21 Temmuz 2014 07:41

Akdeniz'in kolu

Akdeniz\'in kolu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Soraya hiç görmediği ama ailesinden her gün dinlediği memleketine döner. Dedesinin doğup yaşadığı Yafa, Tel Aviv olmuştur, İsrail sınırları içindedir artık. Filistin’de, tepelerin üstünden uzaktaki Yafa kıyılarını görmeye çalışır. Attığı her adımda, kendisinden, ailesinden, halkından çalınan bir hayatları olduğunu ispat etmesi gerekir. Sonunda, çeşitli oyunlarla Yafa’yı da görür, denizi de. “Bu denizden nefret ediyorum” der, dedesinin hep anlattığı ama Nakba’dan beri göremediği denizi izleyerek.
Nakba, Arapça felaket, malum, İsrail’in kurulduğu ve bir günde yüz binlerce Filistinli’yi kendi toprağında mülteci kılan günün adı.
Bu Denizin Tuzu filminde Soraya’nın kavuşmak için engeller aştığı ve nefret ettiğini söylediği deniz, Akdeniz. İsrail ateşi altındaki Gazze gibi, kıyısına bir ülke kuranların ulaşamadığı deniz. Denize uzanan kollarının kırılmış olması, Ortadoğu’nun ve dünyanın adaletsizliğini sırtlamış Filistin halkının on yıllardır katlanan acılarından biri sadece.
İlhan Koman’ın, Levent’teki gökdelenler arasında kolay görülemeyen heykelinde Akdeniz’in dalgalarına eşlik eden kadın figürünün sert bakışları, sanki Akdenizli halkların çektiği acıları hisseder gibidir. Gazze’ye yönelik kara harekatının başladığı günden beri, İsrail konsolosluğu yakınındaki heykelin bir kolu yok. İşgali ve savaşı protesto eden grubun öfkesinden nasibini aldı çünkü. 1980’de Zincirlikuyu’ya dikilen, on yıl önce sahibi banka tarafından şimdi durduğu Levent’teki yerine taşınan Akdeniz’in, kolu kırıldı.
Öfke, bu felaketler gezegeninde, her şeyin çaresi falan değil elbette, ama başkalarının acılarını hissetme yeteneğini kaybetmemiş her insanda ilk uyanan duygu, her seferinde. Çoğu zaman da, başka eylemler, duygular ve fikirlerle yan yana gelmedikçe, hedefini şaşırması kolay oluyor.
Belki herkese, hayatta olsa da İlhan Koman’ın kendisine sorulsa, herhalde ona bile, Gazze’nin ve Filistin’in felaketi yanında heykelin kolunun kırılması mesele edilecek gibi gelmez. Burada ve başka örneklerde, asla eşit tutulacak iki taraf yok çünkü, her katliam, her işgal, her soykırım, her zaman dünyanın bütün ama’larından daha büyükken.
Bu tahribatın, Hitler’i haklı bulmaya varacak kadar hedefinden sapmış bir tepkinin giderek yayılması içinde, bir anlamı var yine. Bir araştırmanın, bir gün içinde atılan 30 binin üstünde tweet’te, Hitler’in Yahudi soykırımını destekleyen ırkçı mesajlar yer aldığını göstermesi gibi. Yıldız Tilbe’den başlayarak birçok ünlünün benzer kanıları paylaştığının haberlere konu olması gibi. Akit’in bulmacasına Hitler fotoğrafının altına “Seni Arıyoruz” şeklinde bir şifre yerleştirme pespayeliği gibi.
Bir felaketin, başka bir felaketi övmeye, istemeye, çağırmaya sebep olmasının yanlışlığını, uzun uzun konuşmaya bile gerek yok. İsrail’in yüzlerce insanın ölümüne sebep olan operasyonuna gösterdiği Gazze’den atılan füzeler gerekçesi nasıl yalansa, zalimin her ihtiyacını karşılayan Türkiye Hükümetinin kınamaları ne kadar anlamsız ve ikiyüzlüyse, ırkçılık ve soykırım alkışçılığı o kadar sorunlu ki, ancak katilin işine gelebilir.
Felaketin müsebbibi faşizmin, emperyalizmin kendisidir ve durdurulması gerekenin adı İsrail devletidir, kınama ve “one minute” meraklılarının iş birlikçiliğidir, o kadar. Faşizmin günahlarından sadece biri olan Yahudi soykırımını bahane ederek kurulan ve dünyanın dört bir yanında o travmayı yaşayan Yahudiler için kurtuluş vadeden İsrail’in Filistin ve Ortadoğu’nun felaketine sebep olması gibi, çarpıtılmış umutlardan ancak yeni felaketler çıkabilir oysa.
Filistinli Aydın Edward Said, Filistin sinemasının görünmezliğe karşı bir direniş olduğunu söyler. Gazze saldırısından bu yana yayılan bir videoda Filistinli Şair Rafeef Ziadah bunu şöyle tamamlıyor: “Biz Filistinliler, her sabah dünyanın geri kalanına hayatı öğretmek için uyanıyoruz, bayım!”
Öğrenilmesi gereken hayatta, katilin kim olduğu da var, felaketin başka felaketle karşılanmayacağı da. Başkalarının kolunu kırmak, denizini çalmak yok.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...