27 Şubat 2014 00:09

Kapitalizm ve devletinin resmidir!

Kapitalizm ve devletinin resmidir!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İktidar kavgaları günümüzde artık çok daha alenidir! Hem karşıt sınıflar açısından, hem de kapitalistlerin ‘ulusal’ ve uluslararası rekabetinin ürünü bölüşüm ve hakim olma amaçlı iç kavgaları açısından durum böyle. Birkaç aydan beri yaşanan siyasal-hukuki ve iktisadi gelişmelerin görünen ve dolaylı tüm yönleri bu gelişmeyi tereddüt edilmeyecek şekilde ortaya koyuyor. Sadece bizim ülkemiz açısından da değil, olaylı, çatışmalı, gerilimli, siyasal ve iktisadi-sosyal kaygıların yoğunlaştığı bütün ülkeler ve bölgeler açısından bu kolaylıkla söylenebilir. Siyasal ve iktisadi gelişme ve kavgaların bu denli aleni olmasının etkenlerinden biri de bilim ve teknikteki gelişmelerdir.
Bilim ve teknikteki gelişmeler sermayeye, sadece artı değeri artırma kolaylığı sağlamıyor. Baskı altında tuttuğu sınıf ve kesimlere karşı politik-kültürel ve ideolojik etki ve kuşatma olanağını da daha etkin biçimde yaratıyor. Kapitalist toplumda hiçbir sınıf iç çelişkisiz bütün oluşturmuyor. Rekabet, bütün toplumsal kesimlere, farklı biçim, neden ve kapsamda bölücü zehir saçıyor. Bu toplumda, bu türden nesnel etkenler üzerinden yükselen bölünmeleri tümüyle engelleyebilecek, ortadan kaldıracak bir güç yok. Ortak çıkarların her bir sınıf açısından “ortaklığı ve birleştirici özelliği”ne rağmen bu böyle. Her sınıf ve her siyasal parti veya örgüt kendini “genel çıkarın temsilcisi” olarak sunsa da, sömürü varoldukça böylesi bir özel çıkarsızlığa dayalı çıkar ortaklığı kurulamıyor. Bunu ne dinsel ideoloji(ler) ne de başka idealler, özellikle burjuvazi açısından sağlama olanağına sahip değil. Güncel iktidar ortaklarının bütün klik, grup, çıkar kesimini birleştiren en önemli “ortak değer”lerden birinin de “Din üzerinden siyaset yaparak” kitlelerin çok geniş kesimlerini etki altında tutmaya devam eden dinsel ideolojinin bu etkisini sömürmek olduğu biliniyor. Buna karşın, onlar birbirleriyle de bir tür açık savaş halindedirler.
Kapitalizmin bir gerçeğidir bu. Gizleyici örtü ve motifleri ne olursa olsun, Goobelsci yöntemlerle ne kadar maskelenirse maskelensin, siyasal olanı da dahil rant, kâr, ikbal kavgası temeli oluşturuyor. Katrilyonlara varan miktarda paralara iktidar mevki ve olanakları kullanılarak el konması, rüşvet ve yolsuzluğun yönetenlerin boyunu aşacak miktarlara ulaşması, arsızlık ve pervasızlığın “ahlak, gelenek, görenek, haysiyet, erdem, vicdan, inanç vb.” alanda halkın sahip olduğu “değerler” adına ne varsa hepsini berhava etmesi, kapitalizmi ve onun çıkarlar üzerine kan ve vahşet sistemi olduğunu, henüz “barışçıl biçimleri”yle de olsa ortaya koyuyor. Bu olup-olmakta olan ve devam edeceklerine dair güçlü veriler bulunan ve tek tek gibi görünen olaylar, sömürü, talan ve yağma sisteminin bu özellikleriyle, çatışmalı, çelişkili yapısıyla, karşıt güçleri yaratma kaçınılmazlığıyla kendi yok oluşunun maddi koşullarını ve sosyal dayanaklarını/güçlerini yaratmaya mahkum oluşunu da daha çok açık ediyor. Gelişmeler, anlama gücü gösterebilecek herkesin gözü önündedir ve etkisiz kalacakları beklenmemelidir.
Görünen odur ki, burjuvazinin elindeki olanaklar ve bunların bir yönü olarak bilim ve teknikteki gelişmeler aynı zamanda onun başının belasıdır. Burjuvazinin iç kavgasının her tür çirkefliği içeriyor olması, onun ne yaman bir insanlık düşmanı olduğunu, kârı ve çıkarı için yapmayacağı alçaklığın bulunmadığını her gün ve neredeyse her saat gösteriyor. İnsan soyunu nasılda bataklığa sürüklediğini, savaşların kurbanı haline getirdiğini, bulaşıcı hastalıkların pençesine savurduğunu, kitlesel katliam silahlarıyla imhaya mahkum bırakmaya çalıştığını, ama tüm bunların üzerinden de daha çok sömürü, daha çok iktidar gücü oluşturmaya soyunduğunu görüp yaşıyoruz. Kapitalizm kendiyle birlikte insanı da çürütmekte; bireysel çıkarı için yapmayacağı kötülük kalmayan bir vahşiye dönüşmeye sürüklemektedir. Son birkaç aydır Türkiye’de yaşananlar, sadece iktidar ‘ipi’ni elinde tutma merkezli değil, halk kitlelerini daha çok zapturapt altına almak üzere tüm itirazları reddederek, kayıtsız-şartsız kişi ve zümre iktidarı için tüm devlet kurumları ve “toplumsal” adı verilmiş resmi yasaları bu iktidar için yeniden uyarlama/düzenleme çalışmaları da bunun göstergeleridir. Ses kaydı, telefon konuşmaları tapesi, para kasalarının resimli-filmli kareleri, rüşvet fotoğrafları ortaya kapitalist Türkiye’nin hakim sınıfının “büyük tablosu”nu görebilecek bir resim koyuyor.  
Geleceğini temsil eden işçi sınıfı ve emekçi-ezilen kesimler, burjuvazi ve sermaye sistemine karşı mücadelede, bütün bu gelişmelerin aynı zamanda bir olanak ve karşı mücadele araçları olarak kullanılabileceğini görüp buna uygun hareket ettiklerinde kendi hakları, çıkarları ve baskıdan kurtulma için yürüttükleri örgütlenme ve örgütlü mücadelede ilerleyebileceklerdir. Elbette bütünüyle yeni bir durumla karşı karşıya değiliz. Ama bu gelişmeler, bu vahşi mekanizmaya karşı mücadelenin daha etkin ve daha yaygın, aynı zamanda örgütlü halk gücünün pekiştirilmesini de gözeten devrimci bir tutumla sürdürülmesine ihtiyacı daha da artırmıştır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa