05 Nisan 2014 00:02

Halka inmek mi, halkı kandırmak mı!

Halka inmek mi, halkı kandırmak mı!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Şu konuyu hep merak ederim; acaba siyasetçiler bir meydan propagandasında söyledikleri ya da bir seçim öncesi yaptıkları vaatler hakkında akşam yatarken ne düşünürler? Böyle bir eylem sonrasında siyasetçiler, acaba çok doğru şeyler söylediklerini mi, yoksa çok çarpıcı konuştuklarını mı, düşünürler? Acaba siyasiler bu tür davranışlarını, dürüst bir dost tavrı olarak mı, yoksa sevgilisine kur yapan çapkın duygu hırsızı tavrı olarak mı değerlendirirler! Son seçim tuluatında da tam bunu düşündüm. Çok açık söylemem gerekir ki, futbol takımı tutar gibi siyasi parti tutan bir seçmen güruhu karşısında siyasetçinin de başka manevra alanı yoktur. Her koşulda halka inen siyasetçi halkın dostu değildir; zira böyle siyasetçi halka doğruyu değil, duymak istediğini söyleyerek, onu yükseltmez, onu olduğu yerde tutar.
Son seçime giderken, AKP’nin almış olduğu oyları yadsımamak gerekir. Hatta, medyadan da öğrenebildiğimiz kadarı ile çok bilimsel ekonometri çalışmalarda dahi sonuç AKP lehine yüzde 45 dolayında öngörülüyormuş. Doğrusu, bunda da şaşılacak fazla bir şey yok. AKP Hakkari’ye varana dek havalimanı yapmış, İstanbul’da metro, yeni havalimanı, hele de çok havalı üçüncü köprü ve ünlü kanal projeleri doğrusu göz kamaştırıyor. Ekolojinin siyasetçinin vitrininde bulunmadığı gibi, halkın da bilincinde olmadığı bir ortamda çimento-demir karışımı ile yaratılan sanat harikaları oy almak için çok bile! Bir kısmının yararlı olduğu açık olan tüm bunlar birinci derece devlet hizmeti değil, kısmen belediye hizmetleri niteliğindedir.  Ekonometrik hesaplamalarda entelektüellerin aveneliği ve halkın bilinç düzeyi de katsayı olarak alınmış olsa idi, sonuç ne olurdu, doğrusu çok merak ediyorum.  
Ne var ki, devletsel işlev başka bir şeydir. Ülkenin hukuk sistemi, bölgesel dengesizlik sorunları, eğitim ve teknolojik yatırım sorunları, dış dünya ile ekonomik ve siyasi alandaki ilişkiler yerel idarelerin değil, merkezi devletin uğraş ve sorumluluk alanlarıdır. Bu konulara halkımızın ne denli eğildiği ve tüm alanlarda yaşanan sorunların halkımızın tercihini ne kadar etkileyip, siyasi tercihini ne yönde değiştirdiği, sanırım, son görüntüde hemen hiç yer almıyor. Umarım ki, genel seçimlerde çimento-demir karışımı şaheserler değil de, bunlar gündeme gelir!
Bir devlet yapısı olabilir mi ki, 12 yıllık, hem de fevkalade merkezi ve despotik bir yönetimde hukuk sistemini herkes için güvenli, fakat kendi şahsi durumları için güvensiz görür; ya da 12 yıl kuzu sarması gibi iç içe yaşadığı dokuya son anda kendisine saldırıyor diye dönüp halka şikayet eder; veya fevkalade acemice tezgahlanan dinleme skandalını kullanarak halkı arkasına almaya yeltenir.  
Gerek tape denen saçmalıklar, gerek skandal gibi basitçe planlanmış kandırmacalar siyasinin kafa yapısını (isterseniz, “zekası”  diyelim!) gösterdiği kadar, seçmen hakkında da oldukça iç karartıcı siyasi bilgi sunmaktadır. Bir yanda entelektüel cambazlığı diğer yanda siyaset kurnazlığı arasında sıkış olan seçmen de ne yapsın ki! Seçmen, Anayasa Mahkemesinde ya da HSYK’de nelerin olduğu veya dış siyaset konularının nasıl sömürüldüğü konularında bilgi sahibi  olmayabilir, ama gözler önünde oynanan bunca oyunları da bu kadar atlamamalı idi. Halkın, kendi gözünde metro ya da Hakkari’ye yapılan havalimanını değerlemesine saygı duyuyorum, ama böylesine aldatmacalar ve cahilce numaralarla, gidişatı açıkça görülebilen bir zihniyetin arkasında kenetlenmesinin sosyal psikolojinin ilgilenmesi gereken patolojik bir konu olarak görülmesi gerektiğini düşünüyorum!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...