11 Nisan 2014 00:15

Cemallerin, Altanların dertleri ne!

Cemallerin, Altanların dertleri ne!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Tayyip Erdoğan’la Enver Hoca arasında bir ilişki kurulabilir mi? Aklı başında, sağ duyulu, düşünme kabiliyetini yitirmemiş bir kimsenin, gerçekleri eğip bükmeden, tahrif etmeden böyle bir ilişki kurması olanaksızdır. Ama konu ne olursa olsun, bir yerinde punduna getirip devrimci önderlere saldırmak gerici, liberal kalemlerin düzenli aralıklarla yaptıkları işlerden birisidir. Örneğin Taha Akyol mutlaka bir gerekçe bulur, Stalin’e, Lenin’e, Enver Hoca’ya saldırır, onların “kötülükleri, diktatörlükleri” üzerine mutlaka bir şeyler yumurtlar. Boğazlar sorunu güncellik kazanmışsa, İkinci Dünya Savaşı koşullarında Stalin döneminde o günkü Sovyetler Birliği’nin hiç gerçekleşmemiş olan “Boğazları talep etmesi” üzerine mutlaka bir şeyler yazılır vb.
Hasan Cemal ve Mehmet Altan’da AKP Hükümetinin Twitter yasağından söz ederken işin içine Enver Hoca’yı katacak bir gerekçeyi bulmuşlar ve oturup bunu ciddi ciddi yazılarına dökmüşler. Neymiş, Türkiye Enver Hoca’nın Arnavutluk’u olmayacakmış! Cemal’e göre Türkiye’nin yolu AB ve Batı’ya doğruymuş ve Erdoğan’ın Türkiye’yi dünyadan tecrit etme, yalnızlaştırma politikası sonuç vermeyecekmiş!
Hasan Cemal’in ilham kaynağı ise Mehmet Altan! Şıracı ve bozacı hikayesi. Mehmet Altan, Enver Hoca’nın Arnavutluk’u dünyadan tecrit ettiğini, iş birlikçileri “ajanlıkla suçladığını”, ekonominin geri olduğunu ileri sürerek Arnavutluğu zor durumda bıraktığını vurguluyor. Mehmet Altan, Erdoğan’a Batı’ya karşı gibi duruyorsun ama şu yıllarda batılı sermaye kuruluşlarına şu kadar faiz ödedin, söyleminde yaptıkların birbirini tutmuyor anlamında şeyler de yazıyor. Bunu yazanın Hoca’nın yanına bile uğramaması lazım ama ölçü kaçmış bir kere!
Hasan Cemal ve Mehmet Altan’ı birleştiren iki temel ortak nokta var. Bunlardan ilki, bir dönem AKP Hükümetini desteklemeleri ve sonrasında hayal kırıklığına uğrayarak muhalefet saflarına geçmeleri. İkincisi ise her ikisinin de liberal düşüncelere sahip olmaları. Kapitalizm koşullarında ve örneğin Türkiye gibi demokrasi sorununun güncel olduğu dönemlerde liberaller bazı demokratik istemler ileri sürerek, genel olarak demokrasi mücadelesine kıyıdan köşeden katılabilirler. Ama sosyalizme, işçi ve emekçi halkın devrimci eylemlere yönelmesine karşı, içlerinden hiç atamadıkları bir korku vardır. Zaman zaman bunları burada verilen örnekte olduğu gibi dışarı vururlar ve kinlerini kusarlar.
Enver Hoca ne yapmıştı? Arnavutluk’ta halkın faşist işgale karşı bağımsızlık ve kurtuluş mücadelesini örgütlemiş, sonrasında da dünyanın en geri ülkelerinden birinde  sosyalizmin kuruluşuna önderlik etmişti. Stalin sonrasında Kruşçevciliğin kapitalizm yolunu tutması ile Sovyetler’le ilişkilerini kesmiş, bir dönem Kruşçevciliğe yüzeyde doğru imiş gibi görünen eleştiriler yönelten Çin’le ilişkilerini, onları da  eleştirirerek sürdürmüş, sonrasında onların bütünüyle farklı bir yola girdiklerini görerek onlarla da tüm ilişkilerini kesmişti. Bağımsız bir Arnavutluk ve sosyalizmi kendi gücüyle inşa edecek onurlu bir halk. Enver Hoca’nın temel isteği buydu ve ömrü boyunca Arnavut halkı, partisi ile birlikte bunun için çalıştı.
Enver Hoca tüm zorluklara karşın ülkesini satmadı. Emperyalist kurum ve kuruluşların önünde diz çökmedi. Ülkesini emperyalist sömürüye ardına kadar açıp, sonra faiz lobileri bizi çökertmek istiyor diye sızlanmadı! Arnavutluk halkı tarihlerinde ilk kez bu kadar onurlu, bu kadar kendine güvenli, tüm dünya gericilerine kafa tutarak yaşadı. Pek çok ülke ile de karşılıklı saygı temelinde diplomatik ilişki kurdu. Sonrasında Arnavutluk’ta Batı’lı kapitalizmin uşakları ile birlikte sosyalizmi yıkanların ülkeyi ne hale getirdiklerini anlamak için bugünün Arnavutluk’una bakmak lazım. Tüm sanayisi tasfiye edilmiş, Batılı finans kurumlarına el açarak yaşayan bir ülke.
Peki Berişa kimdir? Önce sosyalizmi yıkmak için çalışmış, yıkım sonrasında da Arnavutluk’un başına geçmiştir. Erdoğan’la ilişkisini geliştirmiş, ülkeyi Batı emperyalizminin sömürüsüne sonuna kadar açmıştır. Altanların, Cemallerin istediği gibi bir kapitalizm yolcusudur, Arnavutluk’u “dünyaya açmıştır.” Erdoğan gibileri ile aynı iplikten dokunmuştur. Ama ülkesini sattığı için liberallerin indinde makbul adamdır! Daha düne kadar Erdoğan’ı el üstünde tutan AB ve Batı değil miydi? AKP’liler Cemaate yönelik “Çok safmışız” demişlerdi. Altan ve Cemal’in Erdoğan’a yönelik olarak “Çok safmışız” deyip demediklerini bilmiyoruz.
Ama onlara bir tavsiyemiz var: Devrimci, sosyalist önderleri, kapitalizmin, büyük sermayenin uşağı politikacılarla karıştırmayın, Erdoğan gibilerinin demagojisini yapmak dışında ülkenin bağımsızlığı ve özgürlüğü gibi sorunları yok ama bu halkın var! Merak etmeyin işçi ve emekçi halk kendi kaderini eline almaya yöneldiğinde, o çok hayranı olduğunuz, insanların nefes alışını bile takip eden demokrasilere sahip AB’nin, ABD’nin, Batı’nın kapısında köle olmayacak. Bu da sizin için kötü bir haber! Sakın o zaman bu halkın içinde ne kadar çok Lenin, Stalin, Enver Hoca varmış demeyin!   

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...