10 Mayıs 2014 00:14

Giyilebilir teknoloji

Giyilebilir teknoloji

Fotoğraf: Envato

Paylaş

17. yüzyılda Çinlilerin bir yüzüğe ekledikleri abaküsü görmezden gelecek olursak her şey seksenlerde hesap makineli saatle başladı. Çocuklardan yaşlılara pek çok kişi bu saatleri severek kulandı. Bu saatlerin bu düzeyde yaygın kullanımı giyilebilir teknolojilerin ilk büyük başarısıydı. Zaman içinde hesap makineli saati, bluetooth kulaklık ve mikrofon içeren küpeler, kameraya sahip kravat iğneleri ve son olarak akıllı saatler ve Google Glass gibi ürünler takip etti.
İster bir koşucunun hız vb. bilgilerini ileten basit bir sensörü tartışalım isterse birçok karmaşık işi eş zamanlı gerçekleştiren Google Glass gibi bir gözlük-bilgisayarı giyilebilir teknolojiler söz konusu olduğunda artık neredeyse her şey veri/bilgi akışının iletilmesi üzerine kurulu.
Google Glass’ı ele alalım örneğin. Çeşitli bilgileri gözünüzün önüne taşıyan, kameraya sahip,  ses komutlarıyla çalışan bir akıllı gözlük düşünün. Hâlâ yaygın kullanımı başlamamış olsa da, cihazın kullanılabileceği alanlar tamamen hayal gücü ile sınırlı. Navigasyon, mesajlaşma vb. standart kullanım alanlarının yanı sıra daha şimdiden hayal gücünü zorlayan kullanım örnekleri de mevcut: Google Glass ile 1 kişinin gözünden çekilmiş stop-motion videolar, ameliyat masasında doktorun hastasının EKG vb. bilgilerini sürekli göz önünde tutabilmesi…
Ancak Google Glass gibi cihazlar başka sorunlar ve tartışmaları da beraberinde getiriyor. Google Glass gibi kolayca gizlice kayıt alınabilecek bir cihazın toplum içinde kullanımının etiği, MORIS gibi yazılımlarla cihazın aktif olarak yüz tanıma vb. için kullanılması gibi tartışmalar mevcut.
Tartışmalar ne olursa olsun Google Glass ve benzeri cihazlar artık mevcut ve kullanılmaya başlandı. Pek çok ülkede polisin bu cihazları kullanması tartışılıyor ya da çeşitli denemeler yapılıyor. Bu tip cihazların polis tarafından kullanımı ile var olan sabit mobese kameralarına birçok hareketli mobese kamerası da eklenmiş olacak. Bu kameraların görüntülerinin ise her hangi bir şekilde halkın çıkarına kullanılmayacağını mobese kameraları deneyiminden zaten biliyoruz. Birkaç yıla kalmadan bu cihazların Türkiye’de de polis tarafından kullanılacağını öngörürsek yanılmayız. Ridley Scott’ın 1982 yapımı Blade Runner filminin çizdiği retina taramalı aşırı-gözetim toplumu tablosu çok da uzak bir tablo değil. Sadece retina taramanın yerini yüz tanıma sistemleri aldı. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...