18 Temmuz 2014 01:24

Yandaş terli

Yandaş terli

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Demirtaş’ın adaylığı, Erdoğan karşıtı kimi çevrelerde yeterince kapsayıcı olmamak, hatta işbirlikçilikle suçlanadursun, “halkların ve değişimin adayı”nın ateşi, önce yandaş cenahı tutuşturdu. Demirtaş’ın “Yeni Yaşam Çağrısı” belgesini açıkladığı toplantıya dair Akit haberindeki “terletme” iddiasıyla devam edilecek olursa, Erdoğan yandaşları ilk günden ter dökmeye başladı. (“Akit’in sorusu Demirtaş’ı terletti” başlıklı haberde meşhur “neden Türk bayrağı yok” sorusu ve kısmen Demirtaş’ın cevabı yansıtılırken başlığa çıkarılan ayrıntı Demirtaş’ın soru sorulduğu sırada terini silmesiydi.) Elbette önyargısızca eşitlik, demokrasi yanlısı olmayan herkes gibi, Kürtlere akıl öğreterek, niyetlerini sorgulayarak, hayal kırıklığına uğrayarak.
Sabah’tan Akşam’a birçok kalem Demirtaş’tan başka bir konuyu köşesine taşımayı düşünmedi. Her biri, cumhurbaşkanı adayının seçim kampanyasını “Erdoğan karşıtlığı” (Hatem Ete / Akşam), “anti-Erdoğancı aşk” (Yıldıray Oğur / Türkiye), “Erdoğan takıntısı” (Ali Bayramoğlu / Yeni Şafak), “Erdoğan düşmanlığı” (Kurtuluş Tayiz / Akşam), “Erdoğan nefreti” (Markar Esayan / Yeni Şafak, Mahmut Övür / Sabah) ile açıklayabildi. Yani, yıllardır ülkede AKP iktidarını eleştiren bir cümle kurmuş herkese yapıştırılan etiketten başkası bulunamadı. Üstelik bunlar, Başbakan ve Cumhurbaşkanı Adayı Erdoğan hakkında en az konuşulan toplantıdan, Demirtaş’ın nasıl bir ülke istediğini anlatmasından sonra çıkardıkları sonuçlardı. Herhalde, Demirtaş’tan Kürt meselesi dışında bir şey konuşmayan, o konuda da her cümlesinde hükümetin ve Erdoğan’ın çabalarına övgüler düzen bir kampanya bekliyor olacaklardı ki, Demirtaş’ın en büyük günahı işlediğini görünce yıkıldılar: Eyvallah etmemişti.
Demirtaş, yandaşlara beğenmedikleri başka şeyleri hatırlatmış, en çok ondan terletmişti. Bir kere bütün günahı paralel yapıya yıkmamıştı, “Cemaat’e dokunmayan bir adayın ne demokrasi, ne barış, ne çözüm süreciyle ilgili sözleri ciddiye alınabilir”di (Kurtuluş Tayiz). “Eski söylemiyle eklemlenmemiş yepyeni bir söylem” (Hatem Ete) benimsemişti. Ama kimilerine göre “yeni” olan bir şey de pek yoktu. Örneğin salona ve konuşmaya damgasını vuran “eski tüfek sol aktörlerin” ruhuydu (Mahmut Övür). Yeni ya da değil, o konuda anlaşamasalar da, dil on yılların devrim, demokrasi, sosyalizm mücadelesinin diline benziyordu ve en çok bundan korkmakta anlaşıyorlardı. Demirtaş kampanyasında Kürt hareketinin birlikte hareket ettiği kesimler “beyaz Türk” (Markar Esayan) ilan edildi, hatta Nurettin Yılmaz’ın hayatından örneklerle “sürekli kredi açtığı solcuların ona attığı kazıklar”la (Yıldıray Oğur) mesaj verildi. O kelime bile kullanıldı, büyük korku, asıl düşman, kovulamayan hayalet: “Erdoğan nefreti bir gün bu ülkeye irticayı da getirebilir, ölmüş komünizmi de...” (Esayan).
O sırada Kürtlerin AKP’ye teslim olduğuna ne olursa olsun emin olanlara “Kürtler, diğer demokrasi güçleriyle birlikte demokrasi mücadelesi veriyor” dedirtemiyordunuz.
Sırf, büyük bir özgüvenle yıllardır bütün adaletsizlikleri savunmuş olanlara döktürdüğü ter bile “halkların ve değişimin adayı”na oy vermek için yeterli sebep olabilirdi. Gerçekten demokratik bir ülke için birleşmiş bir cephe ile onun ilkelerinin yanına bile yaklaşamayan diğer iki aday, yani her şey bu kadar açık olmasaydı.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...