24 Nisan 2014 00:04

22 Nisan

22 Nisan

Fotoğraf: Envato

Paylaş

23 Nisan malum. Emperyalist saldırıya uğramış Anadolu’nun yeniden var oluş mücadelesinde dış ve iç saldırganlara karşı vereceği savaşta ulusun iradesi ile kurulan meclisle idare edilmesi kararını aldığı gün. Mecliste herkes var. Padişahı ve hilafeti destekleyenler bile.
23 Nisan ve sonrasında Meclis tutanakları o günlerin siyaseten ne kadar zor geçtiğinin kanıtı. Mustafa Kemal’in gücü bile zaman zaman zorlanıyor. Ama hiçbir satır yok ki o tutanaklarda, milletin vekillerini yolsuzlukla, rüşvetle, iş birlikçilikle suçlasın. Çatışma tamamen fikir çatışması.
Ortada bölünecek pasta, alınacak yüzde, önüne yatılacak rüşvetçi olmadığından değil, o dönemin vekillerinin Ankara’da bulunma sebeplerinin sadece ve sadece bağımsız bir ülke kurma hayallerinden kaynaklanıyor olmasından.
Bu nedenle 23 Nisan 1920 önemli ve o günün şartlarında olmayan silahlarıyla istilacıya karşı dövüşen ve Nâzım’ın, “Yumrukların memleket kadar büyük” diye selamladığı kadınlar, erkekler, çocuklar önemli.
22 Nisan 2014. Mecliste grup konuşmaları. Gündemde memleket, Anadolu, insanlar, yaşam, mutluluk yok. Yolsuzluk, şantaj, montaj, ihanet var. Paralel yapı, dikey devlet, devletin başına geçmeyi takdiri ilahi kabul eden muhteremler, hırs, kavga, para var. 17-25 var. “Çocuğumla konuşuyordum” diyen bir başbakan, ve “Tamam konuştun. Biz de duyduk da, konuştuğun konunun anlamı neydi? Avrolar, dolarlar kimindi?” diyemeyen bir medya var. Türkiye’yi kurtaran Meclis değil, İranlı rüşvetçi.
Neden gündemde, haklarında şantaj kasetleri olduğu iddia edilen Cumhurbaşkanı, Genelkurmay başkanı, Başbakan var. Şantaj kaseti ne demek? Neden Taksim’de 1 Mayıs kutlamak isteyen işçi için şantaj kaseti yok. Niye olsun ki? Niçin dürüst, ilkeli insanlar, köşe yazarları, memurlar için şantaj kaseti olsun ki? Yanlış yapmayanın nesini kasete alıp şantaj yapacaksın?
Bu insanlar olsa olsa kahvelerde, köy odalarında söyledikleriyle devletlilere hakaretle suçlanabilirler ki, o da olmuyor değil. Dudağını oynatana hakaret ve tazminat davası açılıyor. Hani bir sistem kurup tüm dudak okuyucuları işbaşı yapsa bu devletliler tazminat zengini olur. Ama şantaj kaseti çıkmaz bu işten.
Şimdi bu 2014 model devletliler çıkıp hangi yüzle yaptılarsa, 1920’yi kutladılar. Gündem, emperyalizmle mücadeleden, paralelle mücadeleye geldi. Kahramanlar artık İnönü’den, Anafartalar’dan, Afyon’dan değil, İran’dan çıkıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...