12 Eylül yargılandı mı?
Fotoğraf: Envato
Yargılanan 12 Eylül değil Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya oldu. Ceza alan da bu iki kişi oldu. Kötü mü oldu? Hayır. Kesinlikle iyi oldu. Hele hele Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya gibi binlerce insanın katline, işkence görmesine, hapis yatmasına sebep olan bu iğrenç yaratıkların fiilen olmasa da resmen ceza almaları çok iyi oldu.
Ayrıca sanık olarak yargılanan ve müebbet hapse çarptırılan bu kişilerin rütbeleri sökülecek. Askeri kimlikleri elinden alınırken silahlarına da el konulacak. Orgeneral olan rütbeleri ‘er’liğe düşürülecek olan paşaların eş ve yakın akrabalarına verilen kimlik kartları geri alınırken, yakınlarının yararlandığı orduevine giriş başta olmak üzere diğer VIP hizmetlere de son verilecek. Rütbeleri söküldüğü için Evren ve Şahinkaya öldüklerinde devlet töreniyle gömülemeyecek. Bunlar bile insanın içini az da olsa rahatlatan kararlardır.
Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya geç de olsa cezalarını buldular peki onların darbeyle getirdiği sistem ne oldu? Aynen duruyor ve toplumun canını yakmaya, insanları asimile etmeye, ülkeyi antidemokratik uygulamalarla felaketlere sürüklemeye devam ediyor.
12 Eylül askeri darbesini yargılamak, onun getirdiği tüm antidemokratik yasaları ve uygulamaları ortadan kaldırmakla, onun oluşturduğu kurum ve kuruluşları değiştirmekle olacaktır.
12 Eylül darbesinin getirdiği yüzde 10 barajı dururken, YÖK yerinde durduğu gibi yetkileri daha da çok arttırılırken, okullarda okutulan zorunlu din derslerine yenileri eklenirken, 12 Eylül benzeri fişlemeler, dinlemeler sürerken, gençler sokaklarda polis kurşunlarıyla katledilirken, ülke 12 Eylül’ü aratan hukuksuz uygulamalara maruz kalırken, basın susturulup gazeteciler tutuklanırken ‘12 Eylül yargılandı’ demek mümkün değildir.
***
Gündemle pek alakası olmayacak ancak fırsat bulmuşken daha önceki bir yazım üzerine gelen çok değerli bir açıklamaya buradan yer vermek istiyorum. 09 Mayıs 2014 tarihinde yazdığım “Üç fidanın idamına onay veren Alevi vekiller” başlıklı yazıma yönelik olarak Hace Bektaş Dergahı postnişini Veliyettin Ulusoy tarafından kısa bir açıklama geldi, açıklama şöyleydi; “Olayın geçtiği tarihte ben Almanya’da idim. Ali Naki Ulusoy ve Kazım Ulusoy da oraya gelmişlerdi. Ali Naki Ulusoy’un şu sözlerini bugün bile hatırlarım: ‘Bu olay Türk hukukunun yüz karasıdır, bunun hesabı bir gün verilecektir’. Yine Ali Naki Ulusoy, hak etmiyorum diye milletvekili emekli maaşını almadan Hakka yürüdü.”
Bu yazımı hiçbir aileyi hele hele de “Ulusoy” ailesini hedef almak için yazmadığımın bilinmesi gerekir. Ancak bazı kimselerin benim yazımı fırsat bilerek aileye yönelik haksız eleştirilerde bulunduğunu biliyorum. Hace Bektaş evlatlarından olan Ulusoy ailesinin tarihlerinde merak edilen hususları bizzat kendilerinin yazmaları ve açıklama yapmaları yerinde olacaktır. Çünkü Ulusoy ailesinin tarihi bir taraftan da Alevilerin tarihidir. Her ailede olduğu gibi Ulusoy ailesinde de çok değerli kıymetli insanlar bulunduğu gibi o aileye yakışmayacak davranışlar içerisinde bulunan şahsılar da vardır. Hiçbir kimse Veliyettin Hürrem Ulusoy ile MHP de siyaset yapan orada umduğunu bulamayıp Haydar Baş’ın Büyük Türkiye Partisine geçen ve bu partinin Hacıbektaş’ta bürosunu açıp yerel seçimlerde Hacıbektaş’tan aday çıkartan Timur Ulusoy’u aynı kefeye koyamaz.
- Buruk sevinç 28 Haziran 2018 23:59
- HDP'nin baraj sorunu, tüm muhalefetin baraj sorunudur 11 Mayıs 2018 00:07
- HDP’siz sıfır baraj olur mu? 26 Nisan 2018 23:17
- Panik seçim 20 Nisan 2018 00:15
- Demokrasi ortaklığı 12 Nisan 2018 23:30
- Alevilerin Edremit çalıştayı 16 Mart 2018 00:15
- Aleviler geleceğini tartışıyor 09 Mart 2018 00:52
- Seçim ittifakı kanunundaki önemli ayrıntılar 23 Şubat 2018 00:15
- Muhalefet partilerinin genel kurulları 02 Şubat 2018 00:15
- Yaşasın savaş! 26 Ocak 2018 00:50
- CHP'nin solu 18 Ocak 2018 22:40
- HDP'deki eş başkanlık meselesi 12 Ocak 2018 00:15