19 Temmuz 2014 00:24

Farkın netleştirilmesi

Farkın netleştirilmesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye’de cumhurbaşkanı seçimi ilk kez halk tarafından yapılacaktır. Her ilk uygulamada olduğu gibi böylesi fevkalade önemli bir süreçte atılacak her adım, ileriye yönelik teamüllerin oluşmasına katkı yapacaktır. Bu nedenle, bu meseleyi bugün yaşadığımız, pazarcılığa benzer, tuluat mesabesinden çok daha farklı düşünmek ve, adayların belirlenmesinden, propaganda çalışmalarına varana dek hemen her aşamayı detaylı olarak düzenlemek ve uygulamak zorundayız. Demokrasi ve seçmen haklarına riayet açısından üzülerek şunu belirtmek durumundayım ki, böylesi önemli bir seçim aşamasına, parti başkanını ve başbakanı cumhurbaşkanlığına terfi ettirmek isteyen AKP’nin çoğunlukla iktidarda olması çok büyük bir ulusal trajedi olarak tepemizde durmaktadır. Zira, sözünü ettiğim düzenleme ve uygulamaların ağırlıklı düzenleyicisi iktidar partisi ya da koalisyonu olması gerekirken, böyle bir şansa ne maddi ne de etik olarak sahip bulunmaktayız!
Adayları halk tanıyor veya tanımıyor meselesinden öte, çok daha derin sorunlarla karşı karşıyayız ve bu sorunlar  ya da konularda daha fazla bilgi ve söze ihtiyacımız bulunmaktadır. Şöyle ki, bu sürece girilmesinin uzanabileceği başkanlık konusunun hiç olmazsa var olan mevzuat ve niyetler doğrultusunda tartışılması; halkın detaylı olarak vakıf olmadığı ya da eksik veya yanlış bildiği geçmiş icraatlara ait bilgilerin doğrulatılması; halka alenen ve ileride kuşkuya yer vermeyecek şekilde bazı sözlerin alınması; ve maalesef, günümüzde artık leblebi gibi kullandığımız karşımızdakini suçlama veya çamur atma olayının engellenmesi (umalım!) ya da olaylar gerçekse, alenen ortaya çıkmasının sağlanması gibi çok değerli sonuçlar istihsal edilebilir.
Amaçladığımız yararın elde edilmesinin çok önemli bir koşulu da adaylarla ayrı ayrı mülakat yapmak değil, dizi programlar halinde devam eden ve tüm adayların bir arada bulunduğu, hatta birbirlerine de soru yöneltebilecekleri, oturumlar tertiplemektir. Siyahla beyaz gibi net zıt durumlar ayrı ayrı da fark edilebilir, ama orta renkler ancak karşıtları ile birlikte görüldüğünde farklılaşabilir. ABD başkanlık seçimlerinde bu usulün uygulandığını ekranlarda görüyoruz. Muhtemelen başka ülkelerde de bu veya benzeri sistemler uygulanıyordur, onlar etüt edilip, uygun olan alınabilir. Yabancı ülkelerden ipe sapa gelmez dizi veya yarışma programı aşırma zekamızı biraz da buralarda sergilesek, para kazanamayız fakat ülke ve halkımız için daha faydalı bir iş yapmış oluruz. Ağacın gölgesinden mi, para olarak getirisinden mi yararlanmanın öncelikli olduğu bir sistemde sanırım bu düşünceler de biraz hayaldir.
Böyle bir sistemin politik yaşamımıza biraz da olsa nezaket ve karşılıklı saygı getirtebileceğini düşünmekteyim. Saygısızlık, hatta gerçek dışı şov ve beyanların tavan yaptığı böyle bir ortamda bu önerinin nasıl bir faydası olabileceğini fazla kestiremiyorum, ama yine de umut taşımak istiyorum.
Bugün yaşadığımız ve tam da “Türk-vari seçim” olarak tarihe geçmeye aday süreç, aslında tek parti ucubesinin patolojik sonucudur. İş çevreleri ve emperyalistlerin, içeride aydın geçinen takımın da desteği ile, halkımızı kandırarak yönlendirdikleri tek parti rejimi, Gezi Direnişi’nde ve daha birçok olayda olduğu gibi, bugün de ayağımıza dolanmakta ve Freudian “ketleme” prangasını vurmaktadır. Bu sürece seçim değil, “zoraki atanma” desek bence daha doğru olur.  
Biraz dinlenmeye ihtiyacım olduğundan, 15 Ağustos günü kavuşmak üzere, sizlerden izin rica ediyorum. Sağlıklı, mutlu güzel günler diliyorum!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa