Terörle yatan terörist kalkar

Hatay’da el Kaide’ye silah taşıdığı iddia edilen TIR’ın ortadan kaybolmasından çok kısa bir süre sonra el Kaide’den neşet Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün Felluce’de kurtarılmış bölge oluşturması bir tesadüf elbette! AKP yakını Star’da şöyle bir haberin çıkmış olması da tesadüf: “İran’a yasa dışı yolla para aktarıldığına ilişkin 17 Aralık operasyonuyla oluşturulmaya çalışılan algı, şubat ayında yapılacak Mali Eylem Görev Gücü (FATF) toplantısı öncesi Türkiye’nin elini zora soktu. Suriye, Kenya, Etiyopya ve Küba gibi ülkelerin bulunduğu listeden çıkmaması halinde Türkiye uluslararası piyasalarda terörün finansmanında kara listede yer alan ülke olarak kalacak.”
17 Aralık operasyonunda oluşturulmaya çalışılan algı vurgusu Star’a ait; Türkiye’nin kara listeye alınması ihtimalinde uluslararası komploya bir kez daha imada bulunuyor. Bu bağlantıyı kurmakta haksız değilse Felluce-TIR- terör destekçiliği arasında biz de hayal gücümüzü çalıştırarak bir bağlantı oluşturabiliriz o halde. Aslında, ne ekersen onu biçersin diyebilmek için buna bile gerek yok. Her şey, onca toz dumana karşın o kadar açık ki.
Türkiye bir sonradan görme gibi kendisine yüklenen görevi kraldan çok kralcı davranarak yerine getirirken bölgedeki ABD planlarının sadık bir uygulayıcısı oldu uzun süre. Ne var ki, Esad’ı devirmek için alttan alta, hatta göz göre göre desteklenen silahlı radikal gruplarla ABD bu sıralarda arasına mesafe koyar, Esad ile anlaşma kapılarını aralarken Türkiye hızını alabilmiş değil. Güneyde oluşan Kürt bölgesini sıkıştırmak için kim bilir kaç TIR ya da kamyon el Nusra ve Kaide çetelerine doğru hareket etti. Bilmiyoruz.
Ortadoğu’yu mezhep sınırlarına bölen savaş politikaları farklı mezheplerden halkları birbirine karşı kışkırtırken bu mezhep davasını güden fanatik ve radikal savaşçı örgütleri doğurup büyüttü. Şimdi at izi it izine karışmışsa bunda terörü besleyip büyüten politikaların etkisinin olduğu da kesindir. Şu anda Irak’ta Maliki IŞİD yuvalanmasını dağıtmak için, daha önce aşağıladığı Sünni aşiretlerin kimileriyle iş birliği halinde. Aşiretlerin bir kısmı da Felluce işgalcileriyle. Türkiye’nin hali ise hal değil bir süredir yol yürüdüğü müttefikleriyle ayrıştı ama komşularına karşı; Suriye ve Irak’ta eski tas eski hamam politikayı sürdürüyor. Çöken bir dış politikanın enkazında debelenmeye gösterilen bu ısrar Hükümetin güç kaybettiği Gezi direnişinin ardından kendi içinde birbirine “paralel” iki unsura ayrılmasını sonra da uluslararası desteklerini yitirmesini sağladı. İktidarının dayandığı MÜSİAD burjuvazisinin bile ihtarından nasibini almış durumda. İçeride ayağının altındaki zemin durmaksızın ama kendi marifeti sayesinde kayıp duruyor. Dışarıda da terör örgütlerinden medet umuyor.
Ama terörizm ile flört etmenin sonucu terör örgütleriyle sınırdaş olmaktır en iyi durumda; kötü ihtimalle ise körle yatanın şaşı olması. Türkiye; Suriye, Lübnan Hizbullahı, İran, Irak yönetimi gibi bölgenin önemli aktörlerinin cirit attığı coğrafyaya, görünürde Maliki’nin ve İran’ın yeni yönetiminin yüzüne gülerek ama gizlice TIR tentesinin altında müdahale etmeye çalıştığı koşullarda boyundan büyük işlere karışıyor demektir. Bölge ülkelerinin ve halklarının nezdinde saygınlığı yerlerde sürünen bu diplomasinin daha önceki planlayıcıları, el Kaideyi Suriye’nin üstüne salanlar ile onunla ittifak yapanlar ise ellerini temiz tutmak derdinde.
Hükümet şimdi stratejik ortakları tarafından yangında fire olarak ilk atılacak şey olarak kendisini görebileceği noktaya geldi. Bunda haksız değil. Ona komployu biz öğretecek değiliz ya!
17 Aralık operasyonu göründüğünden de büyük bir hizaya getirme mekanizmasının harekete geçtiğini gösteriyor. Yakında hükümetin girdiği başka kirli işler de ortalığa dökülürse buna şaşırmayalım.  
Olsun, nasıl büyük bir belaya sürüklendiğimizin dökülüp saçılması iyi bir şey. Her dibe vuruş, halka kirsiz pasaksız, temiz bir dünya için güç alacağı bir itici güç sağlayacaktır eninde sonuçta.