04 Temmuz 2014 07:18

Direnişlerin mirası

Direnişlerin mirası

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bütün iyi yurttaşlar ayağa!
Barikatlara koşun! Düşman şehrin duvarlarındadır! Cumhuriyet için, Komün için, Hürriyet için ileri! Silah başına!” Milli Selamet Komitesi / 22 Mayıs 1871
 Bugünü değerlendirmek dünü anlamakla mümkündür. İnsanlık tarihi bakımından öyle tarihler vardır ki birer dönüm noktalarıdır. Mayıs ve haziran ayları ise dünya ve Türkiye tarihi bakımından bir başka anlam taşır. Bu hafta dünya tarihinde biraz dolaşalım istedim. Dünyada ilk defa komün deneyimi olarak tarihe geçen Paris Komünü 18 Mart - 28 Mayıs 1871 tarihleri arasında 2 aylık deneyimiyle önümüzü aydınlatmaya devam ediyor. Komün deneyiminde yaşanan bir ders de fotoğrafın oynadığı rolle ilgidir. Zafer günlerinde direnişlerde barikatlarda çekilen fotoğraflar, daha sonra bu insanların idamında ve katledilmelerinde kullanılmıştır. Şili, Arjantin, Yunanistan ve 12 Eylül 1980 Türkiyesi’nde ve de dünyanın bir çok yerinde fotoğraf bir belge ve kanıt olarak iktidar tarafından kullanılmıştır. Gelişen teknoloji artık doğrudan iktidarın toplumu gözetleme aracı olarak kullandığı kameralar dünyasıyla gelişmelerini devam ettirmekte.
Paris Komünü bir deneyim olmasının yanında, komünistlerin bayrağı kızıl bayrağın ve enternasyonal marşının da anasıdır. Komün, işçi sınıfına, proletarya enternasyonalizminin simgeleşen  kızıl bayrak ve enternasyonal marşını miras bırakmıştır.
Paris Komünü’nün 5 Nisan 1871 tarihli bildirisinde komüncüler ilk defa bayraklarının “kızıl bayrak” olduğunu ve kızıl bayrağın da “Dünya Cumhuriyetinin Bayrağı” olduğunu burada tüm dünya proletaryasına ilk kez açıklarlar. İşte o andan itibaren, komünistlerin ve proletaryanın bayrağı kızıl bayrak olmuş ve ulusal bayraklar da sınıf bilinçli işçiler için fiilen ilk kez o gün, bir daha geri dönmemecesine tarihe karışmıştır.
Enternasyonal Marşı’nın sözlerini Paris Komünü üyelerinden aynı zamanda Uluslararası Emekçiler Derneğinin Paris Federasyonu Başkanı olan Eugéne Pottier Komünün yenilgisinden hemen sonra Haziran 1871’de yazmıştır. Bestesi daha sonra 1888’de Lille’li Sanayi İşçisi Pierre Degeyter tarafından yapılmıştır.
(Şimdi kalkıp 1 Mayıs’ta milli marşların ve ulusal bayrakların kullanımı konusunda diretenlere not olarak hatırlatalım)
Yaklaşık 200 yıllık tarihi incelediğimizde neredeyse belgesel fotoğraf, sınıfsal mücadeleler tarihi ile gelişimini bir eş zamanlılık ile kuruyor. Fotoğrafın icadından bu yana olan gelişmeler toplumsal değişim ve mücadeleler tarihiyle senkronlanıyor.
1920’li yıllara oranla daha modern görünseler de aynı sorunları yaşamıyor muyuz? Kapitalizmin krizleri devam ediyor. Çocuk işçiler yine var, terörle mücadele adına çocuklar sorgulanıyor hapse atılıyor, savaşlar emperyalistlerin oyun alanları olmaya devam ediyor. Kredi kartları mağduru insanlar intihar ediyor. Her geçen gün yoksullar daha yoksul, zenginler daha zengin olmaya devam ediyor. Kürt halkının kendini temsil etme mücadelesi her türlü baskı ve şiddete karşın sürüyor. Önce vatan, önce ahlak diyerek ezilenleri milliyetçilik, ulusallık batağında yok etmeye çalışıyorlar. Vatan insanın karnının doyduğu yerdir. Yoksulluğun vatanı olmaz. Ekmek olmadan ahlak olmaz. Tarih bizlere bunları gösterir. Bugün yaşadıklarımıza bakınca, dertler değişmeden, tarihlerin de değişmediğini görüyoruz. O zaman tarihi değiştirmek için verilen mücadelede, fotoğraf makinelerini bir silah gibi kullanmak biz fotoğrafçılara düşmüyor mu?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...