16 Haziran 2014 00:49

Protestoların hedefi ve İşçi Partisi

Protestoların hedefi ve İşçi Partisi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

2010’dan bu yana dünya çapında yaşanan eylemler birçok ezberi bozdu. Dünyanın herhangi bir yerinde diktatörlüğe ya da sağcı bir hükümete karşı yaprak kımıldasa devrim marşları çalanlar, Tunus ve Mısır halkının ayaklanmasının arkasında ABD’yi aradı.
Kafadaki şablona göre halk hareketinin arkasında komünist parti olmalıydı, en ön saflarda onlar dövüşmeliydi. Oysa durum öyle değildi, Diktatörlüğe karşı tüm halk ayakta olsa da örgütlü değildiler. En örgütlü güç İslami bir hareketti. ABD ve Türkiye gibi gerici odaklar o güne kadar en büyük müttefikleri olan diktatörlerin düşeceğini anladıktan sonra halka destek verir gibi yaptı. Diyalektik düşünme becerileri çeşitli önyargılar sebebiyle işlemeyenler afalladı. Bu durumda komplo teorileri icat edilmeliydi!
Hayat bu ya, 2 sene sonra Türkiye’de Gezi direnişi patlak verdi. Bu halk direnişi de kafadaki şablona tamamen zıttı. Kendiliğindendi, örgütsüzdü ama sapına kadar haklıydı ve halk düşmanlarına karşıydı. Tunus ve Mısır’da olduğu gibi halk hareketini kullanmak isteyen; AKP ile de arası çeşitli sebeplerle limoni olan sayısız gerici(ABD’sinden Koç’una) destek sırasına dizildi. Bizimkilerin Tunus ve Mısır teorileri çökerken bu kez komplo teorileri üretmek zorunda kalan AKP oldu.
Gezi’den birkaç hafta sonra Brezilya’da da büyük gösteriler başladı. AKP bunu da komplolarına meze yaptı. Başbakanın bir numaralı gazetesi Yeni Şafak’ın Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, bu kez ortaya çıkan başka bir şablon üzerinden akla yatkınmış gibi duran bir komplo teorisi üretti. Buna göre Türkiye, Brezilya gibi ülkelerdeki eylemlerin arkasında “krizdeki Batı ülkeleri” vardı(20 Haziran 2013-Yeni Şafak manşeti) .
Hepsi yalandı. Tüm söz oyunları iktidardakilerin iktidarını devam ettirmenin bir aracıydı. Tunus’ta da, Mısır’da da, Türkiye’de de, Brezilya’da da halkların isyan gerekçeleri meşruydu. Ne Türkiye’de AKP’nin ABD ile arayı kısmen bozmuş olması ne de Brezilya’daki hükümetin adının “İşçi Partisi” olması gerçeklerin üstünü örtemezdi.
Haklı olan halktı haksız olansa hükümetlerdi, adında “İşçi” olanlar dahil!

ÇARK KİMLER İÇİN DÖNÜYOR?
Buradan geçelim Brezilya’daki eylemlere. Yıllardır evrensel’de yazdığımız üzere çağımızın(epey uzun bir zaman dilimi) mega organizasyon düzeni FIFA-IOC ve yerel burjuva hükümetler(adında “İşçi” olanlar dahil) için bir kazan/kazan düzenidir. Halk ise bu düzenin sosyal ve ekonomik açıdan kaybedenidir.
Mega organizasyonlar gittiği her yerde arkasında;
1-Zorla evinden edilmiş emekçileri(88 Seul’den bu yana 3.5 milyon insan),
2-Beyaz filleri(atıl hale gelen milyar dolarlık statlar),
3-Güvenlik bahanesiyle, güvenlik kuvvetlerine hediye edilen ve nihayetinde halka yönelen milyarlarca dolarlık yeni silahı,
4-Halkın sırtına yüklenen milyarlarca dolar masrafı, özelleştirmeleri,
5-Çevresel zararı(Soçi ve Brezilya(Amazon) örneği),
bırakıyor.

FIFA’NIN İTİRAFI BOŞA DÜŞERKEN....
FIFA ve IOC, bunca tahribata karşın popülaritesi dünya çapında halen çok yüksek olan, PR’ı biraz da karşıt cephenin yetersizliğinden dolayı çok iyi yapılan, prestiji yerel hükümetler tarafından pek güzel kullanılan bu oyunları FIFA Genel Sekreteri Jerome Valcke’nin de itiraf ettiği gibi “demokrasisi daha zayıf” ülkelerde organize etmeyi tercih ediyor. Çünkü son dönemde Olimpiyatlar ve Dünya Kupası’nda yaratılan ışıltılı imajın neyin pahasına ete kemiğe büründüğü çok daha iyi teşhir ediliyor. Bu alandaki akademik çalışmalar arttı, kitaplar yazılıyor en önemlisi de mağdurlar mağduriyetlerini sokakta duyurmaya başladı. “2022 Kış Olimpiyatları’nı düzenleyelim mi” sorusunu halkına soran pek çok Batı Avrupa kenti “Hayır” yanıtıyla karşılaştı. Yani artık Oyunları sermaye birikiminin çok yönlü bir aracına dönüştüren FIFA&IOC ve yerel hükümetler duo’su için gül bahçesi o kadar da dikensiz değil!

BREZİLYA HALKININ BAŞARISI
Brezilya 2014 Dünya Kupası ve Rio de Janeiro 2016 Yaz Olimpiyatları, ülkedeki muhalif hareketle Oyunların tahribatını kusursuz bir şekilde birbirine bağladı. FIFA da IOC de hükümet(evet adında “İşçi” olan) de teşhir edildi.
İşçi Partisi, evet protestocu gruplar ile kısmen diyalog halinde olmaya çalışıyor. Ancak gösteri yapma hakkını yeni terörizm yasasıyla kısıtlamaya çalışan da, Aldeia Maracana’dan yerli halkı süren de, yerlilerin topraklarını tarım tekellerine açan da, favelalar üzerinde terör estiren de; hadi kestirmeden söyleyelim halkın üzerine yıkılan tüm Dünya Kupası&Olimpiyatlar masrafının arkasında olan da kendisi.
İşçi Partisi bu süreçte halka verdiği hiçbir sözü tutmadığı gibi, güvenlik kuvvetleri aracılığıyla cinayet işlemekten de çekinmedi. O yüzden partinin geçmişten gelen bağlarıyla sürdürülen “diyalog görüntüsü” göz boyamaktan başka bir şey değil, tıpkı İşçi Partisi’nin adı, Dilma Roussef’in geçmişi gibi.

İŞÇİ PARTİSİ ‘SOL’ MU?
Evrensel’de, yıllardır Brezilya’da yaşayan ve Dünya Kupası üzerine çalışan Christopher Gaffney ile yaptığımız röportajda Gaffney, İşçi Partisi’nin artık “sol” değil merkez sağ bir parti olduğunu açıkça söylemişti. Brezilya’dan konuştuğumuz pek çok insan da sokaktaki öfkenin –olması gerektiği gibi- FIFA’ya olduğu kadar hükümete de yöneldiğini söylüyor. Dolayısıyla bizim kaynaklarımız iddia edildiği üzere “Brezilya’nın ilerleyişinden” ya da “İşçi Partisi’nin iktidarda olduğu bir Brezilya’dan” hoşnut olmayan Batı medyası değil Brezilya halkı.
Ve Brezilya halkı bu süreçte ancak merkezi bir örgütün alabileceği keskinlikte isabetli kararlar alarak boykot peşinde koşmadı, hedefine sporun kendisini değil FIFA’yı, IOC’yi ve adında “İşçi” olan Brezilya hükümetini koydu. Bu durumdan ülkedeki sağ gruplar sandıkta yararlanmak istiyorsa bu “merkez sağ” hale gelen İşçi Partisi’nin günahı.
Halk hareketine karşı, sağ tehdide işaret ederek “sosyal-demokrat” seçeneği –hem de iktidarda o varken- ehven-i şer göstermek maalesef halkların makus talihi ancak bu denklemleri parçalayacak olan da er ya da geç hareketin kendisi olacak.
Kısacası basit bir şablondan hareket ederek “Protestoların hedefinde İşçi Partisi yok” demek abesle iştigal olduğu kadar Brezilya halkının bugüne kadar sokakta söylediklerini de yok saymaktır.  Kaldı ki bütün tablo ortadayken protestoların hedefinde İşçi Partisi olmasa “Neden yok” diye sormak gerekirdi.
Çünkü, onlar da FIFA ve IOC kadar suçlular adlarında “İşçi” olsa da.

NOT: Brezilya halkı aslında “sol” görünümlü burjuva bir partiye karşı bağımsız talepleri haykırmanın ne kadar önemli ve gerekli olduğunu da ortaya koyuyor. Bu sebepten bu yazı hem Türkiye’de sol kanattan gelen “Hedefte İşçi Partisi yok” iddialarına karşı hem de bu önemli deneyime selam göndermek için yazılmıştır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...