Pamir öldü ama içimizdeki iyilik kazandı
Fotoğraf: Envato
Kaçınız evden kaçmamıştır ki?
Her çocuk içerden kilitli kapıların ardında ne olduğunu merak eder, üzerinde ebeveyninin gözü olamadan gidebildiği kadar uzağa gitmek ister. Sokağın engebeli, korkutucu ve tekinsiz olduğunu düşünemez çocuk; kaybolmanın ne demek olduğunu bilmez. Kötülük onun aklını şekillendirecek kadar taht kurmamıştır daha kısacık hayatında. Her durumda musibet aramayı öğreten deneyim, birikmiş kötü anılardan onu bir yetişkin olarak yontuncaya dünya bir oyun ve macera alanıdır gözünde.
Sokak bu kadar tekinsiz olmasa her çocuğu çağıran macera eğlenceli büyüme hikayelerine eklenir normalde. Ama hiçbir şeyin normal olmadığı, normalin sadece hayal edilen bir şey olduğu zamanlarda bazı çocukların eğlenceli büyüme hikayeleri olmaz. Bazıları Pamir gibi, komşunun bahçesindeki havuza düşer, ölüverir mesela.
Bazıları da kardan yolları kapanan Van’daki bir mezradan hastaneye götürülemediği için ölür ve babası küçük çocuğun cesedini bir çuvala koyup taşımak zorunda kalır. 3 yaşındaki Muharrem Taş hastalığını atlatamaz. Bir gün çocukken aşıdan ne kadar korktuğunu anlatacağı anıları birikmez böylelerinin; karma aşısının, kızamık ve suçiçeği aşısının izlerini göstererek okuldaki aşı maceralarını, sünnet öykülerini anlatamazlar.
Küçük çocukların tesadüfen yaşayabildiği bir ülke burası. Daha bir ay önce Ecemsu feribottan düşerek, Berkin Elvan kafasına gelen gaz kapsülünden öldüğünde bundan bir kez daha emin olduk. Ceylan Önkol da içimizde kapanmayan bir yara bırakmıştı. Bu çocuklar yok yere öldükçe, hikayelerini biriktirip büyüyemedikçe her yetişkinin hikayesinden kan sızmaya devam edecek.
Pamir’in kaybolmasının üzerine ortaya çıkan kendiliğinden seferberlik halinde Gezi hazırlığı görenlere bazılarımız kızıyor. Pamir’den bir sokak hareketi çıkmaz diyenlerin fesatlıklarını kendilerine iade edelim ama geçen sene Gezi’ye çıkanlar ve çıkmaya devam edenler hayatı cendereye alan, sokakları, geceleri ve gündüzleri tekinsizleştiren ve dünyayı yaşanamaz kılan siyaseti protesto etmek için söylemişlerdi kiraz zamanı türkülerini. Çocuklar erken ölmesin, neşeli hikayeler biriktirerek büyüsün diyeydi bütün olanlar. Değil miydi?
Halk hareketi birimizin acısını paylaşmayı, birimizin neşesini diğerininkine eklemeyi öğretmişken Pamir’i “bu gece evinde uyutacağız” diye canını dişine takarak arazide arayanların boş bir sayfadan çıktığını düşünemeyiz.
Troller üçüncü köprü mü diyor? Desinler. Pamir’in ölme nedeniyle yaşadığımız kenti şantiyeye çevirenlerin siyaseti arasında sahiden bir aynılık var çünkü. Bu aynılığın kesişme noktasındaki betonlaştırma siyaseti küçük çocuğun düştüğü havuzu bir tuzak haline getiriyor zaten. Hastalıktan uyanamayan Muharrem ile feribottan düşüp ölen Ecemsu’ya kadar çok uzun bir mesafe de yok. O yüzden Pamir’in ölümüyle üçüncü köprü veya Gezi Direnişi arasında bağ kuranlar meselenin üç beş ağaç olmadığını, meselenin bütün memleket olduğunu hepimizden daha iyi anladılar.
Sevindirici bir refleks gelişti artık. Çocukların erken ölümlerinden sessizce kahrolmak istemiyor kimse. Çocuklar üstlerine kapı kilitlenmeden yaşasın; evden kaçtıklarında bile ana babaların gözü arkada kalmasın, ekmek almaya gittiklerinde ölmesin, hastalandığında hastaneye gidebilsin, sokakta buldukları oyuncak bomba çıkmasın, özelleştirilmiş feribotlarda denize düşmesinler diye sesini birleştirdi halk; çalı diplerinde, ağaç altlarında, simsiyah havuzlarda çarpan bir küçük yüreği aradı… Az şey değil bu.
Çocuk uçurtmalarına bir ülkenin geleceği yazılıyor, aranan şey küçük Pamir’in şahsında hepimizin geleceği. Onu canlı bulmak mecazen bir zafer olacaktı, tıpkı Berkin’i yaşatabilmek gibi. Ama olmadı çocuklar yaşatılamadı ama içimizdeki iyilik kazandı.
Pamir’in annesinin, babasının, onu arayanların, iyilik haberini bekleyenlerin başı sağ olsun…
- Hatay’da geliyorum diyen deprem! 22 Mart 2024 04:58
- Yoksullaştır ve yardıma muhtaç et! 17 Mart 2024 05:07
- Ama şu ama bu… 15 Mart 2024 04:46
- Ölümle yaşam tertibi arasında kadın 08 Mart 2024 05:10
- Kalkınma planları ve programlarında kadın: Bir beşeri sermaye 03 Mart 2024 05:20
- TOKİ’zedeler ve istismar 01 Mart 2024 04:58
- Şeriat mı? 23 Şubat 2024 05:08
- Altında kan, aslında yağma var 16 Şubat 2024 05:10
- Halk bu işin neresinde? 10 Şubat 2024 04:51
- Türk Solu mu? 03 Şubat 2024 04:56
- Ufukta savaş var 27 Ocak 2024 04:48
- MESEM, çocuk öğüten makine 20 Ocak 2024 04:55