19 Haziran 2014 09:15

Tatava yapmanın karşı konulmaz cazibesi

Tatava yapmanın karşı konulmaz cazibesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP ve MHP’nin Erdoğan’ın karşına süreceği çatı adayı uzunca bir süredir AKP kurmayları başta olmak üzere kamuoyu tarafından merakla bekleniyordu. Ortaya atılan yüzlerce isme rağmen kimsenin “ben tahmin etmiştim” diyemeyeceği bir isim çıktı ortaya: Ekmeleddin İhsanoğlu.
Süreç kamuoyundan öylesine iyi gizlendi ki bahis konusu futbolcu transferi olsa hiç kuşku yok transfer komitesi iyi iş çıkardı derdik cümlemiz. Ama siyasette durum farklı. Hele de, toplumsal uzlaşı gibi bir iddia ile yola çıkılıyorsa. Meclis içinde ve dışındaki siyasi partiler ve sivil toplum örgütleriyle sürdürülen “istişareler” sonucunda ana muhalefet partisi milletvekillerinin dahi ismini doğru telaffuz edemediği bir adayın belirlenmesi sürecin öyle pek de istişarelere dayalı yürütülmediğinin en açık göstergesi.
Adayın siyasi kimliğine gelirsek, işin matematiksel tarafına baktığımızda çok da farklı bir adayın karşımıza çıkmayacağını görüyoruz. CHP seçmeni tarafından desteklenecek ama MHP seçmeninin muhafazakar eğilimlerine seslenecek, “barış sürecini” ters uçlardan siyasetinin eksenine koyan MHP ve BDP seçmenini Erdoğan alternatifine itmeyecek, Alevileri kucaklayacak ama Saadet Partilileri dışarıda bırakmayacak, Erdoğan’ın karşısına su bardağını aday koysan oy veririm diyen seçmenin oyunu alacak ama bardak çok kirli diye mide bulandırmayacak bir isim. Açıkçası bu tariften hareketle benim aklıma bir tek en son Hugo Chavez’in cenazesine katıldığını okuduğum şarkıcı Nihat Doğan geliyor. E ona kıyasla da Ekmeleddin Bey fena bir seçim sayılmaz hani.
Açıkçası böylesi bir denklemden sadece sosyalistleri değil Erdoğan karşıtı hiçbir siyasi kesimi tatmin edecek bir aday çıkması işin başından beri mümkün gözükmüyordu. Amaçlanan da zaten seçmeni kendi isminde değil Erdoğan karşıtlığında birleştirecek kadar “köşesiz” bir adaydı. İhsanoğlu bu beklentilere ne oranda karşılık gelecek hep birlikte göreceğiz. Ve elbette dün “tatava yapma” derken bugün tatava yapanlara da bir miktar güleceğiz.
Burada “ulusalcı” kesim için ayrı bir parantez açmak lazım. CHP-MHP ittifakını doğuran siyasi kutuplaşma ortamında ellerinin güçlenmesini beklerken açıklanan aday ile tam anlamıyla ters köşeye yatanların büyük hayal kırıklığı yaşadığı bir gerçek. Ne var ki, bu kesimin beklentilerinin karşılanması Erdoğan karşısında matematiksel olarak baştan teslimiyet bayrağını çekmek anlamına geleceği gibi CHP içi siyasi dengeler gözetildiğinde de pek olanaklı gözükmemekteydi.  
Sosyalistler açısından yaşanan “hayal kırıklığını” ise anlamlandırmakta zorlanıyorum. Taraf olamadığı bir siyasi denklemde piyangodan büyük ikramiye bekler gibi “akla yatkın” bir aday beklentisine girmek en basitinden kolaycılık olarak nitelendirilebilir. Soma’da yaşanan ülke tarihinin en büyük iş cinayeti karşısında dahi taşeronlaştırmaya karşı örgütlü bir muhalefet sergileyemeyen sosyalist hareketin burjuva siyaset sahnesinde karşılık bulması elbette olanaksızdır. Sokakta, fabrikalarda yapılamayan siyasetin sandıkta da karşılığı olmayacaktır. Ülkenin sayısal açıdan en büyük işçi sendikası özelleştirmeye ve taşeronlaştırmaya karşı iki saatlik iş bırakmayı dahi beceremiyorsa bu ülkede sosyalistlerin halka, işçi sınıfına Cumhurbaşkanlığı  seçimi dışında anlatacak bir şeyleri olmalıdır. Vardır da.   

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...