Tek vatan, tek millet, tek bayrak
Fotoğraf: Envato
Başbakan sıkıştı mı tekçiliğe sarılıyor. Bir yandan Dersim, Kürtler, Lazlar ve barış deyip ardından tek tek sıralıyor, vatanı milleti, bayrağı.
Büyük sermayenin ihtiyaç ve daha daha fazla kâr elde etme çabalarında bakıyoruz; barış, huzur ve ekonomisi güçlü Türkiye tablosu çiziyor, Koç Holdinge fırça atıyor, kendisine karşı komplo tezgahlayanların başına koyuyor, sonra kol kola fabrika açılışları dün dündü bugün bugün tablosu.
Mesele işçi katliamları, yoksulluk ve yoksullar olunca; kader, mukadderat, 1800’lü yıllar ve de illaki tek vatan, tek millet, tek bayrak edebiyatı.
Zenginlere gelince, ekonomisiyle demokrasisiyle (!) bir koyup beş kazanma, rantcılık büyük Türkiye…
Yoksullara gelince; kader, ve tekçilik…kısaca milliyetçilik.
İşte son günlerin fotoğrafı bu… Her şey karşıtını yaratır. Karşıtlar çatışır sonuç oyunu kuranların kurallarına göre belirlenir.
Soma’da katliam yapılacak, barış deyip halkın burnunun içine kalekol yapıp sınır güvenliği diyeceksin. Lice’deki katliamı yaşatacaksın eee büyük devlet taviz vermez(!)miş.
Sonra aaa bayrak indirildi. Artık kimse bu masallara inanmıyor. Görüntüler ortada. Ya o görüntüler olmasaydı? İşte fotoğrafın büyüklüğü.
Bırakın garnizonu meydandaki bayrağı indirmenin bile ne kadar mümkün olduğunu bir düşünün… Efendim infial olmasın diyeymiş. Efendim Başbakan mı garnizona gidip bayrağı indirenleri engelleyecekmiş, ya da Bahçeli’nin kestirmeden formülü; sıkacaksın alnının çatına(!) O zaman çek o garnizonu oradan, yapma kalekolları. Ne infial ne bir şey kalır ortada.
Amaç ve niyet sorgulanmalı…
Onun için anneler babalar koruyun çocuklarınızı bu kötü amaçlı ve niyetlilerden. İşçiler, memurlar, köylüler ve öğrenciler koruyun kendinizi bu kötü amaçlı ve kötü niyetlilerden…
Korumak yeter mi? Yetmez bir başına. O zaman deşifre etmeye devam yalanlarını, dolanlarını, dolarlarını, katliamlarını. Sorma’ya devam katliamların ve çalınan emeğin hakkını… “Beni neden vurdun” diyerek. “Yaşasın halkların kardeşliği” diyerek…
- Çöp konteynerlerini hazır tutalım… 05 Nisan 2024 04:30
- Bir sabahın üç kapısı var göğe 29 Mart 2024 04:15
- Türkiye vatandaşlığına kabul edilmeyen fotoğrafçı Othmar Pferschy’nin dramı 01 Mart 2024 04:20
- Emirgan Sanat Evinden kültür merkezlerine… 16 Şubat 2024 04:20
- ‘Adalet-sizlik’ 02 Şubat 2024 04:13
- ‘Öyle bir yere geldik ki… hiçbir sokağın adı yok’ 19 Ocak 2024 04:11
- Yeni yıla başladık 12 Ocak 2024 04:36
- Ruh ve beden üzerine … 22 Aralık 2023 04:12
- Hatırla... 01 Aralık 2023 04:13
- Sözlerin izlerinden cennetin güzelliklerine… 24 Kasım 2023 04:10
- Ölümsüz bir çocuk: Hanzala! 03 Kasım 2023 04:00
- Hangi demokrasi, nasıl bir cumhuriyet? 27 Ekim 2023 04:00