27 Şubat 2014 00:07

Çürümenin boyutu

Çürümenin boyutu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

12 yıldır tek başına iktidar olan AKP’nin ve Başbakanın gündem saptırmaya yönelik bütün çabalarına rağmen, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrasında yaşanan gelişmelerin ülke gündemindeki ağırlığı sürekli artıyor.
Başbakan ile oğlu arasında geçen ve bütün itirazlara rağmen Başbakanın itibarını “sıfırlayacak” kadar ciddi etkiler yaratması beklenen telefon konuşmaları doğruysa, üzeri örtülmek istenen pisliklerin, en iyimser tahminlerin bile çok ötesinde olması kuvvetle muhtemel. Anlaşılan o ki, bugüne kadar, ortaya çıkan kirli ilişkiler ve yolsuzluk iddiaları devede kulak bile değilmiş. Yolsuzluk zincirinin halkaları arttıkça yaşananların sadece iktidar partisi ile sınırlı olmadığı, çürümenin çok daha geniş boyutlarının olduğu anlaşılıyor. Yaşanan yolsuzlukların, rüşvet ve kara para aklama girişimlerinin sorumlusu olarak AKP iktidarını göstermek kuşkusuz doğru ama eksik bir değerlendirme olur. Yolsuzluk, rüşvet, yağma ve talan uygulamaları, emek sömürüsüne ve özel mülkiyete dayalı bir düzen olan kapitalizmin ayrılmaz bir parçası ve kapitalist ekonomik ilişkilerin olağan işleyişinin bir ürünü olarak ortaya çıkıyor.
AKP döneminde ülke ekonomisinde yaşanan gelişmelere paralel olarak, yolsuzluk ve hırsızlık uygulamaları kimi zaman yasal yollarla, kimi zaman da tamamı sermaye lehine olan mevcut yasalar değiştirilerek hayata geçirildi. Sayıştay denetimleri azaltıldı, hükümete yakın holdinglerin milyon dolarlık vergi borçları neredeyse “sıfırlandı”. Kamu ihaleleri ve bütçe kaynaklarının önemli bir bölümü iktidar ile ekonomik ve siyasal açıdan organik bağları olan şirketlere aktarıldı.
17 Aralık operasyonuna da konu olan kamu ihalelerindeki yolsuzlukların önünü Kamu İhale Kanunu’nda yapılan 170 değişiklik ve toplamda 64 konu başlığında getirilen muafiyet uygulamaları açtı. Bu şekilde çok sayıda kamu ihalesi Kamu İhale Kanunu’nun denetiminden çıkarılıp, üstüne bir de ihaleye fesat karıştıranlara verilen cezalar azaltılarak yolsuzluk açıkça teşvik edildi.
Sadece bu düzenlemeler bile, çürümenin boyutlarının sadece siyasi iktidarın yaptıkları ile sınırlı olmadığını, sistemin bir bütün olarak yasama, yürütme ve yargı mekanizması ile iş birliği halinde yolsuzlukların önünü açtığını görmek açısından dikkat çekici. Anlaşılan o ki, bugün ortaya çıkmaya başlayan hırsızları cesaretlendirmek için sistemin bütün mekanizmaları birbiriyle uyum içinde çalışmış.
Başbakanın İnternet’e düşen son konuşmaları ve sonrasında kendisini savunurken kullandığı tehdit dolu ifadeler, siyasi iktidar temsilcilerinin babalı oğullu, enişteli bacanaklı, cümbür cemaat boğazlarına kadar yolsuzlukların içine battığını, yolsuzluğun, talanın ve yağmanın bir virüs gibi hem iktidarı hem de mevcut sistemi nasıl içten içe kemirdiğini gösteriyor.
Yolsuzluk iddialarının sadece bir bölümü ortaya çıkmasına rağmen, Başbakanın tehdit dolu konuşmalarında bozuk plak gibi sürekli aynı ifadeleri kullanması, başı sıkışınca “Vatan, Millet, Sakarya” edebiyatı yaparak gerçekleri çarpıtma ve kendisini aklama girişimleri, pişkinliğin ve arsızlığın vardığı boyutları gösteriyor.
Aralarında bazı memur ve işçi konfederasyonlarının da bulunduğu iktidar yandaşlarının düzenlediği salon toplantılarında Başbakanın her ağzından çıkanı alkışlayıp “Dik dur eğilme” diye tempo tutarken, boğazına kadar pisliğe batmış olmasını mı kastediyorlar bilemeyiz. Ama bilinen bir gerçek var ki, yıllardır yaşanan ve sonradan ortaya çıkan yolsuzlukların faturasını tek başına AKP’ye kesmenin, her açıdan çürümeye başlamış mevcut düzenin temize çıkmasını isteyen bir avuç azınlık dışında kimseye faydası olmayacak.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...