17 Mayıs 2014 00:27

Cahilin ders alma manevrası

Cahilin ders alma manevrası

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ölen madenci ailelerinin ve halkımızın acısını paylaşıyorum, başsağlığı diliyorum!
Soyut düşünme kapasitesinden yoksun mahluklar, ancak somutlaşan durumlar ertesinde ders alacaklarını, hem de hiç utanmadan, ifşa ederler. Evet, bu durum tam anlamıyla cehaletin ifşasıdır! 19. yüzyıl kazalarını dillendiren bir insan, bu söylemi ile somuttan da ders almamış olduğunu itiraf etmiş olmaktadır.  
Gün, şaka günü değildir. Şunu artık idrak etmeliyiz ki, maalesef, SOMA faciası TOMA kabadayılığının acı yansımasıdır. Kısacası SOMA olayı ne işin fıtratı ne de kaderle açıklanabilir; olayın çok net ve çıplak görüntüsü kör cehaletle birleşmiş halk düşmanlığıdır.
Bir milletvekili önergesinin, incelenmeden, araştırılmadan, salt muhalefet önergesi diye parlamentoda reddedilmesi, tam anlamı ile cehalet ve halk düşmanlığıdır.
Kaza ile bir dizi eksikliğin yaşanıyor olduğunun anlaşıldığı SOMA işletmesine olumlu rapor verenin enerji bakanı ya da ilgili bakanlık makamı olduğu doğru ise, hata bu denli ortaya çıktıktan sonra bakanın istifa etme nezaketinde bulunmamasının politik etik anlayışıyla açıklanır bir tarafı olmadığı gibi, doğruluğu durumunda, bu durumun bir görev ihmali olarak idari ve adli takibat konusu yapılmaması da başka bir  hatadır.
Kaza mahalline gitmiş olan Başbakanın tavrının, 19. yüzyıl kazaları ile 21. yüzyılda yaşanan faciayı denk tutması, akılcı yaklaşımla değil de, ancak Türkiye’nin nasıl bir anlayış ve donanımla yönetildiği gerçeği ile açıklanabilir.
Medyada yansıyan görüntü ve haberlere göre, Başbakanlık müşavirliğine nasılsa çıkmış olan bir delikanlının yere düşmüş vatandaşa vecd içinde vurduğu tekme de, başbakanın bir vatandaşa attığı yumruk da,  iddia edildiği üzere, “millet-hükümet” kaynaşmasının en asil örneklerini oluşturmuştur! Başbakanlık mevkiinde bu zatın tutunabiliyor olması da, böylesi davranışın makamdan vareste olmadığını gösterir.
Siyasilerin dilinden eksik etmediği ve her fırsatta gündeme taşıdığı “millet-devlet bütünleşmesi” yalanının bu denli zuhur ettiği bir yapıda, siz bu siyasi yapının olanlardan ders alacağını ve bundan böyle gereken tüm önlemleri harfiyen uygulayacağına inanıyor musunuz? Bence siyasetin yapısı ve amacı bunun tam tersini doğrulayıcı gerçeklerle doludur. Bir defa, ders almaya niyetli bir yapı, önce hataları için halktan özür diler (Yumruklamaz, tekmelemez!) ve makamlardan çekilir. İkincisi, iktidardan düşmenin maliyeti çok yüksek olacağından, siyasal kadro ne pahasına olursa olsun iktidarda kalma kararlılığındadır. Bunun yolu da, maalesef, halka değil, emperyalizme hizmetten, emperyalizme hizmet ederek iktidarda kalmanın yolu da liberalizme ve piyasacılığa hizmet etmekten geçer. Maden işletmecisi patronun çok veciz şekilde söylediği gibi, maliyeti 135 dolardan 24 dolara düşürmenin “özel sektör” yöntemi böyledir, sonucu da budur! Halkımız ve “Yetmez ama evet” avenesi şimdi anladı mı, özelleştirme ne demekmiş! Ne siyasilerin ne de bu mahlukların SOMA için ağlamaya hakları vardır! Bu sonucun müsebbibi ve katilleri, siyasetin buralara tırmanmasına onay ve cesaret veren kör ve karanlık aydın  cahillerdir!   
Seçilmişlerle atanmışlar arasında kendi lehlerine haksız mesafe koyan siyasetçiler, unutmamalı ki, millet ile milletin seçtikleri arasında da, birinciler lehine, hem de haklı olarak ve fersah fersah fark vardır. Siyasiler, emrinde oldukları milletin, ancak ve sadece memurudur ve tüm görevlerini “vekaleten” icra ederler. Bu nedenle “devlet büyükleri” kavramı safsatadan öte bir anlam ifade etmez. Bu memurların ne yumrukları ne de tekmeleri halkın iradesini yıkabilir! 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa