15 Ağustos 2014 00:25

Ötekilerin fotoğrafçısı Diane Arbus...

Ötekilerin fotoğrafçısı Diane Arbus...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bu hafta Diane Arbus’u yazayım istedim. O kadar çok neden var ki Diane Arbus için… Hikayemiz 1960-70’lerde geçse de yaşadıklarımız neredeyse aynı. Bir yanda ucube ve Çapulcular diğer yanda beleş yaşamın  yorgunluğundan bitap düşenler… Bizler de ya oradayız ya burada. Hikayemizde de Diane Arbus adlı kadın fotoğrafçı Aristokrat bir ailede yetişip, evlenen ve moda dünyasında dolaşıp yaşadığı çelişkileri “…”Her türlü zorlayıcı koşuldan muaf olarak büyüdüm. Acı çektiğim şeylerden biri de hiçbir zaman güç koşulları hissetmemiş olmak ve gerçek dışı gelen bir ortamda yetişmiş olmaktı.” Diye açıklamış, ardından boşanıp ucubelerin ve çapulcuların dünyasına geçmiş ve şöyle özetlemiştir. “…Ucubeler en çok fotoğrafladığım kişiler olmuştur çünkü ilk fotoğrafını çektiğim şeyler onlardı ve benim için muhteşem bir heyecan kaynağı olmuşlardı. Onlara tapardım. Hâlâ da bazılarına tapıyorum. En yakın arkadaşlarım onlar demiyorum ama bana utanç, korku ve hayranlık karışımı bir duygu verirlerdi. Bir çok insan yaşarken travmatik bir tecrübe yaşayacaklarına dair ödleri kopar. Ucubeler kendi travmaları ile doğduklarından hayattaki sınavlarını zaten geçmişlerdir. Onlar aristokratlardır.” diyerek ucubelere bakışını belirtmiştir.
Diane Arbus, doğduğu ultralüks ve zengin aile yapısına, Allan Arbus’tan öğrendiği fotoğraf sanatının ilk eserlerini verdiği moda fotoğrafçılığına arkasını dönme cesareti göstermiş, fotoğraflarını çektiği kişiler ile reel yaşamında da arkadaşlık etmiştir. Mesleğe moda fotoğrafçısı olarak başlayıp daha sonra genelde “acayip” denebilecek insanları konu alan Arbus, ilk bakışta sıradan gibi görünen ancak olağanüstü etkileyici kareler ortaya çıkarmıştır. Objektifini toplumun ötekilerine çevirmiştir. Cücelere, çirkinlere, şişmanlara, yaralılara, travestilere, saçlarını taramayan, rujunu aynaya bakmadan sürenlere…
Amerikalı Fotoğrafçı Diane Nemerov adıyla Manhattan, New York’ta 1923 yılında doğan Diane Arbus, meşhur Russek Kürkleri Dükkanı’nın sahibi olan zengin bir Musevi ailenin kızıdır. Kendinden küçük bir kız kardeşi ve kendinden büyük bir erkek kardeşi vardır. ..Kürkçünün kızıyla evlendikten sonra dükkanı çok kâr eden bir mağaza haline çeviren babası David Nemerov biraz sert mizaçlı, çocuklarının dışarı çıkmasına izin vermeyen bir adamdır…
Arbus, çocukluğunu şöyle anlatır:
“Ailemin serveti bana hep bir kusur gibi göründü, bundan utandım. Hayatım Transilvanya civarında garip bir Avrupa ülkesinin film setini andıran ortamındaki yapayalnız bir prensesinkini andırıyordu.”
Diane, ailesinin dev mağazalarından birinin reklam bölümünde çalışan Fotoğrafçı Allan Arbus’la kaçarak evlenir. Diane’nin bu evlilikten, Doon ve Amy adında iki kızı olur. Doon yazar, Amy ise kendisi gibi fotoğrafçı olacaktır. 2. Dünya Savaşı sırasında Allan, orduda eğitimini almaya başladığı fotoğrafçılıkla ilgili öğrendiklerini karısına da öğretmeye başlar. Bir süre sonra Allan, savaşa gider. Döndüğünde de birlikte bir fotoğraf stüdyosu açarlar. Zamanla bu evliliği kabullenen Diane’nin anne ve babası da, Allan Arbus’u şirketlerine resmi fotoğrafçı seçerler ve Diane’le kocası birlikte, moda fotoğrafçılığında kariyer yapmaya başlarlar. Yaklaşık 10 yıl sonra Diane, kocasından boşanmaya ve Vogue, Harper’s Bazaar, Esquire gibi dergilere çekim yapmak yerine mesleki hayallerinin peşinden gitmeye karar verir. Zira o moda fotoğraflarının gerçekte var olmayan bir dünyaya ait olduğunu düşünmektedir: “Modeller hep aynı tornadan çıkmış gibi. Bakışlar aynı, duruşlar aynı, gülüşler aynı...”
Çiftin boşanmalarının ardından, Diane tamamen kendi çizgisine yönelir. İlk olarak da meşhur “Hubert’s Freak Museum” yani Hilkat Garibeleri Müzesi’ne gider. Sokağın insanlarını, uyumsuzları; eş cinselleri, travestileri, sakatları, ucubeleri, delileri çekmeye başlar. Sirkler, çıplaklar kampı, parklar, akıl hastaneleri, ucuz otel odaları Diane’in meskeni olur. Fotoğrafını çekeceği insanlarla uzun zamanlar geçirir, kimi zaman günler, kimi zaman haftalar... Hepsi çoğu zaman tek bir kare için.  Fotoğraflarındaki teknik beceriksizlik, en büyük becerisidir, fotoğraflarının gücüdür. Ona göre bazen sadece göstermek yeterlidir, neyin ne niyetle gösterildiği önemlidir. Eski kocası şöyle anlatır:
“Onu aslında boşanmamız fotoğrafçı yaptı. Evli kalsaydık, o yerlere onu asla göndermezdim. Ha bire döküntü barlara, acayip insanların evlerine gidiyordu. Onu arkadaşça da olsa hâlâ seviyor, o yüzden yaptıklarını korkutucu buluyordum.”
Sonradan sevgili olduğu Marvin Israel’e göre ise Diane’e heyecan veren şey, fotoğraf yahut sanat falan değildir; o, bir fotoğrafı çekene kadar yaşadığı deneyimi heyecan verici bulmaktadır.
İlk sergisini açtığında kimileri hayranlıkla alkışlar Diane Arbus’u. İnsanların çirkinliğini vurgulamanın etik olmadığına inananlarsa onu yerden yere vururlar. Susan Sontag, saldırgan bir makale kaleme alarak Arbus’un modellerinin tuzağa düşürüldüğünü, fotoğraflarda nasıl gülünç ve trajik göründüklerini bir an olsun fark etmediklerini yazar. Tartışmaları umursamayan Arbus ise sokaklarda tanımadığı insanlarla arkadaş olup onları görüntülemeyi sürdürür. Aslında başkalarının “hilkat garibesi” deyip geçtiği insanlara kelimenin tam anlamıyla hayrandır. Onlara büyük bir hassasiyetle, saygıyla yaklaşır.
 1971 yılında, 48 yaşında hap alarak ve bileklerini keserek intihar eden Diane’in çalışmaları Modern Sanatlar Müzesi tarafından sergilenmiş ve o zamana dek en çok ziyaret edilen sergi olmuştur.
Ayrıca;  Bu yıl 26-28 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek uluslararası sanat fuarı ArtInternational, New York’un  ünlü galerilerinden Robert Miller’ı İstanbul’da ağırlıyor. Galerinin İstanbul’a getireceği koleksiyonunda modern fotoğraf sanatının usta isimleri Diane Arbus, Herbert List ve Patti Smith’in de işleri bulunuyor. Takviminizi ayarlayabilirseniz izlemenizi öneririm…
Hakiki olanı sahteden ayıran çizgi işte bu olmalı. İçselleştirilmiş bir yaşam ve içinde bulunulan durumun fotoğrafla belgelenmesi.
Not: Google üzerinden bol fotoğraf örneklerini ve yaşam hikayesinin derinliklerini öğrenebilirsiniz…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...