01 Mayıs 2014 00:07

1 Mayıs’ın değerleri

1 Mayıs’ın değerleri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bu yıl 1 Mayıs, 124. kez kutlanıyor. 1 Mayıs’lar, bütün tarihi boyunca, bir taraftan sınıfın güncel ve somut taleplerinin öne çıktığı bir gün olarak kutlanırken, diğer taraftan işçi sınıfının ve ezilen halkların mücadelesinin seyri açısından da ayrı bir önem taşıyor. 1 Mayıs aynı zamanda, işçi sınıfı mücadelesi sürecinde yaratılan ortak değerlerin, savaşsız, sömürüsüz, barış ve kardeşliğin hakim olduğu bir dünya kurma isteğinin simgeleştiği bir gün.
1 Mayıs’ın değerlerini güçlü kılan, işçi sınıfının emperyalizme, kapitalizme, sömürüye ve sermayenin sınır tanımaz egemenliğine karşı birlik olması, sınıf dayanışmasının güçlenmesi ve mücadelenin ilerletilmesinin önemli simgelerinden birisi olması. İşçi sınıfının kalbi olan İstanbul’da Taksim Meydanı’nı yasaklayanların asıl korkuları, işçi sınıfının 1 Mayıs’ı, temsil ettiği değerlere ve özüne uygun bir şekilde kutlayarak, sermayeye ve siyasi iktidara karşı güçlü bir “meydan okuma” görüntüsünün ortaya çıkması.
Egemenlerin 1 Mayıs’ın değerlerini yok sayma ve özünden saptırma çabaları, her dönem farklı şekillerde ortaya çıktı. Son birkaç yıldır yasaklamalar ve kutlamaların sendikal bürokrasi üzerinden bölünerek farklı merkezlerde yapılmaya zorlanmasının arkasında ise, işçi sınıfının kitlesel gücünü göstermesini engellemek, hükümet ve sendikal bürokrasiye yönelecek kitlesel tepkileri etkisizleştirmek yatıyor.
Sınıfın bugüne kadar canı pahasına savunduğu değerleri ve kaybetmekle karşı karşıya olduğu hakları konusunda en küçük bir sorumluluk ve kaygı taşımayanlar, göstermelik de olsa, 1 Mayıs’ı kutlamayı hak etmiyorlar.  
Bu yıl, işçi sınıfı örgütleri ile sermaye güçlerinin ve sendikal bürokrasinin karşı karşıya gelişi 1 Mayıs’ın çok öncesinden başladı. Hükümet ve denetimindeki sendikal bürokrasi, hemen her yerde 1 Mayıs’ın bölünmesi için büyük çaba harcadılar. 1 Mayıs’ta devletin güvenlik güçlerinin özellikle Türkiye işçi sınıfının kalbi sayılan İstanbul’da savaşa hazırlanırcasına tam bir teyakkuz içine girmesi, sadece 1 Mayıs kutlamaları açısından değil, 1 Mayıs sonrası açısından da emekçilere ve onların örgütlü güçlerine karşı açık bir tehdit anlamına geliyor.
Son birkaç yıl içinde dünyada ve Türkiye’de emek mücadelesini güçlendiren özelleştirme ve taşeronlaştırma karşıtı eylemlerin, çeşitli grev ve işçi direnişlerinin 1 Mayıs’ta alanlara taşınması, özellikle işçi sınıfının yaşadığı güncel sorunlara (iş cinayetleri, sendikasızlaştırma, taşeron işçilerin sorunları, işten atmalar vb.) yönelik talepler ve gösterilecek mücadele kararlılığı, 1 Mayıs sonrası için de büyük önem taşıyor.
Bugün 1 Mayıs’a katılan yüz binlerin görev ve sorumluluğu, 1 Mayıs’ın kutlanması ile bitmeyeceği gibi, emek örgütlerinin 1 Mayıs sonrasında nasıl bir yol izleyecekleri, yeni saldırılar kapıdayken 1 Mayıs’ta bölünen sendikaların nasıl tutum sergileyecekleri merak konusu.
Hükümetin gündeme getirdiği ve taşeron çalışmayı daha da yaygınlaştırmayı hedefleyen yeni saldırıları karşısında somut tutum ve eylem kararları alınmaması durumunda, bugün 1 Mayıs’ın değerlerine uygun davranmayıp sadece kutlamakla geçiştirenler, ellerinde kalan son hak kırıntıları açıkça tehdit altındayken bile burunlarının dikine gitmeye devam ederlerse, yarın insan içine çıkamayacak hale gelebilirler. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...