15 Temmuz 2014 00:39

Saltanatın başlangıcı

Saltanatın başlangıcı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Götze’nin golü” diye başlayacak eğer büyük usta Eduardo Galeano, ‘Gölgede ve Güneşte Futbol’u Brezilya 2014’le güncellemek isterse ve devam edecek:
“Bacakların yorgunluktan titremeye başladığı dakikalarda Almanya, temkinli olmayı çoktan bırakmış, bulabildiği her açığa iştahla saldırmaya başlamıştı. Dakikalar 112’yi geçiverdiğinde sol kanatta Andre Schürrle, çevresinde yalpalayan 3 Arjantinli’deki zayıflığı hissederek atağa geçti. Savunma oyuncuları onun üzerine kapaklanırken, ceza sahasındaki ‘Yumurcak’ Mario Götze,  iki defans oyuncusu ve kaleci arasında kendisine müthiş bir açı yaratan hamlesini yaptı. Schürrle’den sol ayağıyla orta… Götze’den enfes bir göğüs kontrol… Bu iki hareket de o kadar ustaca yapılmıştı ki, kaleci Romero ve Götze’ye engel olması gereken iki savunma oyuncusu artık yalnızca onun insafına kalmıştı. Ya Götze kaçıracak ya da Almanya Dünya Şampiyonu olacak. Bam! Top yere düşmeden, kayarak, muhteşem bir teknikle dokunuş ve harika bir gol…”
Haddimiz olmayarak Galeano’culuk oynadık. O, televizyonun olmadığı dönemlerin büyük yıldızlarının gollerini muhteşem üslubuyla aktarırken kuşkusuz bambaşka bir büyüye sahip. Ancak işte her şeyin sırrı da o “büyü”de.
Ben hayatımda hiçbir büyük kupanın finalinde, 80.dakika sonrası maç 0-0 devam ederken bir takımın kalecisinin tabakhaneye bir şeyler yetiştirircesine ya da televizyon başındaki dilenciler az biraz nasiplensin diyerek yıldırım hızıyla topu 40 metre uzaklığa gönderdiğine; takımların telafisi imkansız anlarda bu kadar yüksek tempoyu göze aldığına rastlamadım.
Bu açıdan bakıldığında 113 dakika gol olmasa da eskilerin var olduğuna bizi inandırdığı o büyüyü Pazar akşamı fazlasıyla hissettim.

HIZLI BİR TAKTİK ANALİZ
Taktik açıdan beklendiği gibi bir maçtı. Almanya topa sahip olarak hakimiyet kurmayı hedeflerken Arjantin memnuniyetle oyunu geride kabul etti ancak hızlı hücumlarla rakibinin bıraktığı boşlukları değerlendirmek istedi.
Sami Khedira’nın maç öncesi ısınırken sakatlanması büyük bir handikaptı. Khedira ve Kroos’un rakibin geriye yaslanan ve oyunu oradan kuran orta saha oyuncularına yapacağı baskının ne kadar önemli olduğu onun yokluğunda ortaya çıktı. Almanya, rakip sahada presi o kadar da kuvvetli uygulayamayınca ilerideki Lavezzi ve Messi’yle topu buluşturmak daha kolay oldu. Onlar da hızları ve tekniklerini kullanarak Almanya’nın başına epey iş açtı. Almanya, istediği futbolu sahaya yansıtamadıkça kontrol, savunmada gözükse de Arjantin’e geçti. Bu anlaşıldıktan sonra da telaşla yapıldığı belli hatalar başladı. Kroos’un büyük hatasında kaleciyle karşı karşıya kalan Gonzalo Higuain’in kaçırdığı gol ya da ikinci yarının başında Lionel Messi’nin Neuer’le göz göze kaldığı anda topu dışarıya yollaması kritik anlardı.
Khedira’nın yerine oynayan Kramer’in sakatlanması sonrası oyuna bir forvetin(Schürrle) alınması biraz da 3. bölgedeki pres ve tehdit gücünü artırmayı hedefliyordu. Almanya, dakikalar ilerledikçe oyuna hakim oldu. Neuer’in libero-kaleci pozisyonunda sergilediği harikulade performans hücum oyuncuları için ilham verici olsa gerek! Uzatmaların ilk hücumundan itibaren maç boyu fazlasıyla kanatlara sıkışan ve defansı ortadan delme konusunda sıkıntılar yaşayan Almanya, farklı varyasyonlarla bu eksikliği gidermeye çalışacağını ortaya koydu. Nitekim gol de yukarıda betimlemeye çalıştığımız üzere bu “yeni delme teknikleri”nin bir ürünü olarak ders niteliğindeki yatay hareketlenmeyle geldi.

MÜTHİŞ JENERASYONUN ÖDÜLÜ
Almanya’nın 2004’ten bu yana futbolda ortaya koyduğu yeniden yapılanma milli takımdan kulüp futboluna, Bundesliga’dan sonu gelmeyecekmişçesine futbol sahalarına katılan genç yeteneklere, pek çok alanda belirgin. 2006 ve 2010 Dünya Kupaları’nda yarı finalde, 2008 Avrupa Kupası’nda finalde, 2012’de yarı finalde kaybeden Joachim Löw’ün öğrencileri nihayet kazanacak kıvama geldiklerini ispat ettiler.
Bu önemli zafer, hem futbolda doğru stratejinin meyvelerini vermesi hem de çok özel bir futbolcu grubunun hak ettiği başarıya ulaşması anlamında çok önemli. Ancak hem takımın patlayıcı yönünü oluşturan hücum oyuncularının yaş ortalaması(Müller 24, Mesut 25, Götze 22, Schürrle 23, Draxler 20, Reus 25, İlkay 23, Kroos 24-liste uzayıp gidiyor-) hem de arkadan gelen oyuncuların bolluğu,  İspanya’dan sonra dünya futbolunda yeni bir hanedanın başlamış olabileceğini  muştuluyor.
Almanya’nın muhteşem jenerasyonu için burada kazanmak ve artık strese dönüşen beklentileri karşılamak kritikti. Artık dünyanın tescilli en iyisi olarak daha farklı bir özgüvenle oynayacaklar ve Euro 2016 ile 2018 Dünya Kupası’nın şimdiden en önemli favorileri olduklarını söylemek için kahin olmaya gerek yok.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...