Fotoğraf ‘tarihe düşülen not’tur!’

Fotoğraf ne zaman kendini gösterir? Bence demlendikten sonra. Nasıl demlenir? Fotoğraf, önce bu günü okuyan ve gelecekle bağlantısını kuran, sonra bugün için sıradan olanı ayırt edebilen bir beyin ister. Sonra bu durumu görselliğin diliyle yani fotoğrafla yapabilecek bir göz ister. Sonra teknik becerilerle uğraşmak ister, en sonunda da arşivlenmek ister. Bu durum bir anlamda fotoğrafın demlenmesi olur. Zamanı gelince de paylaşılır. Tüm bunlar bilgi, yetenek, beceri ve sezgi ile başarılır. Sanatçı olmak da zaten bu durumu yaşamak/yaşatmakla mümkündür.
Fotoğrafın demlenmesi bazen saniyeler içinde gerçekleşir bazen yıllarca sürer. Bu hayat ile fotoğraf arasındaki o güzel ilişkidir. Fotoğrafın başarılı ve amaca yönelik işlenmesidir.
 Bazen de, ne derler, sanatçı geleceği gören insandır. Gazeteci olmak hele fotoğrafçı gazeteci olmak demek sanatla mesleğin bir arada olması demektir. Başarılı olmanın yolu yaşadığımız anı okumayı bilmekten geçiyor. Sonra ister sanat yap, ister başarılı bir haber ya da ne istersen…
Geçen haftalarda yine bu köşede “‘fotoğrafçı’ ile ‘foto muhabir’ arasındaki fark” adıyla EPA Ajans Muhabiri Sedat Suna’nın seçimlerde çektiği fotoğraf hakkında yazmıştım. İşte o fotoğraf saniyelerle demlenen bir fotoğrafa örnekti. Sedat Suna’yı da bunu başaran bir foto muhabiri olarak gördüğümü yazmıştım.
Bu hafta ise yıllanarak demlenen bir fotoğrafla, bir mütevazı fotoğrafçıyı konu almak istedim. Fatih Polat bir gazeteci ve fotoğrafçı. Onu daha çok gazeteciliği ile tanıyoruz. Geçen gün Evrensel’in manşetinden girilen AKP’nin 2010 1 Mayıs afişinin yankıları epey sürdü. Nedeni ise sayfalarca yazıp anlatmaya çalıştığımız düşüncelerimizi tek karede özetliyor oluşuydu.  Aklıma 1980 öncesi çokça kullanılan bir sloganı getirdi. “Devrimci sanat hayattaki çelişkileri gösterir” Fatih Polat tabii ki bunu sanat adına yapmadı. Ama AKP’nin ince hesaplarını, üç kağıtçılığını 2010 ve 2014 yıllarını tek kare ile ortaya koyması önce gazetecilik birikimi sonrada fotoğrafın öneminin farkındalığı ile açıklanabilir.
Fatih Polat “Bir fotoğrafın söylediği” başlıklı fotoğrafla ilgili yazısında şöyle diyordu: “Bu fotoğrafı 2010 yılı 1 Mayısı’nda, Taksim’e çıkan Tarlabaşı yokuşunda çekmiştim. Gün gelir lazım olur diye. Galiba o gün geldi.” Bende eklemek istiyorum. “Fotoğraf tarihe düşülen nottur” zamanında kullanmayı becerebilirsek tabii ki. Çekmek kadar yapmak, arşivlemek kadar zamanında paylaşmak önemli. Bu günü okumayı bilmekle ya da öğrenmekle devam etmeliyiz.
Önümüz 1 Mayıs, tüm fotoğrafçılara kolay gele diyorum. Unutmayalım bu gün değerli tarihe kalacak fotoğraflar çekebiliriz ve zamanında paylaşırsak fotoğrafın da işlevini yerine getirmiş oluruz. 1 Mayıstan önceki son yazım olduğundan,  herkesin “1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Bayramı”nı kutluyorum. “YAŞASIN 1 MAYIS”
Redfotoğraf grubunun çağrısını da not olarak ekliyorum.

REDFOTOĞRAFTAN FOTOĞRAFÇILARA ÇAĞRI;
Her 1 Mayısta olduğu gibi bu yılki 1 Mayısta da alanlarda olacağız ve fotoğraf çekerek tanıklık yapacağız. Tüm ülkede kutlanan, direnilen 1 Mayıs görüntülerini mail olarak hızlı bir biçimde - redfotograf@gmail.com - mail adresine yer-fotoğrafçı ismi yazarak yollamanızı istiyoruz.
2008 yılından bu yana Türkiye 1 Mayıslarının görsel tarihini arşivliyoruz. Açılacak kolektif sergilerde ve demokratik kitle örgütleriyle paylaşılmak üzere Amatör-profesyonel-sanatçı-zenaatçı-öğrenci-işçi-işsiz-kadın-erkek-gay-lezbiyen ve cep telefonları, profesyonel makine kullanan, amatör makine kullanan herkes fotoğraflarını bizimle paylaşabilir. Yalnızca İstanbul değil ülkenin dört bir tarafından 1 MAYIS 2014 fotoğraflarınızı bekliyoruz.
-redfotograf@gmail.com- adresine maille veya wetransfer ile yollayınız...