkmıştı! Bu arkası yarın seyirlik oyununun devamına maruz kalıyoruz şimdi.
Modern kapitalizmin en ilkel, en kaba, en gerici güçleri ve olanakları seferber ederek sürdürdüğü sömürü düzeni ister ekranda yayınlanacak kadar modern ister kafa kesecek kadar ilkel biçimde sürsün gözünün yaşına bakmadığı insanların acılarından besleniyor ilk tahlilde. Vaktiyle teknolojinin gizlediği barbarlık zıvanadan çıkmış haliyle önümüzde.
Bugün Êzidilerin, Kürtlerin, Türkmenlerin maruz bırakıldığı, görüntülerinin her gün yayınlandığı vahşetin bütün dünyada edilginlikle izlenmeye devam ediliyor olması ise görünen ile algı arasında ne kadar büyük bir uçurumun açıldığını gösteriyor. Bunun kaynağı hafızada böyle bir vahşetin daha önce bir deneyim olarak kaydedilmemiş olmasıysa diğeri de naklen yayın savaşçılığının yol açtığı deformasyon.
Bir yandan da IŞİD’den kaçan halka, küçücük topraklarına ve kıt kanaat kaynaklarına rağmen kol kanat açan Rojava halkı gelenleri modern ve sıhhi sığınma alanlarında ağırlayamayacak kadar yoksul. Kendi yaptıkları ekmeği, bulguru, unu paylaşıyorlar onlarla. Topraklarını ve IŞİD’in tehdit ettiği halkları korumak için cesaretlerinden ve örgütlü güçlerinden başka silahları yok. Ama yapayalnız bırakılmış bu halk Ortadoğu’nun geleceğini belirlemeye aday bir güç olarak sahneye çıktı. Dozeri tanka çevirerek, göreni gülümseten harika “ev yapımı” silahlar üreterek; kadın erkek çoluk çocuk savaşırken yoksulluğu yaratıcılığa, yokluğu zenginliğe çevirmeyi becerdi.
Katar muhaliflerinin belgelerine göre Türkiye IŞİD’e yüklüce yardımda bulunuyor. Almanya Sol Partisi de buradan giden desteğe değinerek IŞİD’in desteklenmesine son verilmesi çağrısında bulundu. İlkel koşullarını güce dönüştürmeyi becermiş, özgürlük için savaşan halkın karşısında zihniyeti ilkel bir güç ve onun ardında da bu ilkelliğin arkasına sığınmış, onun yakıp yıktığı yerden bölgeyi yeniden ve kendi bildiği yoldan kurmak için hazır bekleyen emperyalist güç var.
İki dünya savaşıyor aslında; bir yanda o ev yapımı tanklarla ayakta kalmaya çalışan onurlu halklar diğer yandan vahşi ve barbar bir gücü kendi çıkarı için kontrollü bir biçimde seferber eden sömürücüler.
Ortadoğu’nun geleceği dozerden dönüştürülen tankın inadına bağlı açıkça.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...