Bir dönemin sonuna doğru
Fotoğraf: Envato
Geçtiğimiz yıl, mayısın son günü başlayan, haziran ayının sonlarına doğru uzanan günlerde güçlü bir halk hareketine tanık olmuştu. Bu halk hareketi Erdoğan ve AKP Hükümetinin üzerindeki delinmez gibi görünen zırhı delmiş, geleceğe yönelik olarak yapılan tüm hesapları altüst etmişti. Yılın son ayı ise Hükümeti doğrudan vuran yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna tanık oldu. Halk hareketi Hükümetin üzerindeki siyasi zırhı delmişti, yolsuzluk ve rüşvet skandalı ise dürüstlük, “aklık” ve ekonomik başarı zırhını parçalayıp attı.
Artık halkın karşısında ışıltılı zırhlarından soyunmuş bir Hükümet bulunuyor. Son altı ayda olup bitenler AKP Hükümeti için sonun kendisi değilse de sonun başlangıcını işaret etmekte, bir dönemin bitmekte olduğunun güçlü belirtilerini ortaya koymaktadır. Ama hiçbir şey kendiliğinden olup bitmeyecektir. AKP ve arkasında duran sermaye ve diğer gerici güçler sonuna kadar vuruşacaktır. Bu dönem karşılıklı öldürücü hamlelerin yapıldığı, sert çatışmalarla dolu bir dönem olacaktır. Hükümet cemaate karşı saldırılarını daha kapsamlı hale getirmekte, büyük tasfiyelere hazırlanmaktadır. Halk ise zamlarla, vergilerle, yaşam koşullarına yapılan saldırı ile zaten payını fazlasıyla almaktadır.
Bütün bunları dikkate aldığımızda gidilmekte olan sonun, sadece AKP Hükümetinden kurtulmayı ifade etmekle sınırlı kalmamasını, daha geniş bir çerçeveden bakıldığında, dinin politik amaçlar için kullanımını da içeren politika yapma tarzına ağır bir darbeyi de ifade etmesini sağlamak olanaklıdır. Kuşkusuz bunu belirleyecek olan ülkede demokrasi, özgürlükler ve laisizmin yolunu açmak için mücadele eden emekçi halk olacaktır. Açıkçası bu süreçte üst sınıflar arasında dolaşan senaryoların mı, yoksa halkın istek ve taleplerinin mi ağır basacağını belirleyecek olan mücadele eden tarafların gücü olacaktır.
Söz konusu gerici senaryolardan en yaygın olanı, Erdoğan’sız AKP güçlerinin, CHP’nin –belki ulusalcı kanadın ayrıştığı- bir arada olduğu, generaller kliğinin bir bölümünü de içine alan, ülkeyi dikensiz “Güller bahçesine” çevirmeyi hedefleyenidir. Bu yönde bazı belirtilerin ortaya çıkmakta olduğu da görülmektedir. “Ulusalcı” kesimlerin ise kafası karışmış durumdadır ve politik arena da bir etken olmakla birlikte, somut bir alternatif olmaktan uzaktırlar. İşçi ve emekçi halk ise kendi mevzisini henüz güçlü bir biçimde örememiştir ama bunu yapabilmesinin koşulları da her geçen gün daha fazla artmaktadır.
Diğer taraftan ülkede çözülmemiş bir Kürt Sorununun olması ve AKP Hükümeti ile Kürt Hareketi arasında başlamış olan görüşmeler süreci politik arenayı daha da karmaşık hale getirmektedir. Ülkedeki demokrasi ve özgürlük güçleri, Kürtlerin görüşme ve çözüm sürecini destekleyen iradelerine saygı göstermekte ve onları desteklemektedir. Ama burada altı çizilmesi gereken gerçek şudur: Hükümeti “çözüm sürecine” zorlayan Kürt halkının mücadelesidir. AKP Hükümetinin akıbeti ne olursa olsun, masanın karşı tarafında zorunlu olarak birileri olacaktır. Bu yoldan dönüş bulunmamaktadır.
Bu nedenle rüşvet ve yolsuzluklarının hesabını sormak, demokrasi ve özgürlüklere sahip olmak isteyen işçi ve emekçi halkın istemleri ile, Kürt halkının demokrasi ve eşit haklar talep eden mücadelesi arasında bir çelişki bulunmamaktadır. Köşeye sıkışmış olan bir hükümet vardır ve bütün bu talepleri koparıp almak için bugün koşullar dünden daha fazla elverişlidir. Başbakanın “çözüm sürecini hedef alıyorlar” açıklamasını, Hükümetin son gelişmelerle birlikte oyalamak ve işi yokuşa sürmek için manevra alanının daralmış olduğunu, sorunu kendi istediği mecrada “çözme” politikasının batağa saplanmakta olduğunu itiraf etmesi olarak anlamak daha doğru olacaktır. Kürtlerin özgürlük taleplerini, tüm halkın demokrasi talebini daha büyük cesaretle öne sürebileceği bir döneme girilmektedir. HDK ve HDP böyle bir dönemin kilidini açacak anahtarı elinde tutmaktadır.
Kısacası bir dönemin sonuna doğru gidilirken, bu dönemin sert mücadelelerle dolu, karşı-devrimci güçlerin Pirus zaferleri kazandığı, ama hep birlikte geriledikleri, politik güçlerin yeni gruplaşmalar içine girdiği bir dönem olacağını öngörmek gerekiyor. İşçi ve emekçi halkın güçleri bu süreci yetenekle değerlendirebilirlerse bu dönemin sonunda yükselen halkın gücü olacak, demokrasi ve özgürlükleri elde etmenin önü sonuna kadar açılacaktır.
- Çocuklar ve gençler kime emanet? 19 Nisan 2024 04:48
- Ölü canlar! 12 Nisan 2024 04:48
- Mücadeleyi örgütleme zamanı 05 Nisan 2024 05:52
- Kampanyalar ne gösteriyor? 29 Mart 2024 05:08
- İktidarın borazancısı 22 Mart 2024 03:45
- Her alanda soygun ve sömürü 15 Mart 2024 04:40
- Kadınların mücadelesi yayılıyor, güçleniyor 08 Mart 2024 05:01
- İşçiler köle mi? 01 Mart 2024 04:25
- Muhalefet sorunu 23 Şubat 2024 03:44
- Peşkeş, yağma ve katliam 16 Şubat 2024 05:05
- Yerel ve genel 09 Şubat 2024 04:37
- Bahçeli’nin hayali 02 Şubat 2024 03:55