07 Ağustos 2014 00:34

Sistemle oynamak

Sistemle oynamak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sistem krize doğru gidiyor. Erdoğan seçilse de seçilmese de krize doğru gidiyor. Sırf sistemle oynandığı için değil. Ama cumhurbaşkanlığı seçimi tuz biber ekecek. Zira epeyi bir zamandır Türkiye yön duygusunu-demokrasi ve insan hakları standartları bakımından- yitirmiş bir ülke görünümünde. Türkiye’yi yöneten politik ve bürokratik kadroların demokrasi bilinci ve kültürü açısından büyük bir açığı var. Demokrasiyi özümsememiş. Kendi başına yol haritasını oluşturamıyor. AB süreci hiç olmazsa katkı sağlıyordu. Şimdi o da bir kenara itildi. Niyet ve irade meselesi.
Şu andaki yakın tehlike, Erdoğan faktörü nedeniyle, yasal alt yapısı olmaksızın başkanlık sistemi pratiğine geçmek. Kısa dönemde sorunlar yaşatmasa da uzun erimde krizlere neden olacağı açık.
Bugün Erdoğan, başkanlık sistemine geçmek istiyor. Bunu da anayasal ve yasal alt yapısı olmadığı halde denemek istiyor. Anayasanın 104. maddesinin 14. paragrafı hükmüne dayanıyor. Bu madde cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini düzenliyor.
-Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kuruluna başkanlık etmek veya Bakanlar Kurulunu başkanlığı altında toplantıya çağırmak,
Buradan çıkan sonuç şu: Bakanlar Kurulunun bir başkanı var zaten. O da başbakandır. “Gerekli gördüğü hal” istisnai hallerdir. Buradan Erdoğan’ın çıkardığı sonuçlar çıkarılamaz. İstisnai hal, genel hal haline getirilip, genel ve rutin uygulama haline getirilemez. Ama getirmek istiyor. Mesela her ay bakanlar kuruluna başkanlık etmek istiyor, rutin bir çalışma haline getirmek istiyor.
Tek başına doğrudan halkın oyuyla seçilmiş olmayı bu maddeden yola çıkarak hak olarak görüyor Erdoğan. Temellendirme de sadece halk oyuyla seçilmeye bağlanıyor. Halbuki anayasal sistem, parlamenter sistem. Sistemin bütün organları buna göre şekillenmiş.
Başkanlık ya da yarı başkanlık ancak halkın oyuyla seçilen cumhurbaşkanının yasama organının çoğunluğunu oluşturan partinin lideri olması durumunda ve çoğunluk olduğu sürece yürüyebilir.
Şu andaki AKP’nin durumuna bakarak ve bir yıl sonraki seçimlerde de aynı oy oranıyla sandıktan çıkacak düşüncesiyle sorunların çıkmayacağı sonucuna ulaşılıyor.
Güce dayalı bir mantık bu.
Özal’ın cumhurbaşkanlığı dönemi hatırlansın. Özal da hem yürütmeyi kontrol etmek istiyordu hem de cumhurbaşkanlığı görevini yapmayı. Yürümedi. Yürümemesinin nedeni sistemden kaynaklanıyor.Yasama organı karşında başbakan sorumludur. Vatan hainliği suçlaması dışında sistem, cumhurbaşkanının sorumsuzluğu üzerine kurulmuş durumda. Denetlenen ise hukuk düzenine göre yürütme organıdır.
Dolayısıyla, bugün itibariyle Erdoğan düşünülerek kişiye göre işletilecek bir sisteme geçiliyor.Erdoğan bütün yetkileri kendisinde toplamak istiyor. Otokratik eğilim burada da kendisini gösteriyor.
Peki sistemle oynanmalı mı? Evet, oynanmalı. Değiştirmek gerekir sistemi. Sistem otoriter karakterini muhafaza ediyor.
Başkanlık ya da yarı başkanlık sistemine de geçilebilir.
Ama sistem bir bütün olarak masaya yatırılırsa olur. Bütüncül bakmak gerekiyor. Fakat bizde böyle olmuyor.Yasa yaparken izlenen yöntem izleniyor. Bugün Erdoğan böyle bir ihtiyaç duymakta, işleyiş  ve yasalar buna göre düzenleniyor.
Oysa demokrasi dediğiniz şey, insan hakları ve özgürlükleri, hukukun üstünlüğü ilke ve değerlerine dayanacak. Kurumlar olacak. İşleyişi, fonksiyonları yasalarla belirlenecek. Yasalar erişilebilir, açık, net, öngörülebilir ve hukukun üstünlüğü ilkesine uygun olacak.Yargı bağımsız ve tarafsız olacak. Oysa yargı, çoktandır yargı olmaktan çıkmış durumda.
Sistemle bugün oynandığı gibi  -keyfilik, hukuksuzluk- oynamayı sürdürmenin maliyeti yüksek olur.Türkiye’yi bekleyen asıl tehlike budur.  


 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...