18 Nisan 2014 00:10

1 Mayıs 2014 ve gelecek

1 Mayıs 2014 ve gelecek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Her 1 Mayıs gelişinde nostalji yapar hale geldik. 12 Eylül darbesi nedeniyle uzun yıllar kutlanamayan (illegal gösteriler dışında)  Birlik ve Mücadele Günü, darbeli yıllar eskimeye başlayınca uzun bir aradan sonra 1987 yılında Emek Sinemasında salon toplantısı olarak kutlandı. Can Yücel o gün 1 Mayıs bildirisini okumuştu.
1988-1991 yıllarında hâlâ yasaklı olan 1 Mayıslar illegal olarak kutlandı. (1989’da Şişhane’de Mehmet Akif Dalcı polis kurşunuyla öldürüldü.  1990’da Gülay Beceren polis kurşunuyla felç kaldı.)
1992 yılında 12 Eylül sonrası ilk yasal kutlama  İstanbul’da Gaziosmanpaşa’da biraz tedirgin biraz coşku ile kutlanmıştı.
1993 yılında Türk-İş 1 Mayıs’ı İstanbul’da Abide-i Hürriyet Meydanında düzenlenen bir mitingle kutladı. Türk-İş genel merkez olarak tarihinde ilk kez 1 Mayıs’ı alanlarda kutlamış oldu. DİSK ise aynı gün İstanbul Pendik Meydanında düzenlediği mitingle 1 Mayıs’ı kutladı.
1996 yılında son dönemin en yığınsal 1 Mayıs’ı yapıldı. Yine yüz binlerce insan 1 Mayıs’ı kutlamak üzere alanlara, İstanbul’da Kadıköy Meydanı’na geldi. Türk-İş, DİSK, Hak-İş ve KESK tarafından düzenlenen mitingin yürüyüşü daha başlamadan arama noktalarında çıkan bir arbedede polis silah kullandı. Hasan Albayrak, Yalçın Levent ve Dursun Odabaşı öldürüldü.

1 Mayıs’larda verilen şehitler, yaralılar… Her defasında devlet “İzin vermiyoruz” derdi. 2007, 2008 ve 2009 bu şekilde geçti. (Daha önceki yılları saymıyorum) “orantılı güç, makul sayı,” gibi cümleler bu dönemleri anlatır. Üretim alanlarındaki (fabrikalar, plazalar, tarlalar kısaca emeğin akıtıldığı  her yer) direnişler, mücadeleler, örgütlenmeler 1 Mayıs’ı, mayıs yapan içeriktir. 1 Mayıs’ın mitingle kutlanması bu içeriğin biçime yansımasıdır. Ancak bu iki durum birbirini tamamladığında ortaya hiç bir gücün engelleyemeyeceği  gerçek çıkar. İşçi sınıfı icazetsiz, makul sayısız ve nerede isterse orada kutlayacağı bir 1 Mayıs mitingi yapar.

Taksim’in son yıllarda miting alanı olmasından herkes kendisince pay çıkarttı.
 Mesele Taksim’e çıkmaksa 1980’den bu yana her 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkan “Yaşasın 1 Mayıs” pankartlarıyla eylem yapan üç kişi de olsa yüz kişi de olsa dayak yiyip gözaltına alınan örgütler zaten Taksim’e çıkıyorlardı.
Taksim’in  “1 Mayıs Alanı” olabilmesi için üretim alanlarında verilen mücadelelerin yani işin içeriğinde gelişmeler sağlamak gerekiyordu. Maalesef sendikalar bu konuda başarı sağlayamadılar. Sınıf sendikacılığı yerine uzlaşmacı bürokratik sendikacılığı geliştirdiler.
2013 yılında ‘Senede bir gün’ başlıklı yazımda şöyle demişim;
“Koca bir yıl yan gel yat. 1 Mayıs geldiğinde Taksim olmazsa 1 Mayıs olmaz de, 1 Mayıs üzerinden işçi sınıfının örgütlenmesini yapıyormuş gibi görün. Şimdi sormak lazım; bu yılla birlikte 3. Yılımızı (2013 de 4. Yıl oluyor) Taksim’de kutlayacağız. Büyük olasılıkla da son Taksim kutlaması olacak. Çünkü AKP  haziranda kazmayı Taksim’e vuracakmış. Yani kentsel dönüşüm projesi çerçevesinde Taksim tarih olacak. Şimdi sormak lazım yine; Taksim’i emekçiler 1 Mayıs alanına çevirselerdi, böyle bir proje uygulamaya sokulabilir miydi? İktidar ‘Ben devletim istediğimde verir istediğimde alırım diyor. Yalnızca Taksim mi? İşçi hakları, 4+4+4 , Sağlık Çevre ve doğa, 2/B yasası, sendikalar yasası ... saymakla bitmeyen gasplar. Evet bu 1 Mayıs Taksimdeyiz. Yarın? Evet baylar bayanlar görev başına üretim alanları sendikacıları, devrimcileri bekliyor. (...)”

Geldik 2014 1 Mayısı’na. Taksim hâlâ tartışılıyor. Demek ki “Taksim Meydanı” “1 Mayıs Alanı” yapılamamış. Neden? Çünkü mesele miting yapmak değil, İşçi sınıfının Birlik, Mücadele ve Direniş Günü bayramını kutlamak. Bunun için de bütün bir yıl hatta yıllar boyunca hayatın her alanında yukarıda sayılan gasplara ve antidemokratik uygulamalara karşı ses çıkartan bir işçi sınıfı olmalı. Gezi direnişlerinde yaşadık. Sendikalar edilgen ve etkisiz kaldılar. O zaman burjuva demokrasisi işlemeye devam eder ve “Ne kadar ekmek o kadar köfte”. Yine dönüyoruz başa 2007-2008’li yılların bildik 1 Mayıs görüntülerini yaşayacak gibiyiz.  Gezi direnişlerinin moral ve motivasyon gücü ne kadar etki edecek, yaşayalım ve görelim. 1 Mayısların nostalji yılları olarak yaşanmayacağı bir gelecekte, başta gerçekten “1 Mayıs Alanı”na dönüştürülmüş “Taksim Meydanı” olmak üzere üretimin  alanlara yansıdığı tüm meydanlarda da olmak dileğiyle…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...