Yöntem aynı
Fotoğraf: Envato
Uzun zamandır Başbakan Erdoğan’ın vadettiği ama bir türlü fiiliyata geçirilemeyen operasyon nihayet önceki gün başlatıldı.
İktidar tarafından “Paralel devlet” diye adlandırılan Gülen Cemaatine bağlı olduğu iddia edilen bir grup polis gözaltına alındı. Anlaşılıyor ki, operasyon polislerden sonra başka kesimlere doğru genişleyecek.
Basının yazdığına göre, gözaltına alınanlar casusluk suçu ile suçlanıyormuş. Casuslukla birlikte suç örgütü üyesi olmak ve yasa dışı telefon dinlemek vs. suçlamaları da var.
“Paralel devlet” Operasyonu, önceki gün göz altına alınan polislerin son yıllarda yaptıkları operasyonlara benziyor. Yine sabaha karşı ev basmalar, yine ters kelepçeler, yine basın aracılığıyla gözaltına alınanların peşinen suçlu ilan edilmesi vs. Büyük ihtimalle şimdi gözaltına alınan polisler , kendilerine yapılan (Ama geçmişte kendilerini de başkalarına yaptığı) muamelenin yasalara aykırı, insanlık onuruna aykırı muameleler olduğunu iddia edecekler, mahkemelere itirazlarda bulunacaklar.
Etme, bulma dünyası mı demeli...
Operasyonla göz altına alınanlar hakkındaki suçlamalar da, şimdi göz altına alınanların geçmişte yaptıkları operasyonlarda olduğu gibi çok sağlam değil. Onlar, “Pilotlar cami bombalayacaktı” falan diyorlardı. Şimdikiler de “casusluk” falan diyorlar.
Elbette, geçmişteki operasyonlarda da gözaltına alınanların içinde büyük sayıda gerçekten suçlu olanlar vardı, şimdiki operasyonda da gözaltına alınanların içinde çok sayıda suç işlemiş polis vardır mutlaka ama geçmiştekiler de, şimdiki operasyon da hukuken usulüne uygun yapılmıyor. Böyle olunca da kafalarda soru işaretleri ve yapılan işte şaibe söz konusu oluyor.
Aslında, geçmişteki operasyonlarda da, şimdiki operasyonda da yapılan yargı aracılığıyla siyasi tasfiyedir. Siyasi rakiplerin tasfiye edilmesidir.Geçmiş operasyonları yapanlar, bugünkü operasyonu yapanların siyasi müttefiki idi ve birlikte hareket ediyorlardı. Bugün, iktidar dünkü müttefikini yargı eliyle tasfiye etmeye çalışıyor.
Bugün suçlanan polis, savcı ve hakimler; düne kadar iktidarın koruması altındaydı. Muhtemelen iktidar (ve hatta bizzat Başbakan) onlara güvence vermişti. Kimse size dokunamaz diye...Zaten Başbakan da, medyaya yaptığı açıklamalarda, söz konusu davaların savcısı olduğunu, sonuna kadar gidileceğini ilan etmişti. Medyaya yapılan açaklamalar, kapalı kapılar ardında verilen güvencelerin bir çeşit teyidi idi. Yoksa, pek az bürokrat böyle güvenceler olmadan yasaları ihlal etmeye bu kadar hevesli olur.
Gözaltına alınan polislerden en azından bazıları verilen güvencelere güvenip yaptıkları işlerden şimdi belki pişman oluyordur. Ama, belki de bu bir güç hastalığı. Güçlü iken pek çok insan o gücü sonsuza dek elinde bulunduracağını sanıyor.
İktidar, “paralel devlet” operasyonu ile 17 Aralık ve 25 Şubat soruşturmaları ve iddialarını da gündemden düşürebileceğini, Deniz Feneri Davası gibi, süreç içinde unutturabileceğini hesaplıyor olabilir. Fakat, bu kolay değil. Eğer, iktidardakilerin sandığı gibi; AKP iktidarı on yıllar boyunca sürmeyecekse (Bence sonu yakındır), 17 Aralık, 25 Şubat, Deniz Feneri ve henüz başlatılmamış soruşturmalar mutlaka gündeme gelecektir.
Pek muhtemeldir ki, bir süre sonra bugün operas-yon yapanlara başkaları benzer operasyonlar yapacaktır.
- Barış ne zaman gelecek? 16 Nisan 2024 04:47
- Sosyalistlerin seçim çalışması nasıl olmalıdır? 09 Nisan 2024 04:42
- Seçim dersleri 02 Nisan 2024 04:47
- Moskova katliamı 26 Mart 2024 05:38
- Büyük Birader bizi gözetliyor 19 Mart 2024 04:39
- Küçülemeyen devlet 12 Mart 2024 04:52
- Etkisiz hale getirmek 05 Mart 2024 04:48
- Her şey rant için 27 Şubat 2024 08:49
- Hem yasa koyucu hem yürütücü hem de hakim 20 Şubat 2024 04:48
- İşkenceyi ve işkenceciyi aklamak 13 Şubat 2024 04:40
- Böyle demokrasi olmaz 06 Şubat 2024 04:46
- Seçim sonrası için hazırlık 30 Ocak 2024 04:45