31 Aralık 2013 23:13

Sessiz devrim, gürültülü darbe

Sessiz devrim, gürültülü darbe

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kendisi de 28 Şubat’ın ürünü olduğu için olacak, Hükümetin, kurulduğundan bu yana bir numaralı iç ve dış tehdidi “Darbe.” Erdoğan 11 yıldır darbe korkusuyla yönetiyor ülkeyi. Ergenekon ve Balyoz tutuklamalarının darbe teşebbüsünü ve siyasetteki asker gölgesini kaldırmak için yapıldığı iddia ediliyordu. Gezi günlerinde de direnişin iç ve dış darbeci mihrakların el birliğiyle tezgâhlandığına inanıyordu Başbakan. TDK’nin darbe sözcüğünü “Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükümeti istifa ettirme ve rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi…” olarak tanımlaması da Gezi günlerinde fark edilmişti. Yolsuzlukların su yüzüne vurduğu bugünlerde de Erdoğan darbeden başka bir şey konuşmuyor.
Hükümetten sıtkı sıyrılan, Ortadoğu’da artık yeterince rantabl olduğunu düşünmeyen o dış mihrakların varlığından, Cemaatin onlarla iş birliği halinde Erdoğan’ı iktidardan uzaklaştırmak için elinden geleni ardına koymadığından kimsenin kuşkusu yok. Ama asıl, Erdoğan’ı bugünlere getiren Erdoğan’ın bizzat kendisidir. On yıl önce çıkar ilişkileri zincirine doğan Neron* şimdi, onu besleyip büyüten Agrippina’yı boşuna baş düşmanı olarak görüyor.
En son söylediği gibi Erdoğan hep “yasama da yürütme de benim” zihniyetindeydi. Bir çuvala doldurarak çıkardığı torba yasalarla, KHK’lerle, HSYK’nin statüsüyle oynayarak, kamu arazilerini arsalaştırıp, ihale sistemini delik deşik ederek, velhasıl nasıl işine geliyorsa öyle yasalar çıkararak hukuku keyfiyete bağladığı için yapıp ettikleri ayağına dolanıyor. AKP’nin yapmakla övündüğü “sessiz devrim”i bizzat Hükümetin içinde, yetmez, devletin bağrında gürültülü bir darbe atmosferini meşrulaştırdı. O halde Hükümet kanadından hiç kimsenin şimdi AKP’ye darbe yapılıyor diye sızlanmaya hakkı yok.
Bir Neron haline gelirken Agrippina’dan ne ezberlemişse aynısını yapıyor Başbakan şimdi. Ama o ezberin sonu selamet değildir: Yolsuzluğu soruşturacak savcıyı görevden alıyor, gözaltına alacak polislerin yerlerini değiştiriyor, HSYK adına açıklama yetkisini Adalet Bakanına devrediyor, Adli Kolluk Yönetmeliği’ndeki değişikliğin Danıştay tarafından durdurulmasından sonra da Danıştayın “durdurma” yetkisini elinden alacak yeni bir yasa düzenlemesine hazırlanıyor. Bütün bunlar 17 Aralık operasyonundan sonraki 15 güne sığdırılabildi. Erdoğan’a sorsanız bunların hiçbiri yargı sisteminde bir darbeye delalet etmiyor! Seçimle geldiği için, demokratik teamüle uygun olduğunu sandığı Hükümetinin iç ve dış darbecilere karşı son derece haklı bir siyasi refleksi. Hatta partisinin ikinci istiklal harbi!
Öyle ya Makyavel’in yolunda her şey mübahtır.  Bu yolda beraber yürüdükleri Cemaatle iplerin gerildiği son noktada, Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan’ın “Milli orduya kumpas kurdular” diyerek Balyoz ve Ergenekon davalarının biletini sadece Gülen’e kesmeye kalkmasının da gösterdiği gibi, Başbakan bir darbeye düşünce diğerine sarılabilme pişkinliğine de sahip olabiliyor. Düşman epey büyük olunca öteki darbeci kanadı müttefik ilan ederek güya kendi cephesini genişletebileceği kanaati de hukukla ancak bu kadar oynayabilen bir başbakan da zuhur edebilir.
Her şeye muktedir olabileyim derken darbe üstüne darbe yapmanın bir bedeli var elbette, o da hiçbir şeye muktedir olamamak. Hukuksuz yönetmenin, günü kurtarmak için kararnameler çıkarmanın, şifahen karar dikte etmenin sonucu zaten olmayan hukukun dışından gelen müdahalelere açık olmaktır. Darbeden beslenen, darbeye bir de maruz kalır…
Oh olsun demiyoruz tabii; siyasi iktidarın darbe tarifi dönüp dolaşıp Gezi’de olduğu gibi darbeci kanatların her birinin buluştuğu, herkesin fırsattan nemalanmaya çalıştığı ortak bir politikaya dönüşüyor. Halk; askeri veya sivil, cemaatçi veya AKP’ci darbelerden birini seçmek, darbeci kanatlardan birinin yedeği olmak zorunda değil.
Hiç değil. Ölsün bütün Neronlar ve onu doğuranlar.

***
Darbe koşullarını mümkün kılan siyasi atmosferin temizlendiği bir yıl olması dileğiyle… 2014’te demokrasi ve barış üstünüze olsun.
  * Birinci yüzyılda, annesi Agrippina’nın hükümdar olabilmesi için saray entrikaları çevirdiği Roma İmparatoru. Agrippina Neron iktidardayken bu kez ona karşı komplo hazırlamaya başlar ve Neron tarafından öldürülür. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...