11 Ağustos 2014 00:25

'Aşağılık kadın' düşmanlığı

\'Aşağılık kadın\' düşmanlığı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Erdoğan’ın zihin haritasında kadın düşmanlığına döşediği duble yolları bildiğimizden sadece “kadın” dediğinde bile kötü bir şey söylemeye, hakaret ve tehdide yol vermeye niyeti olduğunu anlıyoruz. Kendince iyi bir şey söyleyecekse “hanım kardeşlerim”, kötü ise “kadın”… “Hanım kardeşleri” 3 de değil 5 tane doğuracak, öyle armudun sapı üzümün çöpü demeden evlenip yuvaya hanım kuş olacak (dişi deme, cinselliği çağrıştırırsa maazallah ...) “Kadın mıdır kız mıdır bilemediklerine” yağmurlu havada su bile yok!
Bir nevi ritüel. Birinin ipini çekme niyetine kapıldı mı miting kürsülerinden sallıyor parmağını, açıyor bayramlık ağzını. Söz konusu olan bir kadın gazeteci olduğu zaman toplumun en geri idlerine seslenen, cadı avlarını geri çağıran, tümüyle erkek egemen bir dili de özenle kullanıyor. Evet, özenle!
Herhalde ilk Nuray Mert’le başladı furya: “Bir bayan gazeteci köşe yazıları yazıyor… Son yıllarda kendini kaybetmiş bir şekilde AK Parti’ye karşı kin kusuyor… Güya biz duble yolları Dersim’de olduğu gibi kolay harekat yapılsın diye inşa ediyormuşuz. Bu mertlik değil, namertliktir. Böyle bir izansızlık, densizlik olur mu?” dedi.
Son olarak da Amberin Zaman’ı linç kampanyasının nesnesi haline getirdi: “Orada da gazeteci kılıklı bir militan çıkmış. Edepsiz bir kadın. ‘Müslüman ülkede bunu beklemek zor değil mi’ diyor. Haddini bil haddini. Haddini bil eline vermişler bir kalem, gazete köşesinde yazıyorsun.”
Gezi’de BBC Muhabiri Selin Girit’i, Soma’da yine BBC’den Rengin Arslan’ı “dış mihraklaştırarak” harcayan, bu aşağılama ve sindirme politikasının dozunu hedefe koydukları “kadın” gazeteciler olduğu için artırmakta beis görmeyen bir “baş”tan söz ediyoruz.  
Tadını çıkara çıkara, gözünü kararta kararta yükseltiyor hakaret ve hedef gösterme çıtasını.
“Yetmez ama evet”çilerin oyunu cebe indirdikten hemen sonra sarf ettiği “izansız, densiz bir bayan gazeteci” sözü artık yetmiyor da iktidarını türlü hamlelerle yerinden oynatılamaz biçimde konsolide etmeye yol alırken “edepsiz/ aşağılık kadın” diyor düşman lügatinden seçmelerle süsleyerek.
Giderek pervasızlaşıyor.  
Kadın düşmanlığındaki pervasızlığının artması ile iktidarını yerleşik bir düzene evriltme hamlelerinin başarıya ulaşması arasında doğrudan bir ilişki var.
Dünyada ”En çok gazeteci hapseden ülke” olmakla haklı bir nam salan Türkiye’de bu “Pervasız gözdağı, sindirme ve yok etme” kültünün alıp yürümesi, bunun demokrasinin olmazsa olmazlarından düşünce özgürlüğü, haber alma özgürlüğünü hiçe sayarak ilerlemesi, söz konusu olan bir kadın gazeteci olduğunda bunun çok daha rahat yapılabilmesinin gösterdiği bir şey var.  
Bu yaşananlar yalnızca bir mesleki dayanışma gösterecek gazetecileri, gazeteci örgütlerini ilgilendirmiyor. Kadın hareketini ve bilumum demokrasi güçlerini ilgilendiriyor mesele…
Amberin Zaman’ın yanındayız meslektaşları olarak, bunu basın özgürlüğüne bir saldırı olarak ele alıyoruz. Sindirme ve güç kullanma politikasını, Zaman bir kadın olduğu için daha rahat sergileyebilme cüreti karşısında kadınlar olarak “haddini bil” diyoruz. Bu nedenle de Türkiye Gazeteciler Sendikası Kadın Komisyonu, içinde pek çok kadın örgütünün yer aldığı Kadınların Medya İzleme Grubu MEDİZ ve istismar-şiddet davalarını takip eden Kadın Gazeteciler Takipte Oluşumu olarak “Erdoğan’ın Kadın Gazetecilere Yönelik Sindirme Politikasını ve Güç Kullanımını Kınıyoruz!” başlıklı bir bildiri kaleme aldık.
Bu ‘aşağılık kadın düşmanlığına’ daha da tahammülümüz kalmadığını dosta düşmana ilan edelim diye.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...