01 Ağustos 2014 00:29

Avantaspor!

Avantaspor!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir başbakan elbette stadyum açılışı yapabilir ve elbette açılış dolayısıyla düzenlenen gösteri maçında yer alabilir. Hele ki bu başbakanın futbolculuk geçmişi varsa, böyle bir maçta forma giymesini hiç kimse yadırgamaz... Ama gösteri maçını, başbakana siyasi prim kazandırma amaçlı bir mizansene dönüştürdüğünüzde, tam da diktatörlerle dalga geçilen parodi filmleri tadında bir atmosfer yaratmış olursunuz ki, işte o zaman izlemeye doyulmaz mizahi görüntüler ortaya çıkar!..
Gösteri maçı diye etik değerler kaldırılıp bir kenara mı konacak yani?.. Bu durumda özellikle genç beyinlere, “Güçlü olana dokunulmaz”, “Güçlü olana her türlü kolaylık sağlanır” gibi bir ucu güce tapınmanın içselleştirilmesine, diğer ucu hatır, gönül şikesinin normal görülmesine kadar gidebilecek sakat bir mesaj vermiş olmuyor musunuz?.. Arızalı bir algıya kaynaklık edebileceğinizin farkında değil misiniz?..
Ayrıcalık ve özel muameleyi yoğun ve abartılı övgüyle kamufle etme çabası da cabası!.. Akıllarınca, “Biz iltimas geçmiyoruz, başbakan çok yetenekli, çok maharetli, döktürüyor adeta” demeye getiriyorlar. Her şey son derece normal, ortada hiçbir yanlışlık ya da garipsenecek bir durum yok!.. Zaten Tayyip Erdoğan, zamanında Fenerbahçe’den transfer teklifi bile almamış mıydı?.. (Halbuki daha büyük düşünüp, transfer teklifinin Barcelona’dan geldiğini söylemek çok daha sarsıcı bir etki yaratabilirdi!..)
Böyle bir maçtan sonra hatır, gönül işlerinin sporda yarattığı kirlilik üzerine söz söyleyebilecek yüzünüz kaldı mı peki?..
Başbakan Tayyip Erdoğan’dan Federasyon Başkanı Yıldırım Demirören’e, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’den eskinin futbolcusu şimdinin teknik direktörlerine kadar ülke futboluna yön veren beyin takımını(!) oluşturan pek çok kişi, yaltaklanmanın her türlü örneğinin sergilendiği bu ortamda gayet mutlu biçimde hünerlerini sergiledi!.. (Futbolda işlerin nasıl yürütüldüğüne dair yeterince fikir veren bu organizasyonu gördükten sonra gel de ülke futbolunun geleceği hakkında iyimser ve umutlu ol)
Tabii bu maçta hüner sergilemek, Tayyip Erdoğan’ın gol atması için her iki takım oyuncularının da ellerinden gelen çabayı göstermesi anlamına geliyordu. Erdoğan’ın turuncu takımına karşı mücadele eden beyaz takımın temel taktiğinin, “Gol atabilmesi için sayın başbakana gereken kolaylık sağlanacak” olduğu çok belliydi.
Aslında kendisine gösterilen ayrıcalıktan en başta Tayyip Erdoğan’ın rahatsızlık duyması gerekirdi. Ama nerdeeee?.. Kibirle zehirlenmiş ve avantayı bir yaşam tarzı olarak özümsemiş bir kişilikten böylesi bir farkındalık ve alçak gönüllülük beklenebilir mi?.. Öyle bir “Her şeyin en iyisini ben bilir, ben yaparım” egosu söz konusu ki, belki de kendisine gösterilen özel muamelenin farkında bile değildi. Kuvvetle muhtemeldir ki, attığı her golden sonra, “Vay be, ben neymişim” diye içten içe böbürlenmiştir!..
Bu arada maçı anlatan spikerin hakkını da vermek lazım!.. Renkli(!) anlatımıyla vıcık vıcık ortama ne kadar mükemmel uyum sağladığını göstermekle kalmayıp, yalakalık yarışında ipi göğüslemek adına da yaratıcılığının sınırlarını alabildiğine zorlamaktan geri durmadı!..
Aslında böyle bir gösteri maçı düzenlemek hoş ve sempatik bir düşünce. Tabii sahaya çıkıp, hiçbir ayrıcalık beklemeden gücünün yettiğince mücadele edersen. Maçı; güce tapma, güçten nasiplenme beklentisi, fırsat kollama, avanta, iltimas, yalakalık ekseninde, bozuk kişilikler gösterisine çevirdiğiniz zaman ise ortaya oldukça vahim bir tablo çıkıyor.
Erdoğan siyasette düşlediği dikensiz gül bahçesini, yeşil sahada buldu. Müdahale etmeye, engel olmaya, durdurmaya çalışan hiç kimse yok, aksine gol atabilmesi için herkesten bolca destek, üstüne bir de yoğun pohpohçuluk ve şakşakçılık var. “Tek adam” olma hayaliyle yanıp tutuşan birisi daha ne ister ki?...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...