07 Mart 2014 00:06

Sennur Sezer ablaya merhaba

 Sennur Sezer ablaya merhaba

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Biliyorsun, yarın Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Şimdiden senin şahsında tüm kadınların bayramını kutluyorum. Emek, mücadele, demokrasi ve barış deyince hele bir de kadını ekleyince ilk aklıma gelen isimlerden oluyorsun. Senin bitmek bilmeyen enerjin ve öğreticiliğin yalnızca benim değil seni tüm tanıyanların ortak düşüncesi olduğunu biliyorum. Zaman zaman mektuplar yazıyorsun eski/yeni kuşakları öykü tadında karşılaştırıyorsun, eleştiriyorsun, övüyorsun. Bir anlamda yol gösteriyorsun. Yıllardır seni tanıyorum. Bu kadar enerjiyi nereden buluyorsun diye herkes gibi bende soruyorum. Yaşamı sevmek böyle bir şey olsa gerek. Bir ömrün mücadeleye, mücadelenin bir ömre iç içe geçmesi bu olsa gerek.
En son Gezi direnişlerinin o en görkemli zamanında Taksim Meydanı’nda görüştüğümüzü hatırlıyorum. Haziranın 7’si idi. Adnan ağabey elinde kitap poşeti sana kitaplarını imzalatıyordu çapulcu kütüphanesine bırakmak üzere. Tahir Şilkan, Adnan ağabey ve sen gençliğin dinamizmini yerinde görmeye gelmiş “Gençlerin yarattığı sanat eserlerini inceliyor” gibi dolaşırken karşılaşmıştık. Fırsatı yakalamışken dokundum deklanşöre bu güzel günden birkaç kare hatıra kalsın diye. O gün den sonra görüşmek kısmet olmadı. Ben de, hep ablam yazacak değil ya bir de ben mektup yazayım dedim…
Yazar, öykücü, eleştirmen, şair, Hayat TV’de Maksat Muhabbet programının güzel yapımcı ve sunucusu, gazeteci kısaca yaşamında ne varsa orada olan güzel insan en çok fotoğraf yorumlarınla kesiştik yıllarca. Ellinin üstünde fotoğrafıma yorum yazdın. Yayımlandılar sergilendiler. Yalnızca benim değil başta Ali Öz olmak üzere birçok arkadaşın fotoğrafına değer kattın. Ancak şükranlarımı sunabilirim sana.
2011 yılıydı yine bir 8 Mart zamanıydı. “Mücadelede Kadın” başlıklı redfotoğraf grubunun sergisinin açılışında öyle güzel bir konuşma yapmıştın ki söylediğin bir söz benim için fotoğrafa dair söylenmiş en güzel sözler arasına girmişti. Birçok yazımda ve konuşmamda da kullandım. “Fotoğraf; faşizme giden yolun ustura ağzında duran bir silahtır.”  Emek mücadeleleri tarihinde insanlığın geldiği ya da gelebileceği yerdeki o balıksırtı yolu ne güzel anlatmıştın. Tam da söylediğin gibi fotoğraf kullananın elinde onun amaçlarına hizmet eden bir silah. İnsanlık yazı, söz ve görüntü ile bilgilenme ve öğrenme sürecini geliştirmiştir. Fotoğraf ve onun gelişimi ( video, sinema) bilim ve sanata yani kültüre tarihin akışını değiştirecek bir kuvvet katmıştır. Ortaya çıkan kutular, yolsuzluklar hep görüntünün ikna yeteneği ile ispatlanmıştır. Haftalardır ses kayıtları ve yazılı belgelerle ayyuka çıkan yolsuzluk ve hırsızlıklar hâlâ yüzde 50 nin bazılarınca algılanamamış durumda. Ama ne zaman ki görüntü çıkar, söz biter oluyor. Teknolojinin ya da fotoğrafın teknolojiye katkısı diyebiliriz. Benzeri durum Ortadoğu halklarını birbirine düşürenler içinde geçerli. Suriye’de kafa kesen, ciğer söken, kadınları öldürürken yaptıkları vahşilikleri teknolojinin son ürünlerini kullanarak, ( Tablet bilgisayar video kameraları ve internet gibi) Allah’u ekber fon müziği eşliğinde ya da emped dediğimiz iliştirilmiş fotoğrafçı/gazetecilerin var olduğu bir dünyada ezilenlerin emek mücadelesi içinde hayatını sınıfın yoluyla kesiştirenlerin işlerinin ne kadar zor olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. İşte bunun için ki “Fotoğraf; faşizme giden yolun ustura ağzında duran bir silahtır.” Evet.
Ablacağım senin kadar güzel olmasa da yerim kadarınca dertlerimi paylaştım. Fotoğraflarda o güzel yorumlarını daim okumak dileğiyle nice 8 Mart’lara…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...