15 Ağustos 2014 00:38

Kahraman kime denir?

Kahraman kime denir?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“...Ama Birinci Dünya Savaşı bizim için yüz yıl sonra bitti. Yeni bir tarih başladı ve bu tarih yeni Türkiye’yi inşa ediyor....Tarih, herkesin bugünkü pozisyonunu sorgulayacak. ‘Kim, nerede, ne için yer aldı?’ sorusunun cevabını bütün açıklığı ile gelecek nesillere aktaracak.... Artık tarihi manifestolara, çağrılara, sarsıcı siyasi vizyonlara ihtiyacımız var. Yeni dönemin öncüleri, devrimcileri, siyasetçileri, aydınları, gazetecileri, şairleri meydana çıkmalı. Tarih sadece onları kahraman sayacak çünkü.”
Yukarıdaki satırları kim, hangi amaçlarla yazabilir? Son günlerde Erdoğan ve onun dümen suyunda gidenlerin sıkça kullandıkları birkaç anahtar sözcüğü çıkarsak, herhalde bu soruya genellikle şöyle bir yanıt verilebilir: Bu sözler kritik bir zaman eşiğinde tarihin, toplumsal gelişmenin ilerlemesi yönünde büyük fedakarlıklarda bulunma çağrısı yapan devrimci bir manifestodan alınmış olabilir. Ama hayır. Aksine bu sözler gericiliğin bir sözcüsü tarafından kaleme alınmıştır.
Bu satırlar Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İ. Karagül’ün cumhurbaşkanlığı seçimlerinden yaklaşık bir hafta önce kaleme aldığı “Büyük Türkiye Devrimi” başlıklı yazısından alınmıştır. (04.08.2014) Yazının genel içeriği; Erdoğan önderliğinde, “Yeni Türkiye’nin inşa edilecek” olması ve bu dönemin “öncüleri, devrimcileri, siyasetçileri, aydınları, gazetecileri, şairlerinin” meydana çıkması üzerinedir. Söz konusu uzun yazının alt başlıklarından birisi de “Kahramanlar Çağı”dır. Gerçi yazar “kahramanlar” arasına yeni dönemin patronlarını eklemeyi unutmuş ama sanırım bu çerçeve içerisinde onu da bizim eklememizde bir sakınca olmayacaktır.
Bu “kahramanlar”, “yeni dönemi” nasıl anlatabilir? Örneğin bir gazeteci, ‘Havuza bir daldım kendi payımı kaptım, benim gibilerde atladıkları için boğulma tehlikesi geçirdim, anlayın artık kahramanlığımın büyüklüğünü’ diye yazabilir mi? Ya da bir şair, ‘Ne günlerdi onlar, polisimiz gaz ve cop resitali eşliğinde demokrasi ve özgürlük isteyenleri bir kahramanlık destanı yazarak püskürttü, ezdi, ezmeye de devam edecek’ içerikli mısralar döktürebilir mi? Ya da siyasetçiler ‘Milletin adamının her dediğini şak diye yerine getirdim’ diye övünebilir mi? Aydınları ‘Bütün bu yapılanları halka yutturmak için ne taklalar attım” diye yazıp çizebilir mi? Patronların ne dediğini ise buraya aktarmak, ahlaki sınırları epeyce zorlar.
Peki ya bütün bunları yapanlara “öncü, kahraman” denilebilir mi? Bütün bu güruh sadece tarihin çarkını durdurabilmek, geriye doğru çevirebilmek için parayla yemlenmiş çakallar sürüsü olmayı hak etmektedir. Bunlara uşak, yalaka, dalkavuk, utanmazlar sürüsü vb. gibi yaftalar takılabilir ama hiç verilmeyecek bir paye varsa o da kahramanlıktır. Kurulu düzenin tüm gücünü, sermayesini, mahkemelerini, polisini, ordusunu, bürokrasisini, dinsel kurumlarını vb. ardına alıp toplumun ilerlemesini durdurmaya çalışanlara kahraman dendiğini tarihin hiç bir döneminde rastlanmamıştır, bundan sonra da rastlanmayacaktır.
Bu “kahramanlarımız” palavra atmayı pek severler. Sözleriyle Amerika’ya karşı, İsrail’e karşı kahramanlık destanları yazarlar. Şam’ı fethedip, Musul’da akşam yemeği yerler, Zeytin Dağı’ndan bakıp Ortadoğu’nun kaderini yeni baştan çizerler, ikinci Trablus seferine çıkıp sonra pılıyı pırtıyı toplayıp geri dönerler, Balkanlara, Kafkaslara hamle yapıp sonra ricat ederler. Ama hep önemli bir mazeretleri vardır: Büyük patron –bu ABD oluyor- onları hep yarı yolda bırakmış, rezil rüsva edip paçavraya çevirmiştir. Faiz lobisine karşı kahramanca nutuklar atmışlar, ama ülke tarihinin en büyük faizlerini ödemekte rekor kırmışlardır.
Bütün bunları bir köşe yazısına sığdırmak elbette olanaklı değildir. Ama görüldüğü gibi ortada az kahramanlık yoktur! Şimdi bütün bunları şiire, makaleye, hikayeye vb. dökecek yeni kahramanlar aranmaktadır. Olanaklar genişlemiş, havuz göle dönüşmüştür, kaşıkla götürenlere kepçe ile götürme fırsatı çıkmıştır. Yüzsüzlüğe, arsızlığa, utanmazlığa, yalakalığa başarıya göre artan oranlı prim verilecektir. Haydi “kahramanlar” sıvayın kolları, patronlarınız sizden yeni destanlar bekliyor!
Ama bu alçaklar sürüsünün unutmaması, hep akıllarında tutması gereken acı bir gerçek var: Tarihin gerçek kahramanları kitlelerdir. Onlar, vakti zamanı geldiğinde ayağa kalkarlar ve önlerinde ayak bağı olan ne kadar eski, çürümüş ilişki ve süprüntü varsa onları temizleyip bir kenara atarlar. Ne mutlu bize ki, geçmişte olduğu gibi bugünde kitlelerin bu tarihsel ilerlemesini şiire, resme, fotoğrafa, müziğe, makaleye dökecek, sinemaya aktaracak, ruhunu, şerefini ve onurunu satmamış satmayacak aydınlarımız, sanatçılarımız, şairlerimiz, yazarlarımız, gazetecilerimiz var.     

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...