20 Mart 2014 00:11

Öcalan kararı

Öcalan kararı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AİHM’nin Öcalan kararı ne anlama geliyor?
Birinci olarak şunu belirtelim ki, AİHM’in bu kararı sadece Öcalan için değil, ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırılmış bütün hükümlüleri kapsıyor ve ilgilendiriyor.
Ağırlaştırılmış müebbet cezaları F Tipi hapishanelerde infaz ediliyor. Bu cezaya mahkum edilenler on sekiz metrekarelik tek kişilik hücrelerde kalıyorlar ve bu hücrelerin küçük bir avluları var. Önceleri bu mahkumlar diğer mahkumlarla görüşemiyor, sadece hücresinde kalıyor ve kendi hücresinin avlusuna çıkabiliyordu. Bu infaz uygulaması konusunda AİHM’e çok sayıda ihlal başvurusu yapılmıştı. Daha sonra uygulamada biraz gevşeme oldu. Yan yana bulunan üç hücrede yatan mahpuslara günde bir saat görüşme uygulamasına geçildi. Ayrıca, ağırlaştırılmış müebbet hükümlülerine de kütüphane ve işliklere haftada belirlenmiş kısa bir süre için gidebilme olanağı sağlandı.
AİHM, ağırlaştırılmış müebbet hükümlülerinin eski koşullarını insan haklarına aykırı buluyor. Yeni koşullara ise bir şey demiyor. Dünyanın pek çok ülkesinde ağır cezaya mahkum edilmiş mahpuslara kısıtlamalar var ama bizdeki gibi bir uygulama ancak diktatörlüklerle yönetilen ülkelerde mevcut. Gazetemizin yazarı Mumia Abu Cemal’i okurların çoğu tanır. ABD’de idam cezasına hüküm giymiş bir mahkumdur (gerçi uzun mücadeleler sonucu idam edilmesi artık söz konusu değil). Uzun zamandır cezaevinde ama Cemal’in diğer şeylerin yanı sıra İnternet kullanma hakkı var. İnternet aracılığıyla pek çok gazete ve dergiye makalelerini gönderebiliyor, dışarıdaki dünya ile iletişim kurabiliyor. ABD hapishaneleri elbette insani koşulları olan hapishaneler değil ama idam mahkumu Cemal’in durumu bizdeki ağırlaştırılmış müebbet hükümlülerinden iyi.
Öcalan kararının bütün ağırlaştırılmış müebbet hükümlülerini ilgilendiren başka bir olumlu yanı daha var. AİHM diyor ki; bir kişiye ömür boyu hapis cezası da verseniz, o kişinin günün birinde tahliye olabileceği umudunu taşıyabileceği bir infaz sistemi gerekir. Bir insana sen asla bu hücreden çıkamayacaksın ve burada öleceksin diye bir ceza verilemez diyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis ya ömür boyu hapis cezalarında yirmi beş sene sonra mahkumun durumunu mahkeme ele alsın, bu mahkumun hapishanede kalmasında toplumsal yarar var mı, yok mu değerlendirsin diyor. Böyle bir karar daha önce de bir davada verilmişti. Yani ilk değil. Ve, bu konuda Türkiye’den AİHM’e başvuran sadece Öcalan değil. Onlarca, belki de daha fazla ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü aynı gerekçe ile AİHM’e başvurmuştu. Şimdi, o davalarda da aynı kararlar verilecek. Ya da Öcalan kararı bütün ağırlaştırılmış müebbet hükümlülerine teşmil edilebilecek.
Hükümet, Büyük Daire’ye falan başvuracağız diyor ama bunun hiçbir yararı yok. Çünkü, AİHM’in daha önce de bu konuda verilmiş benzer kararı var.
Avrupa ülkelerinin çoğu, AİHM kararlarından sonra, ülkelerindeki mevzuatı karar göre değiştiriyor. Türkiye, işine geldiği ya da çok zararlı görmediği konularda yasal değişiklik yapıyor ama bazı kararlara göre iç hukukunda değişiklik yapmıyor. Tazminata hükmedilmişse, tazminatı ödüyor ama uygulamada değişiklik yapmıyor. Bunun üzerine yüzlerce, hatta binlerce aynı konuda başvuru oluyor ve Hükümet bütün bu başvurulara tazminat ödüyor.
Şimdi, Hükümetin yapması gereken şudur: F Tipi Hapishane uygulamasını ve infaz sistemini AİHM kararlarına göre ya da insan hakları kurallarına göre ya da demokrasi kurallarına göre değiştirmelidir. İnsanların cezası ne olursa olsun tecrit sistemi uygulanmamalıdır. Tutukluluk süreleri kısaltılmalıdır. Hukuk Türklere ayrı, Kürtlere ayrı uygulanmamalıdır. Şartlı tahliye koşulları iyileştirilmelidir. Herkese eşit şartlı tahliye koşulları getirilmelidir vs.vs.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...