23 Temmuz 2014 00:22

Olacağız, bir gün özgür olacağız

Olacağız, bir gün özgür olacağız

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kasabanın girişinde büyük söğüt ağacının altında altı adam birbirlerine hep sadık kalacaklarına, mücadeleyi asla terk etmeyeceklerine dair yemin etti. 8 saatlik iş günü ve adil ücret talebinin peşini bırakmayacaklarına dair söz vermişlerdi. Yıl 1834 idi, Chartist hareketin eli kulağındaydı; ilk sendikal örgütlenme, gizlice, o söğüt ağacının altında yeşeriyordu. Ne var ki bu yürekli adamların kardeşlik ve dayanışma örgütü iktidarın gözünden kaçmadı. 6 adam illegal yemin ettikleri gerekçesiyle yargılandılar ve Avustralya’ya sürgün cezası aldılar. Trafalgar Meydanı’nda on binlerce kişinin cezayı protesto etmesi, sayısız imza toplanması kâr etmemişti. Bir gemi onları dünyanın öbür ucuna taşımak için yola çıktı; “Olacağız, olacağız, bir gün özgür olacağız” diyordu içlerinden biri. Oldular. 7 yıl sonra affedildiler ve ülkeye geri döndüler. Ancak biri dışındakiler en kısa zamanda İngiltere’yi terk edip Kanada’ya yerleşti.
Sonra pek çok anı gibi Tolpuddle ölümsüzlerinin hikayesi de belleğin derinliğine itildi. Ve yine pek çok anı gibi yeniden anımsanmak için gününü bekledi. Şimdi on yıldır bu küçük kasabada, tarım işçilerinin altı atasının başlattığı yürüyüşü bugün sürdürenlerin büyük buluşması gerçekleşiyor. 2002’de Dorset bölgesindeki Tolpuddle’da gizli yemine gölgelik eden söğüt ağacının ulusal miras listesine dahil edilmesinden sonra kasaba bu büyük buluşmaya her yıl ev sahipliği ediyor.
Bu yıl Tolpuddle buluşmasının ayrı bir anlamı vardı. İngiltere emekçileri politik olarak oldukça sıcak bir temmuz yaşıyor. Geçtiğimiz hafta emekçiler bir günlük genel greve gittiler. Ardından Theatcher zamanındaki ilk neoliberal saldırılara yanıt olarak ortaya çıkan 1984 büyük maden grevinin otuzuncu yıl dönümüne denk gelen Durham Madenciler Festivaline on binlerce insan katıldı. Ardından Gazze saldırılarını protesto mitinginde yüz binden fazla insan yer aldı. Tolpuddle temmuz sıcağının doruğu oldu.
İngiliz emekçileri bu sıralar mücadelenin eski anılarına yıl dönümlerine sıkı sıkı sarılıyorlar. Çünkü koalisyon hükümeti döneminde sıfır sözleşme, yatak odası vergisi, 2008 krizinde yürürlüğe sokulan yıkım politikaları derken sokaklar kızıştı. Geçmişin şanlı direniş örneklerine yeniden dönüp bakmaya ihtiyaç duyulması böyle dönemlerde normal. Chartist ayaklanma, 1926 genel grevi, 1984 direnişi ve nihayet Tolpuddle’daki ilk temel kendi seyrini anlamlı bir tarihsel çizgiyle geçmişe bağlamak ve oradan güç almak isteyen güncel emekçi hareketinin dönüp baktığı yerler ve zamanlar.
İlk atalar ve öncüler ister istemez muhafazakar ve liberal demokrat koalisyona nasıl karşı durulacağını öğretiyor ve esin kaynağı oluyorlar. Filistin katliamı, Ortadoğu politikaları, eğitim ve sağlığın özelleştirilmesi, saat ücretlerindeki kayda değer düşüş her gün İngiliz emekçilerinin daha geniş bir kesimini sokağa sürüklerken muhtaç olduğu azmi kendi geçmişinden buluyor bugünkü kuşak.
Tolpuddle’da geçtiğimiz cumadan pazar gününe kadar kurulan çadır köyde, pek çok etkinlikler düzenlendi. Eski mücadele ve devrim filmleri izlendi, kitap stantları kuruldu, emekçi hareketinin ürettiği şarkılara eşlik edildi ve nihayet pazar günü ülkenin büyük ve küçük sendikalarının pankartları arkasında, sol grupların, gençlik ve kadın örgütlerinin, hak ve adalet talep eden kuruluşların kortejlerinde devasa bir kitle, ücret talebinin Filistin’deki katliamı protestoya eklendiği bir yürüyüş gerçekleştirdi. Kürsüden bol bol konuşmalar yapıldı.
Geçtiğimiz aylarda İngiliz işçi sınıfı mücadeleci bir sendikacısını yitirmişti. Bob Crown şu sıralar her konuşmada başlıca ve ayrıcalıklı bir yeri tutuyor. Onsuz hiçbir söylem kurulamıyor. Tolpuddle ölümsüzlerinin yanına adı eklenen Crown nezdinde, geçmişle şimdi, iyileşmeyen bir acıyla gelecek güzel günlerin vadettiği mutluluk arasında sağlam bir köprü kurulmuş oluyor. 1834’ün Tolpuddle’ından enternasyonalist dayanışmaya, bütün emekçi sınıflar arasındaki birliğe ulaşmak için geçilmesi gereken uzun yolun aslında ne kadar kısa olduğu Britanya temmuzunun sıcağında bir kez daha görülüyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa