24 Şubat 2014 00:10

Çalışma acısının dermanı

Çalışma acısının dermanı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Evde yaşadığı koca şiddeti o kadar katlanılmazdır ki fabrikanın korkunç koşullarında 12 saate varan çalışma Satiye için kurtuluş gibi görünür. Çerkezköy’de Basaş Ambalaj Fabrikasında gece vardiyasının bitiminde makineyi temizlemeye başlar. Boyundan büyük enjeksiyon makinesi aniden çalışınca ve hiçbir güvenlik önlemi olmayınca, makinenin dişlileri arasında kaybolur bedeni. Geriye naylon terlikleri ve başındaki yazması kalır.
Hayır, sadece bunlar değil. Acısı kalır, anısı kalır bir de.
Duvara yansıtılan fabrika görüntülerinin önünde Satiye’yi canlandıran genç tiyatrocunun çığlığı, salondaki bütün kadınların yüzünde dolaşır. Dudaklar gerilir, başlar sallanır. Salondaki kadın işçiler her gün benzer sonlardan kılpayı kurtulmuş olmanın soğukluğunu tenlerinde hissederler.
İşçi Sağlığı İş Güvenliği Kadın Meclisi, Satiye’nin ve aynı şiddetin kurbanı olan nice işçi kadının anısına sahip çıkmak ve ölümleri hasıraltı etmeye çalışan patronların ensesinde kadınların nefesini hissettirmek için ikinci çalıştayını Çerkezköy’de gerçekleştirdi. Satiye’nin ölüm anını canlandıran kısacık tiyatro oyununu da böyle izledi kadınlar…  
Bu çalıştay, kadın işçilerin yaşadığı “çalışma acısının” önüne geçmek için bir mücadele deneyimi biriktirmek üzere iş güvenliği uzmanları, işyeri hekimleri, hukukçular, sendikacılar ve işçi kadınları buluşturdu.  Daha önce gerçekleştirilen atölyelerde işçi kadınların anlattıkları gazetemizde geniş yer bulmuştu. Çorlulu kadın işçilerin cehennemden farksız çalışma koşullarını, Tuzlalı işçilerin parlak kârlar için solan bedenlerini, Çağlayan’da kadın işçilerin bedenlerinde işkence izleri gibi kalan çalışma izlerini okumuştunuz. Neredeydi yasalar, övünülen “işçi sağlığı ve iş güvenliği” tedbirleri?
Varolan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği anlayışı bu “erkek egemen” haliyle erkek işçileri bile korumaktan bu kadar uzak, çalışma acısını dindirmekten bu kadar acizken, bir de görmezden geldiği kadın işçilerin halini düşünün!
Necla Akgökçe çok güzel koydu somut durumu ortaya. Bugün “işçi sağlığı iş güvenliği” olarak karşımıza çıkarılan anlayış, riskler ve hastalıkların herkes için aynı olduğunu varsayıp, görünür tehlikeler, ölçülebilir riskler, “ağır” diye tanımlanan işler için bir çerçeve çizerken, kadınların toplumsal yaşamda görünmeyen emeklerinin işyerlerindeki riskleri ve hastalıkları artırdığını görmez. Mesainin evde de devam ettiğini, kadın bedeninin ihtiyaçlarının doğurduğu zaruri düzenlemeleri, erkek egemen çalışma yaşamında ekmek parası kazanma derdinin bizzat kendisinin nasıl da hasta edici bir etkisi olduğunu görmez.
Tam da bu anlayışla rakamlara yansıyınca ölümler, hastalıklar, riskler; kadınlar o rakamlar içinde küçük bir paydayı oluşturur. Daha az “öldüğümüz” daha az “hasta olduğumuz”, daha az “risk altında” çalıştığımız tevatürü yayılır da yayılır. Kadın işleri “kolay ve daha güvenlidir” ön yargısı cabası! Yaşanan hastalıklar kadınların hormonal dengesizliklerine, kırılgan yapılarına ve ruhsal gelgitlerine bağlanır. Taciz, şiddet, ev içi yükler görünmez kılınır. Kadınların ağırlıkta olduğu esnek çalışma biçimlerinde yaşananlar görmezden gelinir.
“Kaza”yı esas alan anlayış, o kazayı bildirmenin yükünün kadın olmaya dair yüklerle katmerlendiğini görmediğinden, örneğin işten atılma, hakaret, tehdit, evde yaşanacakların kaygısı nedeniyle birçok kadının yaşadıklarını görmezden geldiği gerçeğinin üstünü kapatarak, kadını da görünmez kılar. Mesai bitiminden mesai başlangıcına ev işi, çocuk bakımı vs ile ilgilenmek zorunda kalan kadınların yorgunluğunun nasıl da bir risk faktörü oluşturduğunu, yıpranan zihnin ve bedenin sürüklendiği fabrikalardaki ağır çalışma koşullarının nelere gebe olduğunu görmez. Görmez o yüzden evdeki şiddetin yükünün Satiye’yi nasıl da yıprattığını. Patronun Satiye’nin “evde sorunlar yaşayan bir kadın olması”nı kendini aklamak için nasıl da kullandığını, bu sayede adının soruşturma dosyasında bile geçmediğini görmez.
Görecek ama. Çalışma acısı biriktikçe, acıya derman olacak bilgi de birikiyor. Ve ne güzel ki bu acıyı bizzat yaşayanların sözü, gücü de birikiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...