02 Haziran 2014 00:34

Annelerin acısına yaslanmak

Annelerin acısına yaslanmak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Çocukları PKK’ye katılan ailelerin eylemi üzerine Başbakan’ın söyledikleri ve medyanın yaptıkları ortada. Çocukları aniden büyümek zorunda bırakan savaş gerçeğinin, çocukların yüzünü dağa çevirmesinin altında yatan gerçeklerin üstünü örterek,  bir manevra alanı açmaya çalışıyorlar kendilerine. Yanına katık edilen de “anaların öfkesi” söylemi.
Savaşın kanlı dönemlerinde asker annelerinin tabut başındaki fotoğraflarının üstüne intikam başlıkları atanların o zaman yaptığı neyse, çocuklarının dağa gitmesini kabul etmediğini beyan eden Kürt kadınların sözlerinin bütününü yansıtmadan yapılan haberler de o.
Asker anneleri arasında “Vatan sağolsun demeyeceğim” diyenlerin sesi nasıl kısıldı ve o kadınlar nasıl mimlendilerse, Kürt kadınların “Çocuğum geri gelsin, hükümet vaat ettiği çözümün gereğini yerine getirsin” sesleri de öyle tahrip ediliyor. Kürt anneler “Çocuklarımız nerede” sorusunu aslolarak kendilerine umudun ucunu gösterip bu zamana kadar ödedikleri bedeli yok sayarak aynı zulme devam eden iktidara soruyorlar ama… Nafile… Bir kere çarpıtmanın pimi çekildi.
İktidar, kamuoyuna vicdanın aşil topuğu olan annelik üzerinden ayar verip yapmadıklarının üstünü örtmeye çalışırken, bir yandan da bu çıkışı Kürt hareketinin en özgün yönü olan kadın gücünü bölmek için bir araç olarak kullanmaya çalışıyor.
“Annelerin acısı” söylemi, ataerkil kurguya yaslanarak kadınlara milliyetçi ve militarist misyonlar yükleyerek geçmişte nasıl ki savaşın sürdürülmesinin meşruluğuna zemin hazırlamak için kullanıldıysa, bugün de AKP’nin kendinden menkul çözümü için kullanılmaya çalışılıyor.
Asker anneleri onlara biçilen misyonun dışına çıkan sözlerini güçlendirecek örgütlü bir yapıya sahip değildi. Sözleri tekil kaldı. Kürt kadınları ise sözlerinin asıl muhatabının kim olduğunu tüm kirli propagandaya karşın ortaya koyabilecek bir örgütlülüğe sahip. Ama…
İktidar kalemlerinden Fehmi Koru, konuyla ilgili yazdığı yazıda diyor ki “Geçmişte kullanılan yöntemleri günümüzde işlevsiz bırakan yeni bir durum var”. Evet, devletin farkında olduğu şey bu. Kürtlere muameleyi değiştirmeden, taleplerin birini bile yerine getirmeden, üstelik kalekollarla, karakollarla “yeni dönemin” sindirme operasyonunun inşasını son hızla sürdürürken bir yandan da yeni taktiklere hız veriyor. Eski taktiklerin sürdürülebilir olanından faydalanıp, yeni sürecin yeni keşiflerini yapmakta mahir bir tutum sergiliyor. Kürtleri köşeye sıkıştırmak için yürütülen bu yeni propaganda keşfinde kadın örgütlerinin itibarsızlaştırılması, tutuklamalarla ve baskılarla çalışamaz hale getirilmesi, bir yandan da kendi kadın örgütlerini kurup, bu örgütlenmelerin kendi “çözümlerinin” bölgedeki muhatapları haline getirilmesi olduğunu biliyoruz. Zaten yoksulluk ve din ekseninde yürüttükleri “sosyal yardım” örgütlenmeleriyle bu yardımlara mecbur bıraktıkları kadınlar üzerinden bir faaliyet yürüttükleri biliniyor. Oya Eronat ve AKP Kadın Kolları’nın Kürt kadınların başına gelen hiçbir şeyde yanlarında olmayıp, belediye önünde kurulan bu çadırlara “korkmayın, konuşun” diye yanaşmaları, kendi sözünü söyletme girişimleri, medyanın bunu öne çıkarma çabası önemli bir veri. Yandaş medyanın, daha önce bu konuda hiç ses çıkarmamış, kadınların barış mücadelesinin bir yerinde durmamış çeşitli “Kadın sivil toplum örgütlerinin” görüşüne başvurması da öyle.
Savaşta kadın ve çocuk hakikatlerinin açığa çıkarılması ve bunların iktidarın kendine payanda yapamayacağı açıklıkta ortaya konmasının, kadınların birbirinin acısına sahip çıkmasının ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu bütün bu yaşananlar. Kadına düşman iktidarın kendi çözümünü hayata geçirmek adına kadınların acısına göz dikmesinin önüne geçmek gerekiyor. Her halükarda devletlünün “Eyyy kadın örgütleri, barış demeye yüzünüz var mı” zırvalamalarına maruz kalacağız kalmasına da, barış sözümüzü güçlendiremezsek bu taktiklerin hedef aldığı kadınlarla buluşmanın önü daha da kesilecek. Mesele bu.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...