31 Ocak 2014 00:04

Sanatçılar taş mı yiyecek?

Sanatçılar taş mı yiyecek?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sanat, fotoğraf ve hayat hakkında konuşurken laf sonunda gelir ve sorarlar; “Peki sanatçılar taş mı yiyecek?” diye. Bu soruya nasıl yanıt vermeli? Öncelikle sanatçılar tabii ki taş değil ekmek yiyebilmelidirler diyelim.
Üretim ilişkilerinin biçimlenişinde sanat da payını almış ve sınıflı toplumun en prestijli en kazançlı ‘mesleği’ haline yükselmiştir mi demeli, dönüşmüştür mü demeli. Yaşadığımız çağda gerçekten de sanatla uğraşanlar -ama piyasanın kurallarına uygun olanlar- manevi ve maddi olarak çok kazananlar listesindedirler. Bu kişilere toplumsal algıda ‘sanatçı’ diyoruz. Yine sanat nesneleri üreten ama böyle popüler olmayıp huzur içinde yaptıklarının bilincinde olanlar var.  
Şöyle özetleyebiliriz;
Sanatı meslek olarak görüp, zanaat anlamında hangi sanat dalıyla uğraşıyorlarsa o alanda  estetik, dekoratif, ilginç, ve para edecek şekilde üretim yapanlar. Bugünkü sıradan algıda ‘sanatçı’ olarak adlandırılıyorlar ve bu kişilere ‘Mesleğiniz nedir?’ diye sorulduğunda ‘sanatçıyım’ cevabını verirler.
Bazıları ise meslek olarak güzel sanatların herhangi bir alanında veya dışında, geçinebilecekleri bir iş yaparlar. Fotoğrafçılık, gazetecilik, gitar çalmak, şarkı söylemek, Taksi şoförlüğü, öğretmenlik, doktor ya da avukatlık gibi. Aynı zamanda  kendilerine ayırdıkları zamanda güzel sanatların herhangi bir alanında üretirler. Bu kişilere sorulduğunda mesleğiniz ne diye ‘Taksi şoförüyüm, fotoğrafçıyım, ressamım, heykeltıraşım, doktorum… gibi yanıtlar verirler. Bu durum bizlere profesyonellik ve amatörlük olarak öğretilir. Şöyle derler: Yaptığı işten para kazanan insan profesyonel, zevk için, hobi için ya da canı sıkıldığı için diyelim yapan amatördür. Ve sık sık duyarız ‘Amatör fotoğrafçıyım, amatör olarak ilgileniyorum’ vb. cümleleri.
Bu konuda yüzlerce kez uzun uzun yazdığım için başa dönmeyeceğim. Sanat, toplumun manevi alanına hitap eden düşünsel gelişimini sağlayan önemli bir alandır. Kapitalizm para kazanabildiği her alana el attığı için sanat kavramını da bozmuş, bugünkü popülerlik anlamına indirgemiştir. Kültür endüstrisi ile çarpıtmış ve bir meslek algısını yaymıştır.
Gelelim başa; Sanatçı günlük yaşamını idame ettirecek bir iş (zanaat) yapan, aynı zamanda topluma söyleyecek sözü olup bunu güzel sanatların herhangi bir alanında üreten ve paylaşandır. Dolayısı ile aç kalmamak için sanat yapan değildir. Aç kalmamak için sanat yaptığını söyleyen sanatçı (!) taş yesin.
Ama sanatsal üretimleri toplumda karşılık buluyorsa ve o üretimleri yapmak için ‘iş’inden feragat ediyorsa bu sanatçı arkadaşlara da sahip çıkmak ve aç bırakmamak gerekir. Bu da toplumda bu sanatçıların emeklerinin denk düştüğü kurum ve kişilerin katkılarını vermeleriyle gerçekleşir. Aristophanes “ Sanat ekmek peşinde koşarsa, alçalır.” demiş. Günümüzde ise tam tersi bir anlama dönüşmüştür. Sanattan para kazanmıyorsan sanatçı değilsin! Çünkü sanat şirketlerin çek yaprakları, depolarda durdukça, kasalarda saklanan bonolar gibi fiyatları yükselmeyi bekleyen metalar olmuşlarsa, sorun artık ideolojiktir. Ekonomisiyle, siyasetiyle, felsefesiyle bir mücadele alanıdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...