02 Haziran 2011 16:25

‘Sınıfsız, zümresiz kaynaşmış bir kitle’ miyiz?

‘Sınıfsız, zümresiz kaynaşmış  bir kitle’ miyiz?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

TV kanallarında AKP’nin yeni bir “reklamı” dönüyor.
Türkiye’den değil de sanki “Alice Harikalar Diyarında”dan söz ediyor. Ya da dünyadan bihaber çocukları kandırmak için uydurulmuş, bir şark masalından araklanmış sahnelerden oluşturulmuş bir metin bu.
Çünkü çizilen memleket tablosu; çeşmelerinden bal şerbeti akan, kilerleri, kaymak, tereyağı ve her türden yiyecek içeceklerle dolu, tuvaletlerinde ki aksesuar altından gümüşten yapılmış ve bu servetlerin herkesin ortak malı olduğu bir güneş ve kum ülkesi tablosudur. Bu memleketin insanlarının ne iş kaygısı vardır ne geçim, herkes yiyip içip türkü söyleyip dans etmektedir. Dahası bu ülkede ne milliyet, ne din-mezhep, ne de eşitsizlik vardır; bolluk ve kardeşlik ülkesidir bu ülke!
Sanki, insanların kardeş olduğu, sınıfsız; toplumsal farklılıkların olmadığı bir “insanlık ülkesi”nden söz ediliyor bu reklamda!
Yani bunlar, “AKP öyle bir ülke inşa edecek”  diye sunulsa; “Hadi canım sende! Kapitalist AKP, böyle bir ülkeyi nasıl inşa eder?” deseniz bile sonuçta bir iddiadır. Yalandan kim ölmüş ki!
Ama öyle de değil, onlar şimdiki zamandan söz ediyorlar.
Dini bir arka planı da olan mistik bir müzik ve kendi kendilerine gülüp oynayan insanların görüntülerinin eşliğinde, büyüklerin aklını çelmeyi amaçlayan bu “masal” her gün başlıca kanallarda defalarca yayımlanıyor.
Sözleri de şöyle bu reklam bandının:   
“Aynı yoldan geçmişiz biz, aynı sudan içmişiz biz.
Yazımız bir, kışımız bir, aynı dağın yeliyiz biz.
Şarkılar bir, türküler bir, hep beraber söyleriz biz
Halaylar bir, horonlar bir, aynı sazın teliyiz biz.
Türküler bir dualar bir, bir Allah’ın kuluyuz biz
Has bahçemiz yurdumuzdur has bahçenin gülüyüz biz”    
“Aynı geminin içindeyiz; batarsak beraber batarız” yalanının ilk cümleciğinin AKP felsefesiyle yoğrulup, bütün toplumsal farklılıkları bulandırmak amacıyla  şekillendirilmiş sahte bir “eşitlik” iddiasıdır.
Aslına bakarsanız her satırı yalanla örülmüş bir metindir bu metin. Ama öyle ustaca kullanılmıştır ki, sanki bir siyasi partinin seçim mesajı değil de insanları aldatmak gibi bir amacı olmayan romantik bir şarkının sözleriymiş gibi sunulmaktadır.
Peki, bu memlekette insanlar doğumdan ölüme “aynı yollardan” mı geçerek gidiyor, aynı sorunlarla mı karşılaşıyor; aynı ideallere ve aynı amaçlara mı sahiptirler?
İşsizle işçi, zenginle yoksul, işten atılan işçiyle onu atan patron, sömürenle sömürülen, milletle vekili, başbakanla taşeron işçisi, başbakanın çocuğu ile asgari ücretli işçinin çocuğu, sömürülenle sömüren, doğarken “ağzında gümüş kaşıkla doğanla”, yoksul ailenin evinde doğan, “aynı has bahçenin gülü” müdürler? Yoksa birisi dünyanın bütün nimetlerine sahip doğarken ötekinin “zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi yok” değil midir?
Bu soruları sonsuz sayıda çoğaltabiliriz. Çünkü reklamdaki “pembe dünya” şablonunu, Başbakan ve partisinin cansiperane savunduğu kapitalist bir ülkeye uygularsanız; aklınıza gelen her şey birbiriyle çelişir.
Bu, “pembe dünya” propagandası, aslında; “Sınıfsız ve zümresiz kaynaşmış bir kitleyiz” diyen faşizan zihniyetin tipik bir yansımasıdır. Çünkü böyle, maddi yaşamın gerçeklerinden koparılmış, hiçbir gerçek temel dayanmayın “eşitlik” iddiasının siyasetteki karşılığı zorbalık düzenidir, “faşizm”dir. Çünkü böyle tarif edilen bir düzende hak mücadelesinden, egemen sınıfa karşı özgürlük mücadelesinden, sınıf mücadelesinden söz etmek bu adeta ilahi düzene başkaldırmak demektir. Tayyip Erdoğan miting meydanlarında bunu, “Hepimiz aynı duaları ediyor aynı Allah’a inanıyoruz; o zaman aramızda hiçbir sorun yoktur, olamaz” diye (duruma göre “aynı kıbleye dönüp, aynı ezanı dinleme” filanla da süslüyor) ifade etmektedir. Zaten bu görüş, reklam metninde de “Türküler bir, dualar bir, bir Allah’ın kuluyuz biz” diye yinelenmiş.
Yukarıda reklamın içeriği için, “Canım işte her seçim döneminde yalanın envai türünü söylemek serbesttir” diye düşünülüp geçilebilir. Ancak Erdoğan ve sözcülerin seçim meydanlarında giderek daha açıkça dillendirdikleri faşizan görüşler savunmaya özen gösteren tutumlarıyla birleştiğinde bu reklamın, sadece bir “seçim yalanı” olmayıp, bir reklamcını işgüzarlığından öte anlamı olması daha güçlü görünmektedir.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa