23 Mayıs 2014 00:12

Bir liberalin insan sevgisi!

Bir liberalin insan sevgisi!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Liberalizmin önde gelen savunucularından Atilla Yayla’nın, ülke tarihinin en büyük toplu işçi katliamı olan Soma katliamı üzerine yazdıklarını sonuna kadar okumak için epeyce sabırlı olmak gerekiyor. Yayla yazısında katliamda hükümetin sorumluluğunu, kapitalizmin sınırsız sömürüsünün katliamdaki rolünü eleştirenleri hedef tahtasına koymuş. Önce Kemalistlere vuruyor, ardından sıra sosyalistlere geliyor.
Yayla’nın sosyalistlere yönelttiği eleştiriler “insan sevmezlikten”, sosyalist sistemde de bu tür olaylar oluyordu demekten ibaret. Marks’ın hayatı boyunca “Tek işçi ile konuşmadığını” da “eleştirileri” arasına eklemiş. Örneğin şöyle şeyler yazıyor: “Faciayı ‘işçi katliamı’ olarak adlandıran solcu çevreler de esas itibariyle şov yaptı. Solcular soyut halkı sever ama somut halktan nefret eder.”  “Ortodoks sosyalistler de işçi sınıfını severler ama işçileri sevmezler.” (Soma üzerinden iğrençlik ve hurafe patlaması 20 Mayıs Yeni Şafak) Yayla, bu ve buna benzer bir yığın zırvayı peş peşe sıralıyor. Yayla ve onun kafa yapısındaki tiplerin ne tür bir “insan sevgisine” sahip olduklarını anlamak için yazdıklarına biraz yakından bakmak gerekiyor.
Yayla’nın “insanseverliğinin” kanıtları şunlar: “Kazalar kömür madenciliği işinin tabiatında var... (İş cinayetinde ölen madencilerin sayısı için) sayıları trafik kazalarında ölenlerden daha az.” (Soma felaketi, acılar ve hurafeler 17 Mayıs) Yayla Başbakanın “insanseverliğinin” izinden gitmekte oldukça kararlı Başbakan da “İşin fıtratında bunlar var” demişti. Yayla eksik bırakmış. Vatandaşı tekmeleyen müşaviri, tokatlayan Başbakanı da en büyük insanseverler olarak selamlamayı unutmuş. Ama Yayla’nın mazereti var: “Güvenlik tedbirleri daima maliyeti yükseltir ve ancak maliyetleri ekonomik olarak karşılanan tedbirler hayata aktarılabilir. Bu yüzden, söz gelimi, Türkiye ne yaparsa yapsın madenlerinde Almanya’daki madenlerde alınan güvenlik tedbirlerinin aynısını alamaz, uygulayamaz.” Neymiş? Güvenliğin maliyeti fazlaymış. Yani işçi ölümleri kaçınılmaz! Bir “insansever” liberalin canavarlaşmasının halleridir bütün bunlar.
Peki bu katliamda sosyalistlerin ve vicdan sahibi her insanın eleştirileri nerede toplanıyor? Maliyetleri yükselttiği gerekçe gösterilerek gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle işçilerin yaşamı tehlikeye atılamaz. Sermayenin aşırı kâr hırsı sömürü koşullarını ağırlaştırmakta işçi ölümlerini artırmaktadır. Bu tür cinayetlerin siyasi ve ekonomik (Madenlerin sahibi olarak) sorumlusu hükümet (Yürütme olarak) ve devlettir. Uygulanan ekonomi politikaları ve iş kanunları, genel politikalar (Özelleştirmeler, taşeron sistemi, sendikaların etkisizleştirilmesi, işçi ve emekçi mücadelelerinin baskı ve terörle bastırılması vb.) iş cinayetlerini artırmaktadır. Kapitalist sömürü bir eğilim olarak sürekli yoğunlaşmak ve kuralsızlaşmak eğilimindedir. Hükümetler uyguladıkları politikalar ile bu sürecin önünü ardına kadar açabilirler, hızlandırabilirler, işçi ve emekçilerin mücadelesi ise bu gidişi yavaşlatabilir vb.
Resmi rakamlara göre Soma’da katledilen madenci sayısı 301’dir. Hükümet medyası ve onun Yayla gibi yazarları işlenen büyük suçun üzerini örtme telaşı içindedirler. Onların sevdikleri işçi ve halk kaderine boyun eğen, olup biteni tevekkülle karşılayan, karşı çıkmayı ve mücadele etmeyi aklına bile getirmeyen, kendisine yapılacak yardımlara el açan bir halktır. Viktorya Dönemi insan severleri de işçi sınıfını böyle görüyorlardı. Bu bakımdan da Başbakanla uyum içerisindedirler. Onlar için facia olayın kendisi değil, bu katliamı teşhir edenlerin tutumudur. Hükümeti rahatlatmak için yapılan saptırma bir haber (Bunu hükümet yanlıları bile yaptırabilir), sonunda yanlış olduğu anlaşılan önemsiz bir haber, tüm suçu örtbas etmek için yeterlidir, hemen tüm tonlardan edepsizce bir koro başlar.
Bitirirken Marx’ı unutmayalım. Marx işçi sınıfına kapitalist sömürüyü ve işleyişi tüm çıplaklığı ile ortaya seren Kapital’i bıraktı. Bilimsel sosyalizm işçilerin zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri olmadığını ilan etmişti. Öyle anlaşılıyor ki kapitalizmin “liberal” savunucuları şimdi işçilerin zincirlenmesi yetmez, canları da tümüyle bize teslim edilmeli noktasına gelmişler. Ama bu tür bir “liberalizm” artırılmış bir hükümet ve devlet zorbalığı olmadan uygulanamaz. Baştaki sahte kabadayıya bakıp, liberalizme övgü düzen sahte insanseverlerin gönlünde yatan da böyle bir sistem olsa gerektir. Ama işçi sınıfı ve emekçi halk buna geçit vermeyecektir.      

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...