Üniversite tercihleri: Paralıdan ve imitasyondan kaçının
Fotoğraf: Envato
1-Kontenjan sayısı aday sayısından fazla
2 milyon 7 bin 685 kişi YGS, 925 bin 81 kişi LYS sınavına girdi. 78 bin 427 kişi de sınavsız geçiş için başvuruda bulundu. Kontenjan sayısı ise 1 milyon 6 bin 321. Özetle güncellenen yeni kontenjanlarla birlikte 1 milyon adaya 1 milyondan fazla kontenjan var. Yine de tüm geleceği belirleyecek bölüm tercihi zor zanaat. Hele de kontenjanların yaklaşık 500 bini uzaktan, açıktan, paralı, ikinci vb. ise.
2-Tercih için ölçüt yok, para pazar belirliyor
Tercihlere baz oluşturan aslında hiçbir ölçüt bulunmuyor veya çok temel bir mekanizma işliyor: PUANIN yetiyorsa en fazla PARA getirecek programı tercih et. Tıp, Diş Hekimliği, Eczacılık; Hukuk ve birkaç mühendislik. İlgi, yetenek, insanlık yalan.
3- Tercihlerde ne tür ölçütler dikkate alınabilir?
Siz yine de paraya değil kafanızı ufkunuzu genişletecek yerlere bakın. Buna boş laf da demeyin. Pratik birkaç öneri;
a) Alacağınız eğitim ve diplomanın size, insanlığa, toprağa faydası olacak mı? 50 yıl sonra arkanızda değer yaratmış olarak mı yaşlanmış olacaksınız, yoksa sadece paranız mı olacak? İkisi birbiriyle karşıt olmayabilir ama yine de tümden örtüşmüyor. Yani sadece PARAYA değil, Önce BİLİME, SANATA, YARATICILIĞA bakınız.
b) ÖNCELİK istediğiniz PROGRAM olmalı. 20-30 yıl sonra nasıl bir hayat hayal ediyorsunuz, ona bakınız. İleride imza koyduğunuz projeniz, araştırmanız, buluşunuz olacak mı? Şiiriniz, öykünüz olacak mı? Yoksa doğdum yedim içtim öldüm mü diyeceksiniz?
c) ÜNİVERSİTE. Size artı ne katacak? Diplomasını taşımaktan daha çok ortam çok önemli. Hangi üniversite ortamını istiyorsunuz. Gazi mi Ankara mı? Ege mi Marmara mı?
d) ŞEHİR. Deneyimlerinizin, dostluklarınızın çoğunu bulunduğunuz şehirden kazanacaksınız. Konya, İzmir, Çukurova, İstanbul, Muş size ne katacak?
e) AİLENİZLE birlikte kalmak maddi kolaylık olabilir ama sizi aynı çevrelere de hapsetmiş olabilir. Artıları eksileri var.
4-Yapılmaması gerekenler
a) KISMİ BURSLULAR. Dededen miras kalmamışsa yüzde 75 ve benzeri promosyonlarından kaçının. Yüzde 75 burslu durumda bile yıllık 8-10 bin TL fatura çıkabilir. Yurt, yemek vb. maliyetlerini de buna eklerseniz fatura daha da kabarabilir. TAM BURSLULAR olabilir.
b) UOLP veya UOÖLP yani Uluslararası Ortaklı Programlar. Miras çoksa düşünebilirsiniz. Öğrenci değişim programları bunu fazlasıyla karşılıyor, bir de paranızı sağa sola kaptırmayınız.
c) K.KIBRIS ve Yabancı Üniversiteler. Yükseköğretim piyasasının parçası durumundadır. TAM BURSLULAR belki olabilir. Barınma-yurt masrafını özellikle dikkate almakta fayda var.
d) UZAKTAN eğitim. Normalini iyi yaptık da uzaktanı mı kaldı, üniversitelerin bir miktar gelir arayışı ile ilgilidir. Örgünü, doğrusu varken uzaktan eğitimden uzak durulması yerinde olur.
e) AÇIKTAN öğretimin de adı üstünde, açıktan. Yetişkinler veya çift üniversite için bir fırsattır ancak doğrudan örgün-nitelikli bir yükseköğretimin yerini tutamaz.
f) İKİNCİ ÖĞRETİM. Adı üzerinde “ikinci” yani yükseköğretimin piyasalaşması ve gelir yaratması ile ilgilidir. Faturayı anne-baba öder. Birincisini (normali) tutturamıyorsanız düşünülebilir.
5-Anası varken imitasyondan, fasondan kaçının
Yükseköğretim “meslek” edindirmeye dönüşünce “yüksek meslek okuluna” dönüştü. İktisat, Sosyoloji, Psikoloji, Edebiyat, Makine, Elektrik, Maden, Ziraat vb. yerine pek çok versiyon alt bölüm açılıyor. LİSANS düzeyinde ana bölümler tercih edilmeli, çünkü üniversite evrensel bilginin, ilke ve teorilerin, entelektüel bilgi ve ilgilerin gelişme yeridir. Gerisi gelir. İmitasyonlar, meslek yüksekokulları düzeyinde sağlanmalıdır.
6-Kaygıya gerek yok, seneye sınava girmeden bölüm değiştirebilirsiniz
Neyse, arada iyi şeyler de olabiliyor. YÖK, yatay geçiş yönetmeliğini değiştirdi. Eğer O SENEKİ taban puanınız tutuyorsa, gelecek yıllarda üniversite veya bölüm değiştirebilirsiniz. İnşaat Mühendisliğinden Sosyolojiye veya tersi geçişler artık mümkün.
Ana sorun ise duruyor. Entelektüel ve insani gelişimde sıkıntılar var. Nicelik artıyor ancak nitelik sorunlu.
PARA mı, AKIL-BİLİM-İNSANLIK mı? Aç da yaşanmıyor ancak maddiyat insanlığımızın önüne geçmesin.
- Köy Enstitüsü farkı, şehre ve geleneğe uymazlığı: Hümanist, yararcı, bütüncül köy rehberi 19 Nisan 2024 04:47
- 31 Mart Yerel Seçimleri: AKP'nin dinci eğitimine karşı bilgi ve özgürleşme talebi 05 Nisan 2024 04:47
- İmtiyaz/kapitülasyon, rantiye veya mütaşerik otoriterlik: Peker, Ağar, Erdoğan, Altınok, Kurum, İmamoğlu… 29 Mart 2024 04:46
- Fütüvvet teşkilatı: Meslek lisesi değil dinci fedailik ocağı 22 Mart 2024 04:57
- AKP ve MEB mesleki eğitimin sırrını çözdü: Fütüvvetnameler ve baş ahilik dönemi 15 Mart 2024 04:43
- Patriyarka ve öğrenci açlığı sorunu: Niteliksiz okullar, meteliksiz veliler, kadınlar, çocuklar 08 Mart 2024 05:05
- Türkiye'de felaketlerin faktörlerinden öte aktörleri kimler? 01 Mart 2024 04:46
- Felaketler çağı ve Türkiye'nin felaketler dönemi 23 Şubat 2024 04:46
- Depremde Hatay’da ölüm sayısı ne kadar? Hatay’a, Adıyaman’a, Malatya’ya resmen ayrımcılık mı yapılıyor? 16 Şubat 2024 04:39
- Afetin, nemacılığın, timokrasinin ‘utp-usta öğreticilik’ hali: 890.920 09 Şubat 2024 04:53
- Deprem ve ülke yönetimi: Mütaşerik yönetimin ağır sonuçları 02 Şubat 2024 04:48
- "Karakter eğitimi" nedir: MEB, Bakan Tekin 1.3 milyon işçi çocuğu unuttu, "Çocukları bari tatilde çalıştırmayın" 26 Ocak 2024 04:45