09 Şubat 2014 06:45

Şiirin gücü ya da Şehzade Mustafa

Şiirin gücü ya da Şehzade Mustafa

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Tarihi diziler Osmanlı tarihini gündemimize getiriyor, You Tube’da ciddi tarihçilerin kimi zaman da İslam dini uzmanlarının bu dizilerde canlandırılan kişilerin gerçekle ilintisi üzerine programlardaki tartışmalarının parçalarını görüyoruz. Tarihsel gerçeğe uygun olarak Kanuni’nin büyük oğlu Şehzade Mustafa’nın boğdurulması bu tartışmaları biraz daha hızlandıracak.
Ben bu günlerde Sokak Kitaplarında yayımlanmış  bir roman okudum: Şehzade/Sultan Mustafa . Uğur Ziya Şimşek’in yazdığı bu romanın özelliği arka kapakta belirtilmiş: “Ya Tahta “O”  Geçseydi?”.
Bu kurgusal tarih romanı bence mutlakıyetçi olsun olmasın iktidar olgusunun “insan hakları”na saygılı olup olamayacağını tartışıyor. İktidar için gerekli yedek güçler  iktidar sahibi görünen kişinin isteği dışına nasıl çıkacaklarını da tartışıyor. Uğur Ziya Şimşek, ihtimaller üretiyor.  Dili ve anlatımı biraz daha özen ve yaratıcılık istiyor kuşkusuz. Ben bir süre sonra yeteneklerini geliştireceğine inanıyorum.
Asıl düşünülecek mesele öldürülen onca şehzade arasında Şehzade Mustafa’nın nasıl bir efsane kimliği kazandığıdır.
Cem Sultan’ın  iki yaşındaki oğlunun öldürülmesi, Cem’in dizeleriyle bilinir: “Bir kılına verseler vermezdim Oğuzhan’ımın / Genc-i Karun (Karun hazinesi) ile bin bir mülketi Osman (Osmanlı ülkesini), felek”.
Şehzade Mustafa ardından en çok ağıt yakılan divan edebiyatı terimleriyle anarsak mersiye yazılan kişidir. Şehzade Mustafa’nın ölümü üzerine mersiye yazan şair sayısı on dörttür. Fünûnî, Rahmî, Edirneli Nazmî, Muînî, Mustafa, Müdâmî, Sâmî, Kara Fazlî, Nisâyî, Şeyh Ahmed Efendi (Hayalî), Selîmî, Kâdirî’dir. Mersiyelerden birinin şairi belli değildir. Bu şairler içerisinde en tanınmış mersiyeyi yazan Taşlıcalı Yahya’dır. Onun şiiri orduyu ayaklandırır. Doğan muhalefetten dolayı Sadrazam Rüstem görevden alınır. Şiir din uzmanlarına gösterilirse de şeriata aykırı yeri bulunamaz. Oysa şiir Rüstem Paşa, Zal Mahmut, Hürrem Sultan aleyhine imalarla doludur. Hatta üstü örtülü olarak padişah da adaletsizlikle suçlanır:  
Bunun gibi işi kim gördü kim işitti aceb
Ki oğluna kıya bir server-i Ömer-meşreb
İlahi cennet-i firdevs ana durağ olsun
Nizam-ı alem olan padişah sağ olsun
Son dize “Padişah adilse sağ olsun” biçiminde yoruma açıktır.
Taşlıcalı Yahya mahkum edilemezse de ömrü boyunca İstanbul’a gelmesi yasaklanır. Bir süre sonra yeniden göreve gelen Rüstem Paşa bütün mal varlığına el koyup onu Balkanlarda bir göreve sürer.        
İki mersiye yazan Nisâyî, Şehzade Mustafa için mersiye yazan tek kadın şairdir. Nisâyî’nin şiirlerinden Nisai’nin şehzadenin annesinin yanında ya da bizzat şehzadenin yakınında olduğu anlaşılmaktadır. Kimliği konusunda başka bilgi yoktur.
Şairini bilmediğimiz mersiye Şehzade Mustafa’nın ağzından yazılmıştır: “Gerçi takdir eylemiş evvelde Sübhanım menüm/ Yoh yire döke felek kara yire kanum menüm (“Gerçi Allah kaderimi öyle yazmış ama felek benim kanımı toprağa boş yere döktü.”) Şeyh Ahmet’in yazdığı mersiye de şehzadenin ağzından yazılmıştır.
Nisâyî’nin söyleyişindeki farklılık hemen hissedilir, onun yazdıklarında yas kavramı nefrete dönüşür. Padişahı acımasızlıkla suçlar. Mersiyeler “Ey şeh-i bî- şefka nitdi sana Sultan Mustafa”  ve “Merhametsüz şâh-ı âlem nitdi Sultan Mustafa” dizeleriyle son bulur. “Bir Urus Cadusu”nun sözüyle hareket ettiğini de söyler.
Sami’nin mersiyesinde babanın oğluna kıymasının şaşılacak bir iş olduğu  kaygısı vardır. “Yapragın döksün ağaçlar bu cihan oldı hazan/ Ata oglına kıyar oldı aceb oldı zaman”.
    Sözün kısası Şehzade Mustafayı bugüne dek yaşatan şiirin gücüdür: “Yanuna kalursa kalsun ana itdügün cefa/ Ey felek kanı ol ala gözli Mustafa” (Fünûnî)

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...