26 Haziran 2014 00:03

Barış sürecini düşünmek

Barış sürecini düşünmek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Barış süreci ” ya da “çözüm süreci” denilen süreç, niteleme açısından da  anlam açısından da  henüz  mutabakatın  sağlanamadığı bir süreç. “Çözüm” diyenler -ki genellikle hükümet kanadı oluyor- meseleye daha çok “terör” sorunu olarak bakıyor. Belki daha nötr bir tabirle PKK’nin silahsızlandırılması olarak bakıyor. “Barış süreci” nitelemesini kullananlar -bizim de paylaştığımız düşünce- meseleye Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü olarak bakıyor. Burada PKK’nin silahsızlanması elbette ihmal edilmemesi gereken bir boyuttur. Ama nasıl olacak bu iş? Biz şahsen bu meseleye, öteden beri, “PKK’ye uygulanacak hukuk “ diyoruz. J.Galtung, dünyadaki örneklere bakarak, ya önce silahsızlanma gerçekleşir sonra yasal değişiklikler yapılır ya da silahlar susar-çatışmasızlık hali- yasal değişiklikler gerçekleştikten sonra silahsızlanma sağlanır şeklinde değerlendirmelerde bulunur. Türkiye pratiği bize önce çatışmasızlık sürecinin yaşandığını gösteriyor.
2013 yılının mayıs ayından bu yana çatışmasızlığın bir  uygulaması olarak PKK, silahlı güçlerini sınır dışına çekmeye başladı. Bir süre sonra  hükümet askeri operasyon konusunda valilere daha fazla yetki veren düzenleme yaptı. PKK  eylül 2013’te çekilişi durdurdu. Hükümet de PKK’nin %20 oranında çekilmeyi gerçekleştirdiğini duyurdu.  Bütün bu çekilme, milletvekilleri aracılığı ile yapılan İmralı/Kandil /hükümet hattı görüşmeleri yasal alt yapı olmaksızın gerçekleştirildi.
Peki beklenen neydi? Hükümet ne yaptı?
Bizim 10 Mayıs 2014 tarihinde İstanbul’da yapılan Barış Meclisi toplantısındaki sunuşumuz hükümetin yasal düzenleme alanında yaptıklarına ilişkin bir özeti içeriyordu (bknz: ihd.org.tr, makaleler, barış sürecinin ilerlemesi). Şöyle:Hükümet  2013 ve 2014 yıllarında insan hakları ve demokratik standartları ilgilendiren 12 yasa çıkarmıştı. Bunlardan, 6384, 6411, 6413, 6458, 6459, 6501, 6526, 6529 sayılı 8 ayrı yasada (çoğu torba kanundur) olumlu/kısmen olumlu değişiklikler bulunmaktaydı. Bu yasalarda ifade özgürlüğü, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, adil yargılanma hakkı, kültürel haklar, Kürtçenin mahkemelerde kullanımı ve özel okullarda öğretim ve eğitim dili olarak yer alması, siyasi partiler yasasının bazı maddelerinde (eşbaşkanlık, örgütlenme konularında esneklik, hazine yardımından yararlanma gibi) olumlu değişiklikler yer almaktaydı. Bazı kent ve köy adlarının, bazı üniversite adlarının değiştirilmesi, azınlık vakıflarıyla ilgili olumlu adımların atılmış olmasını da sayabiliriz. Fakat bir takvim, plan ve bütüncül bir insan hakları perspektifi ile ve sivil toplumun katılımı ve katkısı ile hazırlanmış yasal düzenlemeler değil bunlar. Öte yandan insan haklarına aykırı olan ve olumsuz olarak nitelendirdiğimiz yasalar da aynı hükümet tarafından 2014 yılının ilk üç ayında  çıkarılmıştır. Bunlar, internet yasası değişikliklerini de içeren 6518, MİT’in görev ve yetkileri düzenleyen 6532, hakim ve savcıların üst idari organı olan HSYK’ın görev ve yetkilerini düzenleyen 6524 ve hekimlerin acil durumlarda tıbbi yardıma ihtiyacı olanlara yaptıkları müdahaleleri suç olarak niteleyen  6514 sayılı sağlık bakanlığı yasası olarak sayılabilir.
Sonuç olarak, sürecin yasal alt yapısının hazırlanmasını, sivil toplumun katılımı ve katkısı ile kapsamlı bir yol haritasının hazırlanmasını  gerekli ve önemli görüyoruz.
O arada hasta mahpusların salıverilmesi gibi insani, kalekol yapımlarının durdurulması gibi güven artırıcı adımların atılması da gerekli ve önemli.
Bir de bizden savaşçı ajitasyonlara dair bir uyarı olsun: Sakin kalmakta ve meseleyi barışçıl metodlarla-diyalogla çözmek için ısrarcı olmakta fayda var…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...