28 Şubat 2014 00:10

Savaş ve çatışma her yerde

Savaş ve çatışma her yerde

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Her ne kadar şu günlerde dünyanın gözü kulağı Ukrayna’daki darbede olsa da, aslında dünyanın pek çok ülkesinde benzer çatışmalar, savaşlar devam ediyor. Bunların bir kısmı bazen öne çıkıyor, bazen de geriye düşüyor.
En önemlisi de dünya genelinde ülkeler ya da bölgeler düzeyindeki gerilimlerin, çatışmaların ve savaşların her geçen yıl arttığı bir dünyada yaşıyoruz.
Almanya’nın Heidelberg kentinde bulunan Uluslararası Çatışmaları Araştırma Enstitüsü (Heidelberger Instituts für Internationale Konfliktforschung) tarafından hafta içinde yayınlanan “Çatışma Barometresi 2013” raporunda, geçtiğimiz yıl içinde dünyadaki çatışmaların İkinci Dünya Savaşının bittiği 1945’ten bu yana en üst düzeye ulaştığını kamuoyuna duyuruldu.
Başka bir değişle “2013, 1945’ten bu yana en savaşlı yıl” oldu.
Raporu hazırlayan bilim insanları, geride bıraktığımız yıl içinde dünya genelinde toplam 414 çatışma tespit etmiş. 2012’de bu rakam 405 idi. Çatışmaların 45’i “yüksek şiddet içerikli”, 20’si de “savaş” olarak tanımlamış.
Savaşların 17’si Ortadoğu ve Sahara altı Afrika ülkelerinde cereyan ediyor. Sahara altı ülkelerdeki çatışmaların son bir kaç yıl içinde hızla arttığına dikkat çekiliyor.
Bu elbette, Afrika’nın emperyalist ülkeler tarafından karıştırılmasıyla ilgili. Son bir kaç yıldır, radikal dinci örgütlerin yönetimleri ele geçirmek için attığı adımlar genellikle iç savaşa dönüştü. Emperyalist devletler ise bu durumu fırsat bilerek askeri müdahale için planlar yaptılar, somut operasyonlar düzenlediler. Bunların başında Fransa geliyor. Ancak öyle anlaşılıyor ki Fransa tek başına bu çatışmaların üstesinden gelebilecek gibi değil. Bu nedenle geçen hafta Almanya’yı yardıma çağırdı. Bu çerçevede önümüzdeki dönem Alman-Fransız Tugayı, AB adına kıta genelinde açık çatışmalara girecek.
Afganistan ve Suriye’nin yanı sıra Irak, Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki çatışmalar da “savaş” kategorisine konulmuş. Yine Mısır da “savaş” grubu içerisinde yer almış.
Raporda, Avrupa’da çatışmanın olduğu iki ülkeye dikkat çekiliyor. Biri son günlerde şiddetin doruğa çıktığı Ukrayna, diğeri borç krizi içindeki Yunanistan. Ukrayna’da emperyalist devletlerin desteğiyle çıkarılan çatışmanın ülkeyi bölünme eşiğine getirdiği açık. Öyle anlaşılıyor ki, Ukrayna merkezli gelişmeler daha uzun süre dünyanın gündeminde olacak ve uzlaşma yerine çatışmanın keskinleşeceği bir süreç görülüyor.
Peki ya Yunanistan?
Görünürde bir “silahlı çatışma” olmazsa da gerçekte ekonomik krizin yarattığı sosyal sorunlar üzerinden sınıflar arası çatışma devam ediyor. Sosyal sorunların keskinleşmesiyle birlikte ırkçı Altın Şafak, sol ve ilerici güçlere karşı açıktan şiddete başvuruyor.
Raporda Türkiye’deki gelişmelere de geniş bir şekilde yer verilmiş. Daha önceki raporlarda “Yüksek şiddet içerikli çatışma” diye tanımlanan devlet ile PKK arasındaki savaş, bu kez “Beklentilerin karşılanmadığı diyalog” süreci olarak nitelendirilmiş. Ve taleplerin yerine gelmemesi durumunda ülkedeki durumun yeniden “yüksek şiddet sürecine” girebileceğine işaret ediliyor.
Gezi direnişiyle birlikte yükselen toplumsal hareket ise “yeni çatışma” olarak nitelendirilmiş. Yani, Türkiye diyalog sürecine rağmen “çatışma ülkesi” olmaktan, tersine yeni çatışmalara sahne olmuştur.
Yine, Hindistan ve Pakistan arasındaki çatışmalar, sınır ihlalleri de geride bıraktığımız yıl içinde arttı ve bölgesel bir çatışma potansiyeli taşımaya devam ediyor.
Çatışma ve savaşların arttığı bir dünyada, doğal olarak silah satışlarında da rekor üstüne rekor kırılıyor. Bu çağda savaşlar kılıç-kalkanla değil, yüksek teknolojik özelliği olan silahlarla yapıldığına göre, savaşlar arttıkça silah üreten ülkeler ve tekeller de kazanıyor.
Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsünün (SIPRI) verilerine göre, 2007-2012 yılları arasında dünya genelinde silah satışı, önceki beş yıla göre yüzde 24 arttı. En çok silah satan ülkelerin başında ABD (yüzde 30), Rusya (yüzde 24) ve Almanya (yüzde 9) geliyor.
Veriler, dünyanın pek çok ülke ve bölgesine savaş ve çatışmaların hakim olduğunu, emperyalist devletlerin bu çatışmaları körükleyerek kendi çıkarlarını geliştirmek istediğini gösteriyor. Bu nedenle savaşa ve silahlanmaya karşı mücadele ihtiyacı yıldan yıla daha büyük bir önem kazanıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa