23 Mayıs 2014 13:50

Futbol devrede!...

Futbol devrede!...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Soma’da yaşanan, hiç kuşku yok ki sınıfsal bir katliam... İktidar ve medya, hem temsilcisi oldukları hem de hizmet ettikleri sınıfın çıkarları gereği bu gerçeği, “kader”, “alın yazısı”, “fıtrat”, “şehit” gibi uhrevi kavramlarla kamufle ederek çarpıtmaya ve farklı yönlere çekmeye çalışıyor. Devletin bütün imkanlarını seferber etme(!) sözü kapsamında Soma’ya taşıdıkları “din adamları” aracılığıyla insanlara, “Ölümleri kader olarak kabullenin, eğer isyan ederseniz ölenler cennete gidemez” şeklinde telkinde dahi bulundular... Ne var ki telkinler, dayatmalar, baskılar pek bir işe yaramadı. Çünkü bu boyutta bir katliamı “kaza” olarak açıklamanın ve kadere bağlamanın, insanlarla alay etmekten bir farkı yoktu. Bu tür boş söylemler tam tersine etki yaratıp insanların yaşadığı büyük acıyı öfkeye dönüştürerek isyan fitilini ateşledi. Ancak, ilçeye polis ve asker yığarak isyanı engelleyebildiler...
Baktılar ki insanlar isyandan vazgeçmiyor hemen diğer etkili kozları olan futbolu devreye soktular. Futbol camiası, medyasıyla birlikte acılara “merhem” olmak üzere kolları sıvadı. Oynayacağı bir dizi hazırlık maçı için toplanan A Milli Futbol Takımı’nı Soma’ya götürmenin işe yarayacağını düşündüler. Ülkenin en popüler futbolcuları hazır bir araya gelmişken bu fırsat kaçırılmamalıydı. Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, yönetim kurulu üyeleri ve milli takım aday kadrosunda yer alan futbolcular geniş bir kafile oluşturarak Soma’ya gittiler. Maden işçilerinin toprağa verildiği “şehitliği” ve katliamda yakınlarını yitiren bazı aileleri ziyaret edip bir nebze olsun yara sarma çabasına giriştiler... Tabii onların yara sarmaktan anladığı, “kader” kavramı üzerinden ölümleri kabul edilebilir kılmak, “şehitlik” kavramı üzerinden ise ölümlerden gurur duyulacak bir psikolojik ortam yaratmaktı. Futbolcuların yaptıkları konuşmaların hepsi de bu eksende, bu içerikteydi. Eh, sonuçta onlar da düzenin futbolcularıydı, kendilerine biçilen rol belli ve sınırlıydı. “Katliamda kimlerin sorumluluğu varsa açığa çıkarılsın ve hesap sorulsun” diyemezlerdi ki. Büyüklerinin(!) sözünden ve gösterdiği yoldan dışarıya çıkıp klişe dışı düşünceler, duygular dile getirebilecek irade, inisiyatif ve birikime sahip değillerdi. Onların elinden de yaşlı gözlerle, içleri kan ağlayarak dua etmekten başka bir şey gelmiyordu ne yazık ki. Kendileri de birer emekçi olan futbolcuların, emekçilere yönelik katliamın çarpıtılması için bu şekilde kullanılması elbette ayrı bir acı kaynağıydı... Artık bundan sonra alacakları galibiyetleri de Soma’daki “şehit” yakınlarına adarlar ve görevlerini yerine getirmenin huzuru ve rahata erişmiş vicdanlarıyla yollarına devam ederler...
Medya bu taziye ziyaretini, “Milli Ruh”, “Milli Moral”, “Milli Dayanışma” gibi başlıklarla sayfalarına taşıdı. Başka türlü taşıyabilecekleri düşünülemezdi zaten.
Ziyareti, milli etiketi eklenen bazı değerlerle sarıp sarmalayarak haberleştirmenin, zihinleri bulandırıp dikkatleri katliamın gerçek sorumlularından uzak tutmaya çalışmaktan başka bir amacı, anlamı olabilir mi?..
Bir emekçi katliamı daha egemen sınıf ve onun temsilcilerinin el birliğiyle; dinin, milliyetçiliğin ve futbolun uyutucu, uyuşturucu kollarında çarpıtılıyor, karartılıyor. Katliamın gerçek sorumluları işin içinden sıyrılsın diye...
Hayata ve insana düşman olanların yön verdiği futbol bir kez daha tezgâha alet ediliyor, ölümlere örtü yapılıyor...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...