06 Haziran 2014 00:07

Kral, yalancı ve madenci: İçtiğiniz çayda kan var

Kral, yalancı ve madenci: İçtiğiniz çayda kan var

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sahte paradokslardan biridir. Devrin kralı ülkenin yalancıları arasında bir yarışma açıyor. “İşte bu yalan” diyebileceği bir yalan uydurana bir küp altın vadediyor. Yalancılar akın akın saraya gelip yalanlarını söylüyorlar, fakat yalanlar ne kadar akıl almaz olursa olsun kral hep, “Olabilir, niye olmasın …” gibi cevaplar veriyor. Her seçim böyle geçiliyor. Böylece kral hem eğleniyor, hem de küp küp altından olmuyor. Derken bir yavuz yalancı elinde boş bir küple huzura çıkıyor:
“-Rahmetli dedeniz bir savaşa çıkacaktı, ancak o günlerde hazinede yeterli para yoktu. Dedeniz dedemden bu küple bir küp altın borç aldı ve ‘Bu borcumu torunum torununuza ödeyecek’ diye söz verdi. Şimdi, dedenizin borcunu bana ödemeniz için buraya geldim.” Kral “İşte bu kuyruklu bir yalan!” deyince yalancı, “O halde ödülümü alayım” diyor. Kral, “belki doğru da olabilir” deyince adam, “O halde dedemden miras kalan borcunuzu ödeyin” diyor.
Rahmetli dedem de bir tekerleme söylerdi: “O yalan, bu yalan, koca bir fili yutmuş bir yılan, bu da mı yalan?” İletişimciler, propagandacıların konumu ne yazık ki bu durumda. Kendi söyledikleri yalana halktan önce kendileri inanıyor, kendi gücüne güvenmeyenler güce tapınıyor.
Yalanların gerçeklerden daha yaygın olduğu toplumlarda paradoks daha büyük çünkü doğruya dair parametre kalmıyor. Aynı paradoks politikacı örneğinde de yaşanıyor: “Bir politikacı politikacıların yalancı olduğunu söylüyor.”
Bugünlerde yaşanan bir paradoks cumhurbaşkanlığı ile ilgili bulunuyor.  Farklı ulusalcılar farklı ulusalcılara sesleniyor: “Kimse benden ulusalcılarla birlikte olmamı beklemesin”. Geriye şimdilik ümmetçiler kalıyor, Gül veya Erdoğan. Birileri daha hidayete eriyor. Üçüncü yolcular yolda kalıyor.
İktidardakilerin paradoksu iki türlü, birincisi kendisi gibi iktidar olanlardan (yakınındaki yalancılardan) korkuyor; ikincisi ve daha esaslısı ise yalan talan ettiği halktan korkuyor. Birbirlerinden ve halktan korktukları için çetelerin, hırsızların, iktidardakilerin milis (polis) gücü var, İstanbul’un orta yerinde yol kesiyor. Adana’da, Ankara’da kendi halkına saldırıyor, gaz sıkıyor, kurşun sıkıyor. Soma’da madenci tokatlıyor, madenci tekmeliyor, madencileri tehdit ediyor.
İktidarın en büyük paradoksu halksa, halkın paradoksu da iktidar.
Buradaki yaman paradoks, halk değerliyse patronun yeri, kral çok değerliyse halkın yeri ne olacak? (Egemenlik kayıtsız şartsız milletinse bakana, cumhurbaşkanına ne hacet var). Daha köklü bir paradoksu, eşitsizlik ve hırsızlık üzerine kurulu kapitalizmden eşitlik ve adalet beklemek gibi eşyanın tabiatına aykırı bir garabet oluşturuyor.
Küp kimin küpü?
Gezi’nin birinci yılı. Freud’un paradoksları devam ediyor. TOMA’lı milislerle halkı baskılamak, ertelemek direnci yok etmiyor, farkında veya değil SOMA’da içten içe yanıyor, birikiyor, patlıyor. Baskı oldukça patlama oluyor. Ya libido ya yıkım! O kadar dikotomik de değil, en azından trio. Freud üç yalancı (sahte) babadan söz ediyor: Kral, Komutan, Papa (Din adamı).
Bu kadar sahteciliğe, yalana dolana ne gerek var. Madenciler gerçekte ölüyor.
Gerçek babalar, gerçek analar gerçekten ağlıyor. Madenci analarının bağrı yanmış, kral veya eğlencelik paradokslar değil, yalancı paradoksu değil onların derdi, hayatın içinden asıl olanı feryat ediyorlar: “İçtiğiniz çayda kan var.”
İlahi adalet paradoksu: Ölüler arasında sınıfsal fark ortadan kalkıyor. Adalet bu tarafta sağlanamıyor, patron büyük adam, dost tuttuğu bakanları başbakanları var, ölüleri sayıyor, 301 madencinin bedenleri yan yana diziliyor.
Somalı anneler feryat ediyor. “İçtiğiniz çayda kan var.” Termik santrallerde madenciler yanıyor. Lambalarımızdan madencilerin kanları damlıyor.
Acı kimin acısı? Can kimin canı? Sarık kimin sarığı? Polis kimin polisi? Küp kimin küpü?
Madenci sesleniyor: Çizmem sedyenizi kirletmesin. Kutsal Kralım, varlığım varlığınızı rahatsız etmesin, Gezi’de, Soma’da öldüğüm için özür dilerim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...