16 Mayıs 2014 00:20

Kaza değil cinayet, kader değil katliam!

Kaza değil cinayet, kader değil katliam!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye en büyük madenci cinayetini Soma’da yaşadı. Dört gündür Soma’dan yükselen acı, feryat, öfke çoktan Türkiye’nin sınırlarını aşmış, dünyanın her yerine ulaşmış durumda.
Nasıl ulaşmasın ki...
Rakamları alt alta koyduğumuzda ölen işçi sayısının 400’e varacağı tahmin ediliyor. Tam bir can pazarı. Aşırı kâr hırsı ve sömürü patronların gözünü döndürmüş. İşçilerin sırtından kârı nasıl artırdıklarıyla övünüyorlar.
Soma katliamı Orta Çağa benzer çalışma koşullarının halen varlığını sürdürdüğünü gösteriyor.
Ama, hükümet ve sermaye kesimleri 19. yüzyılda meydana gelen kazaları örnek göstererek Soma’daki cinayeti “normal” göstermeye çalışıyor. Başbakan Erdoğan da Soma ziyareti sırasında geçmişten günümüze maden kazalarından örnekler verdi.
Google’ye “En büyük maden kazaları” diye verdiğinizde Vikipedia’da karşımıza çıkan listeden alıntılar yapan Erdoğan’ın bununla varmak istediği yer hiç şüphesiz “Maden kazaları her yerde var. Hatta bizdeki onlardan çok küçük”den başka bir şey değildi.
Erdoğan’ın alıntılar yaptığı Vikipedya’daki listeye göre, 1376’dan 1800’de kadar “maden ülkesi” Almanya’da yaklaşık 400’e yakın işçi hayatını kaybetmiş.
Almanya’daki en büyük maden kazası 12 Kasım 1908’te Ruhr Bölgesi’nde meydana gelen kazada 348 işçi hayatını kaybetmiş. Sanayinin geliştiği, kömürün yoğun kullanıldığı 1800’lü yıllarda en büyük kazalar Almanya ve İngiltere’de olmuş. 16 Ocak 1862’te İngiltere’nin Northumbergland bölgesinde 204, 1866’da Yorkshire bölgesinde 388, 1867’de Galler’de 178, 1877’de İskoçya’da 215 işçi hayatını kaybetti.
Avrupa’daki en büyük maden kazası 10 Mart 1906’da Fransa’nın Courrieres kentinde meydana gelmiş ve 1099 işçi hayatını kaybetmiş. Emile Zola’nın ünlü Germinal’i 19. yüzyılda hem madenlerdeki insanlık dışı çalışma koşullarını, sömürüyü hem de buna karşı mücadeleyi çarpıcı şekilde sergiliyor.
1950-2000 yılları arasında Avrupa’da en büyük kaza, 7 Şubat 1962’de Almanya’nın Saarland eyaletinde meydana gelmiş ve 299 işçi yaşamını yitirmiş.
2000’li yıllardan sonra ölümlerin sayısı önemli oranda azalmış. Bunda elbette maden ocaklarının eskisi gibi fazla kullanılmaması da rol oynuyor. Değişik kaynaklara göre, bugüne kadar en büyük madenci katliamı 26 Nisan 1942’de Çin’in Macuray kentinde meydana gelmiş. Maden ocağı tam 1549 işçiye mezar olmuş.
Rakamlar, özellikle sanayileşmiş ülkelerde, teknolojinin gelişmesiyle maden kazalarında ölenlerin sayısının zamanla azaldığını gösteriyor. Asıl önemli olan da bu. Dolayısıyla bilim ve tekniğin bu denli geliştiği bir dönemde Soma katliamını götürüp 19. yüzyıldaki maden kazalarıyla kıyaslamak tam anlamıyla demagojiden başka bir şey değil.  Erdoğan, 19. yüzyıldan ya da 20. yüzyılın ilk yarısından örnekler verirken, bir türlü 21. yüzyıla gelemedi.
Neden mi?
Çünkü, 2000’den bu yana Soma, en büyük madenci cinayetinin adıdır. En sık ve büyük madenci cinayetlerini yaşandığı Çin’de bile son 14 yıl içerisinde en büyük kazada bu kadar işçi hayatını kaybetmedi. 16 Temmuz 2001’de Guangxi bölgesinde meydana geldi ve 200 işçi öldü. İnsan emeğinin sudan ucuz, iş güvenliği ve sendikalaşmanın Çin’i bir yana bırakıp Avrupa’ya geldiğimizde son 14 yıl içerisinde ölen işçi sayısı sadece 62’dir. Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkelerde çıkan kazalarda ölenler bir-iki ile sınırlı kayıyor.
Erdoğan’a listeyi hazırlayan danışmanları, Vikipedia’ki listenin en altındaki bu bilgileri de elbette görmüşlerdir.
Yani; Başbakanın maden kazalarından vereceği örnekler 19. yüzyıldan değil 21. yüzyıldan olması gerekiyordu. O zaman da ortada bir kazanan değil cinayetin, kaderin değil katliamın olduğu kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Madenlerdeki ölümler aynı zamanda çalışma koşullarının kötülüğünü, işçilerin en temel haklardan, iş güvenliğinden yoksun halde binlerce kilometre yerin altına gönderilmesi anlamına geliyor.
Yani; Türkiye madenlerindeki aşırı sömürü, iş güvenliği ve sağlık gibi temel alanlarda Avrupa’ya göre mukayese edildiğinde 100-200 yıl geriden geliyor. Bunda elbette işçilerin örgütleri sendikaların büyük bir sorumluluğu bulunuyor. Zira, Avrupa’da madenlerde iş güvenliği sermaye tarafından verilmemiş, işçiler ve örgütlerinin bu temelde vermiş olduğu uzun süreli mücadele sonucunda elde edilmiştir. Bu da yıldan yıla madenlerde hayatını kaybeden işçilerin sayısının azalmasına yol açmıştır.
Soma katliamından çıkarılacak en büyük ders, işçi sınıfının insanca çalışma koşulları için güçlü bir mücadele sürdürmesi gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa