Gazetecilere savaşta bile dokunulmaz(mış)
Fotoğraf: Envato
Gezinin yıl dönümünde tuhaf haller yaşayan yaşayanaydı. Ben de paylaşayım. 31 Mayıs saat 15.30 sıraları. Polisler İstiklal Caddesi’ne çıkan tüm ara sokakları kesmişler. Bende Balo Sokak’tan girmeye çalışanlardandım. (Malum Balo Sokak’ın bende anısı var. Nevizade köşesinde çenemden gaz bombası fişeği ile vurmuşlar ve iki dikişle atlatmıştım.) Polislere yaklaştıkça bağırmaya başlıyorlardı “YASAK” İnadına üstlerine gittim “Memur bey ben gazeteciyim ve suç işliyorsunuz” dedim. Cevap; “Emir böyle Gazeteci Mazeteci giriş yasak! “ Peşinden tekrar “Giremezsin kardeşim” . Ne yapmalı? saat daha 15.00 sıraları. Çaresiz direnilecek. “Bana bak, beni engelleyemezsin amirinizle görüşmek istiyorum” dedim. Polis sivil giyimli elinde poşet iri yarı birini gösterdi. Ben derdimi ona anlatmaya çalışıyorum. “ O” bir yandan bana imkansız olmaz falan derken bir yandan da girmek için uğraşanlara aynı sözcükleri sıralıyor. Ben de şu anda suç işliyorsunuz. Şimdiden haber yaptırmak istiyorsunuz galiba dedim. Telefonumu çıkarıp gazeteye olanları anlattım. Bana gülerek “Bak zaten haber yapmak istiyordun sana konu çıktı” dedi. Ben de açtım videoyu kaydetmeye başladım. O sırada tam kesilen yolun köşesindeki dükkanda çalışan bir esnaf bağırıp çağırıyor, dükkanın yan kepenklerini indirmiş dükkanına girmek istiyor ama giremiyor… Komedinin Allah’ı yani. Baktım Nuh diyor peygamber demiyor; ben son olarak şansımı denedim. “Bak memur bey hani hep “sarı basın kartı” diyorsunuz ya işte ben sarı basın kartlı yani Devletin Basın Yayın Enformasyon Başkanlığından aldığım sarı basın kartlı gazeteciyim.” Olmadı. Döndüm sırayla diğer sokakları dolaştım. Bir tanesinden girdim. Yolda Erdal İmrek’le karşılaşınca olayı anlatıyorken Balo sokağın oraya gelmiştik. Pat diye beni sokmayan amirle karşılaştık. Güldü “Girmeyi becermişsiniz” dedi. Ben de işimiz bu biz gireriz dedim. Emir kuluyuz bize ne derlerse onu yapıyoruz filan bir sürü şey söyledi. Sanki kırk yıllık ahbaptık. Sonra kulağıma yaklaşarak “Bak aslında savaşta bile gazetecilere karışılmaz. Ama emir bizi de zorluyorlar” dedi. Özür dilercesine. Ben de bunu yazacağım deyince yaz tabii hakkın dedi.
İstiklal Caddesi’nde Erdal’ın deyimiyle her on kişiden beşi sivil polisti. Çoğu Ninja kaplumbağalar gibi copları çantalarına sığmamış sırıtarak voltalıyorlardı. Yorulanlar dükkan kenarlarına oturmuşlar akıllı telefonlarla oynuyorlardı. Unutmadan bir de çekirdek çıtlatıyorlardı, kabukları dağlar oluşturuyordu.
Düşündüm saat 19.00 olmadan, sabahtan caddeyi boşaltmaya (sözde çaktırmadan) başlamışlar. Diğer bütün yollar ulaşım kesilmiş. Bu yıl dönümü nasıl kutlanacak acaba?
Beklendiği gibi de oldu. Teknoloji yerine insan gücü kullanarak sivil polisleri Ninja kaplumbağalara benzeterek yeni yöntemler geliştirmişler, adına da “Güven Timleri” koymuşlar) yarabbi sen akıl fikir ver…
Aklıma Hitler’in Kahverengi Gömleklileri, Mussolini’nin Kara Gömleklileri geldi. Bizimkiler ise geçen yılki direnişlerde kare gömlekleri ve çapraz asılan çantalarıyla sahne almışlardı.. Şimdi de ilkokul çocukları gibi, bir örnek çantalarına sığmayan coplarıyla hava atıyorlardı. Kimi sırtlarında çanta ellerinde poşetten taşan coplarıyla dolaşıyordu… Sosyal medyada çok geyikler yapıldı onun için fazla uzatmaya gerek yok.
Peki bu işin sonu ne olacak? Cevap çok kolay. Polis teşkilatı, sermaye egemenliğini sürdürdüğü sürece halka saldıracak. Makyaj ve teknoloji farklı olsa da içeriği değişmeyecek. Uganda’dan Fransa’ya, Amerika’dan, Almanya’ya , Belçika’dan Türkiye’ye tüm polisler aynıdır.
Senin polisin benim polisim yoktur. Tek farkları sembol ve üniformalarıdır. Kısaca polis her yerde aynı ve birdir. Görevleri adaletsizlik üçgeninin (kapitalizm piramidi) üçüncü katlarında, daha daha yukarıdakileri sermaye ve onların iktidarlarının çıkarlarını korumaktır.. Çare mi? O adaletsizlik üçgenini ters çevirmektir.
- Çöp konteynerlerini hazır tutalım… 05 Nisan 2024 04:30
- Bir sabahın üç kapısı var göğe 29 Mart 2024 04:15
- Türkiye vatandaşlığına kabul edilmeyen fotoğrafçı Othmar Pferschy’nin dramı 01 Mart 2024 04:20
- Emirgan Sanat Evinden kültür merkezlerine… 16 Şubat 2024 04:20
- ‘Adalet-sizlik’ 02 Şubat 2024 04:13
- ‘Öyle bir yere geldik ki… hiçbir sokağın adı yok’ 19 Ocak 2024 04:11
- Yeni yıla başladık 12 Ocak 2024 04:36
- Ruh ve beden üzerine … 22 Aralık 2023 04:12
- Hatırla... 01 Aralık 2023 04:13
- Sözlerin izlerinden cennetin güzelliklerine… 24 Kasım 2023 04:10
- Ölümsüz bir çocuk: Hanzala! 03 Kasım 2023 04:00
- Hangi demokrasi, nasıl bir cumhuriyet? 27 Ekim 2023 04:00