10 Ocak 2014 00:06

Bağzı çocuklar kusursuz

Bağzı çocuklar  kusursuz

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ölen çocuğun ailesine para dolu bir zarf uzatılıyor. Baba hemen “Sizin paranızı istemem” diyor. Parayı uzatan kadının cevabı, “Bu zaten sizin için değil, benim için. Benim vicdanım için”. Sonra başlıyor aslında kazayı yapan oğlunun ne kadar ince, akıllı, kusursuz falan bir çocuk olduğunu anlatmaya.
Vicdanı rahatsız Hüseyin Çelik’in Roboskî açıklamasında verdiği taksirli örneğin filmi Çocuk Pozu. Bir trafik kazasıyla başlıyor her şey. Kapitalizmin dizginlerinden boşandığı günümüz Romanya’sından bir manzara, bu kaza ile açığa çıkıyor. Burjuva ailenin oğulları için yaptığı bütün fedakarlıklar, tekmili birden, Berlin’den Altın Ayı ödüllü filmde.
Annenin oğlundan şikayetini dinliyoruz önce. Adı Cornelia, dekoratör, üstündeki kürkü kendinden büyük, kendi deyimiyle “30’unda gösteren 60’ında bir kadın”. Oğlanı doğum gününe çağırmış gelmemiş, yine o kadına gidiyormuş, yine kavga etmişler, onu kovmuş. Bunları bu kadar uzun neden dinliyoruz diye sordurabilir seyirciye, daha başlangıçta, ama giderek filmin gerçekçi temposuna alışınca her şeyin yerli yerine oturması kolaylaşır. Cornelia’nın doğum günü pek süslü zaten, bakanlık bilmem nesine, meşhur sopranoya, bilmem hangi doktora falan “Oğlanın da işi çıktı” mazeretleri uydurmak lazım. Kara haber, ertesi bir günde, anne operadayken geliyor. Oğlan kaza yapmış. Hangi hastanede? Yok iyiymiş. Ama bir çocuk ölmüş. Cornelia orda mısın? Hadi karakola gidelim. Yolda gerekli telefonlar edilince, valinin şusu, hastane nöbetçi doktoru falan ayarlanınca, anneyle teyze de karakola varmış oluyor. Kürkleriyle bir girişleri var, oğlunu kaybetmiş, diğer çocuklarına sarılmış anne bile oturuşunu düzeltiyor. Kısaca, annesini en son yanından kovan oğul, ihtiyacı olunca en doğru kişiyi aramış, çünkü yaptığı hızdan verdiği sinyale her şey yeni baştan ayarlanıyor, annesinin çabaları, parası ve tanıdıkları sayesinde. Kusur mu, hani nerede?
Tüm sahiciliğiyle oğlunun hayatını en ince ayrıntısına kadar kontrol altında tutan bir burjuva kadının marifetlerini gözler önüne seriyor Çocuk Pozu. Sonunda, acılı anne babaya karşı kendi mağduriyetiyle, “Bakanın sabah beşte evini basmışlar” tipi mağduriyetiyle bile, üste çıkmayı becerecek kadar marifetli. Her şeyi denetiminde tutan anne babaya karşı kaç yaşına gelirse gelsin çocuk olmaktan başka yapacağı bir şey olmayan Barbu’nun başı öne eğik. Bu düzen çocuklarının ölümünü metanetle karşılayan yoksullara karşı, suçlu bile olsa suçlanmasını istemedikleri çocukları için, kürklerinin içinde sarsıla sarsıla ağlayan annelerin düzeni çünkü. Yönetmen Calin Peter Netzer’in her ayrıntısını dikkatle yerleştirdiği filmde yakın planlardan hiç kaçınmaması, seyirciyi fazlasıyla hikayeye yakınlaştırıyor. Oyunculukların her biri bu acınası derecedeki gücü açığa çıkarıyor. İktidarın gölgesindeki çocuklar, bütün hayatları kontrol edebilen anne babalar ve ölümlerinin bile üstü örtülen geri kalanlardan oluşan dünyanın aşağılıklığı, öylece, en duygusal anda bırakılıveriyor, bir yere gitmeden.
Suçlu çocukların bile herkesten kusursuz ve mağdur olduğu bir yer var. Belki Romanya’dan bir hikaye izliyormuş gibi yapabilirdik ama örneği hükümetin adamı verdi.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...